Z. RUHSAR ŞENOĞLU

Cari işlemler açığı martta geçen yılın aynı ayına kıyasla 2 milyar 229 milyon dolar artarak 5 milyar 554 milyon dolar düzeyine geldi. 12 aylık açık 24 milyar 223 milyon dolara yükseldi. Bir başka açık, bütçede. Ocak ve şubat aylarında bütçe fazla vermiş, ilk çeyrek 30.8 milyar lira fazlayla kapatılmıştı. Ancak mart ve nisan aylarındaki açıkla, dönemsel olarak ocaknisan bütçesi açığa dönüştü ve 19 milyar 358 milyon lira olarak gerçekleşti.  Konuyu, Rumeli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Hakkı Sağlam ile konuştuk, sorularımıza şöyle yanıt verdi:

‘AÇIKLAR ARTARAK DEVAM EDECEK’

  • Hem cari işlemlerde hem merkezi yönetim bütçesinde açık veriyoruz. Cari açık beş aydır kümülatif artıyor. İkiz açık sorunuyla yeniden mi yüz yüzeyiz?

Bu açıklar artarak devam edecek. Üretimi teşvik etmediğimiz, katma değeri yüksek mal üretmediğimiz sürece dış ticaret açığımız kapanmayacak. Tarım ürünleri ithalatı da bunu çok tetikliyor. Hâlâ temel tarım ürünlerini ithal eder durumdaysak ve bunu çözemiyorsak, hâlâ GAP’ı bitirememişsek, hâlâ Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tarımı şahlandıramıyorsak, bu açıklar devam edecek.

İşsizliğin –Hükümetin kendince tüm çabalarına rağmen önlenememesi, artarak sürmesi, iç dinamikleri çok fazla etkiliyor. Yoksulluğu tetikliyor, insanların sağlığını önemli ölçüde etkiliyor.

‘SANAYİ VE TARIMA DOĞRU TEŞVİKLER VERİLMELİ’

  • Bütçe açığı, bir kaynak transferi anlamına geliyor…

Çok doğru ama biz kaynak transferini doğru kullanmıyoruz. Kaynak transferi sadece siyasi saiklerle kullanıldığı için bu işi çözemiyoruz. Kamu maliyesinde çok ciddi, gerçek bir reforma ihtiyaç var. Önümüzdeki 10 yılı, 20 yılı planlayacak bir kamu maliyesi programı yapılır, hedefleri konulursa bunlar aşılabilir.

  • Konuyu geniş kitleler açısından değerlendirebilir misiniz? Yüksek enflasyon var, gıdaya erişim sorunu da kapımızda. Bütçeye baktığınızda bu sorunların çözümü için bir şey yapılıyor mu?

Hayır yapılmıyor, yeteri kadar yapılmıyor. Sanayi ve tarıma doğru teşvikler verilmediği için bugün üreticiler tarımdan elini ayağını çekiyor, besiciler süt hayvanlarını kesmek zorunda kalıyor. Akaryakıt zamlarıyla traktörler çalışamayacak hale geldi. Kaynak transferinin tarım sektörüne doğru noktada yapılması lazım. Mesela akaryakıtta, gübrede yapılması lazım. Köylü bu sene üreteceği ürünle, geçen sene aldığı gübrenin borcunu kapatabiliyor. Beklenmedik doğa olaylarına da hazırlıklı değiliz.

‘BELLİ KİTLEYE KAYNAK AKTARILIYOR’

  • Nereye akıyor kaynaklar?

Genelde tüketime akıyor. Bakın Hükümetin son açıkladığı destekler inşaat sektörüne, betona! Belli kitleye akıyor. Oysa biz 20 hatta 30 yıldır bu inşaat sektörünün desteklenmemesi gerektiğini hep söyledik. Sayın Cumhurbaşkanı, başbakanlığı döneminden beri bu destekleri sanayiye aktarsaydı, belki şimdi Türkiye’de çok farklı ürünler ortaya çıkmış olacaktı. Türkiye’de kapatılıp Afrika’ya, Romanya’ya giden fabrikalar kapanmayacaktı. Reel sektöre doğru noktada, gerçek kaynak transferi yapmalıyız ve uzun erimli maliye politikaları ortaya koymalıyız. Sanayici 20 yıl 30 yıl sonra ödeyeceği vergiyi, istihdamın getireceği yükü bilmeli. Paranın hâlâ bol gezdiği dünyada biz hâlâ yabancı sermaye alamıyorsak, hukuk alanında, adalet alanında çalışmalar yapılması gerekir.

‘POLİTİKALAR MİLLİ OLMALI GENİŞ KESİMLERLE YAPILMALI’

  • İkiz açık sorunu nereye varır? Son Orta Vadeli Program’da açıklanan 18,6 milyar dolarlık cari açık hedefi yılın ilk çeyreğinde aşıldı. Bir model, Yeni Ekonomik Model uygulanıyor, bu şartlar altında sürdürülebilir mi?

Eğitim, hukuk, ekonomi konularında çok sık reformlar yapan bir ülkeyiz. Ne hikmetse bu reformlar bir yıl, iki yıl sonra tekrarlanıyor, dolayısıyla bunlara reform demek çok doğru değil. Bu konuların çözülmesi, tarafların, geniş kesimlerin bir araya gelerek ortak akıl ortaya koymalarıyla olur. Reel sektörü, emek dünyasını, üniversiteleri ve diğer tarafları katarak oluşturulacak ortak akıl, ortak politikalar sonucunda doğru noktalara ulaşabiliriz. Aksi taktirde bunlar yapboz tahtasına dönüşüyor. Dört beş defa eğitim politikalarını yeniledik. Her ekonomi bakanı değiştiğinde veya her maliye bakanı değiştiğinde yeni bir politika ortaya koyuyoruz. Politikalar milli olmalı, bakana göre değişmemeli.

‘ŞEKERİ KAPATTIK SAMAN İTHAL EDİYORUZ’

  • İhracatımız rekorlar kırıyor… Burada bir problem mi var?

İhracatta artış var ama ithalattaki rekorları aşamıyoruz. Neredeyse suyu ithal edecek hale geldik. Bu ülkede yanlış bazı politikalar uyguladık. Mesela şeker fabrikalarının kapatılması neden yanlıştı? Bir tek şeker üretmiyordu, hayvancılığa yan ürün sağlıyordu. Onları kapattık, saman ithal eden ülke haline geldik. SEKA kağıt fabrikalarını kapattık. Bunlar stratejik öneme sahipti. Hızlı verilen yanlış kararlar, bizi bu noktaya getirdi.

Bu durum tabii düzeltilebilir. Hükümet, Sayın Cumhurbaşkanı bu kararları yeniden gözden geçirebilir, uzun vadeli politikalarla test edip dönüş sağlayabilir. Aksi taktirde yıl sonu dış ticaret açığımız ve bütçe açığımız beklenenin üzerinde olacak.

Yerel yönetimler bütçelerini hazırladıklarında dolar 7.58 liraydı. Bütçeleri yarıya azalmış durumda. Devasa kentlerimiz var. Ya bütçesini desteklemek ya da yerel hizmetlerin bazılarını merkezi yönetimin doğrudan üstlenmesi lazım.

‘GIDAYA ERİŞİM İÇİN  DEVLET MÜDAHALESİ ŞART’

  • Şeker fabrikaları örneğini verdiniz, bu ağır sorunların çözümü için kamunun ekonomiye ağırlığını koyması, öncü rol üstlenmesi mi gerekiyor?

Özel sektörün başarılı olamadığı alanlarda, sağlıklı gıdaya erişim konusunda örneğin, devletin mutlaka müdahale etmesi lazım. Bu kriz 1929 kriziyle benzer olmasa da son yılların en ağır krizlerinden biri. Nasıl 1929 krizinde biz ekonomi politikalarını değiştirdik, yine değiştirebilir. Devleti, özel sektörün girmek istemediği, giremediği, kârlı görmediği ama halkımız için yararlı gördüğümüz alanlara yeniden sevk edebiliriz. Sağlıklı gıda erişimini mutlaka sağlamamız lazım. Aksi taktirde bozulan bu denge, sağlık maliyetlerini daha da artıracağa benziyor.

  • Çok teşekkür ederiz. Aydınlık