Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde düzenlenen grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;

"Demokrasiden söz ediyoruz, üniversitelerin özerkliğinden söz ediyoruz. Üniversiteler bilim ürettiğinde Türkiye katma değeri yüksek ürünler üretmeye başlar diyoruz. Boğaziçi'ne malum bir kayyum rektör atadılar. Sen, o üniversiteye bırak rektör olmayı, orada hoca bile olamazsın. Kardeşim sende onur varsa istifa et. İstifa et ya. Neden istifa etmiyorsun? Hocaların görevine son veriyor, hangi mantıkla? Üniversitenin rektörü bilime düşman olur mu? Rektör bilime düşman, bilim insanına düşman."

"PARTİ KAPATMAYA YÖNELİK HİÇBİR HAREKETİ DOĞRU BULMUYORUM"

Kılıçdaroğlu, HDP'nin kapatılması sürecine ilişkin fikirlerini şu şekilde ifade etti: "Demokrasinin var olduğu, savunulması gerektiği bir ortamda siz bir partiyi kapatamazsınız. Şiddet, baskı uyguluyorsa eyvallah. Partinin yöneticileri ellerine silah alıp ortada geziyorsa eyvallah. Savcı, siyasi otoritenin talimatıyla harekete geçiyorsa demokrasiyi yok ediyorsunuz demektir. Vatandaş gider sandıkta istediği partiye oy verir. Düşünceyi ifadeden korkmayacaksınız. Bunu yaptığınız zaman demokrasiyi bu ülkeye gerçek anlamda getirmiş olursunuz. Siz siyasi partileri düşman olarak görüp 'Kapatın kardeşim' diye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na talimat verip harekete geçiyorsanız orada demokrasi yoktur. Dolayısıyla parti kapatmaya yönelik hiçbir hareketi doğru bulmuyorum. 

İnancımız gereği, mazlumun kimliği sorulmaz. Benim gibi düşünmedi diye adamı öldürecek miyim? Gazeteciler bizi özgürce eleştirebilmeli. Siyasi partiler birbirini eleştirebilmeli, saygıyla karşılamalıyız. Hem demokrasiden bahsedeceksiniz, sonra beğenmediğiniz bir parti için 'Kapatın' diye talimat vereceksiniz. Yargı bağımsızlığına kim inanacak?"