İranlı Enerji Güvenliği Analisti Omid Şükri, Türkiye'nin Karadeniz'de keşfettiği 320 milyar metreküp doğal gaz rezervinin bölgede başka rezervlerin de bulunduğunun bir göstergesi olduğunu ve gerekli koşulların sağlanması halinde Türkiye'nin bölgenin enerji merkezlerinden bir olacağını söyledi.
ABD merkezli jeopolitik risk danışmanlık şirketi "Gulf State Analytics"de görev yapan İranlı Analist Şükri, Türkiye'nin Karadeniz'deki Sakarya Gaz Sahası'nda (Tuna1) 320 milyar metreküplük doğal gaz keşfini AA muhabirine değerlendirdi.
Türkiye'nin keşfettiği 320 milyar metreküp doğal gazın önemli bir miktar olduğunu belirten Şükri, "Türkiye tarafından bulunan yeni gaz kaynağı, Ankara'ya hem Karadeniz'de hem Akdeniz'de daha fazla sondaj yaparak yeni keşiflerin müjdesini veriyor. Karadeniz ve Akdeniz'de keşif çalışmalarının sürdürülmesi halinde Türkiye daha fazla enerji kaynaklarını bulabilme imkanına sahip. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı rezerv, önemli bir miktar ancak bu kaynağın ne kadarı hangi yıl çıkarılabilir bunu beklemek gerekir." dedi.
Türkiye'nin keşfedilen rezervi 2023'e kadar çıkarmaya başlayabileceğine işaret eden Şükri, şöyle devam etti: "Türkiye enerji alanında faaliyet gösteren şirketleri çekmeyi ve yaklaşık 6 milyar dolarlık bir yatırım gerektiren projeyi finanse etmeyi başardığında Karadeniz'de keşfedilen gaz sahasını 2023 itibarıyla kullanabilir. Bu durum, Ankara'nın yabancı enerji kaynaklarına bağımlılığını da bir süre azaltacaktır."
"TÜRKİYE, UZUN VADEDE BİR ENERJİ MERKEZİNE DÖNÜŞEBİLİR"
Gerekli koşulların sağlanması halinde Türkiye'nin bölgenin enerji merkezlerinden biri olacağına dikkati çeken Şükri, "Türkiye, halihazırda enerji transiti için önemli bir ülke konumunda çünkü bazı enerji boru hatları bu ülkeden geçiyor. Yani Türkiye doğal gaz için gerekli altyapıyı sağlayabilir ve uluslararası enerji piyasasıyla ilgili yasaları düzenleyebilir." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum sayesinde uzun vadede bir enerji merkezine dönüşebilir." diyen Şükri, yeni enerji kaynaklarının keşfedilmesi halinde Türkiye'nin bu hedeflere kısa sürede ulaşmasının mümkün olacağını dile getirdi.
Şükri, Türkiye'nin son yıllarda başta LNG'nin doğal gaza dönüştürülmesi konusunda olmak üzere enerji sektörüne önemli yatırımlar yaptığını, bu yatırımların sürdürülmesi ve altyapıların hazırlanması halinde Hazar Denizi, Orta Asya ve İran'dan Avrupa'ya doğal gaz ihraç edebileceğini ifade etti.
"BÖLGEDE BÜYÜK GÜÇLERİN VARLIĞI DOĞU AKDENİZ'DE ENDİŞELERİ ARTIRIYOR"
Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin ise Şükri, şunları kaydetti: "Türkiye'nin Akdeniz'de daha aktif bir siyaset izleyebileceği söylenebilir. Kıbrıs Rum Kesimi, 2003 yılında Yunanistan, Mısır ve İsrail ile münhasır ekonomik bölgeler konusunda anlaşmalar yapmaya başladı ve bu ülkelerle sırasıyla 2003, 2009 ve 2011'de anlaşmalar imzaladı buna karşılık Ankara son yıllarda Doğu Akdeniz'de daha aktif bir politika başlattı.
Türkiye'nin en etkili hamlelerinden birisi Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile münhasır bölge sınırlandırılması konusunda bir anlaşma imzalamak oldu ve güç dengelerini Türkiye lehine değiştirdi."
Bunun ardından Yunanistan ile Mısır arasında imzalanan anlaşmaya Türkiye'nin tepki gösterdiğini hatırlatan Şükri, "Türkiye Dışişleri Bakanlığı anlaşmayı tanımayacağını açıkladı. Türkiye Doğu Akdeniz'de yeni bir Navtex (Denizcilere Duyuru) ilan ederek sondaj çalışmalarına başladığında bunu Yunanistan'ın girişimleri takip etti. Türkiye, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ara buluculuğunun ardından Navtex'i iptal etti ancak Yunanistan eylemlerine devam etti." dedi.
Yunanistan'ın Türkiye ile birçok siyasi sorunu olan Birleşik Arap Emirlikleri'ni davet ederek bölgede ortak tatbikat yapmasının gerginliği artırdığını kaydeden Şükri, sözlerini "Bu durum Türkiye'nin tepkisine neden oldu ve Akdeniz'deki gerginlik her zamankinden daha fazla arttı. Doğu Akdeniz'de başta Fransa olmak üzere büyük güçlerin varlığı, gerilimi azaltmaktan çok endişelerin artmasına yol açtı." diyerek tamamladı.