Kanada Başbakanı'nın ne kadar da beyaz dişleri var değil mi? Arasına kaçan insan etlerini temizlemek için günde beş kez fırçalıyor olmalı.
Bizim muhaliflerin renkli çoraplarına aşık olduğu ılık sırıtışlı adamın ülkesi Kanada’dan söz ediyoruz. Müslümanların ne kadar da barbar, kendilerinin ne kadar da medeni olduğunu pazarlayıp duran Birleşik Zulüm Krallığının cicili bicili demokrasi vahası Kanada’dan… Türkiye’ye ve Erdoğan’a en alçakça iftiraları atan, DEAŞ katillerini desteklediğimizi söyleyen Batı’nın kremalı pastası Kanada’dan… Bizim yarım akıllıların demokrasi var diye sabah akşam reklamını yaptığı, kapağı atma hayalleri kurduğu “insan hakları şampiyonu” Kanada’dan… Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 2015’in başlarında “DAEŞ için insan kaçakçılığı yapan bir kişiyi yakaladıklarını, bu kişinin aynı zamanda Batılı ülkelerden birinin istihbarat teşkilatına mensup olduğunu” söylemişti.
Medya, olayı “DEAŞ’e katılacak militanları sınırdan geçirme” gibi duyursa da çok geçmeden işin kokusu çıktı. MİT’in yakaladığı kişi DEAŞ yöneticilerine seks kölesi olarak kullanmaları için kız çocukları götürüyordu. On beş yaşlarındaki üç kız çocuğu İngiliz vatandaşıydı ve Londra’daki evlerinden kaçırılmışlardı.
Daha sonra İngiltere’ye geri dönme çabaları ile gündeme gelen kızlar, Batı basınında çokça yer buldu. Çocukların nasıl kandırılıp kaçırıldığı ayrıntılı şekilde anlatıldı. Ancak kimse Türkiye’nin ve Batılı ülkelerin olaydaki gerçek rolünden söz etmedi.
Çünkü ABD, “DEAŞ’e karşı savaşan kahraman YPG” kampanyasını çoktan başlatmıştı. Batı başkentlerinde otobüs duraklarına YPG’li terörist kadınların afişleri asılıyor, gazetelerin ön sayfaları bu sözde “özgürlük savaşçılarının” hikayeleri ile süsleniyordu. Senaryo basitti: DEAŞ (veya IŞİD) adlı bir “İslamcı” örgüt vardı, “İslamcı” Erdoğan yönetimi bu örgütü destekliyor, “laik” PKK/YPG ise ona karşı savaşıyordu. Bu, aynı zamanda ABD’nin terör örgütüne on binlerce tır silah vermesinin de gerekçesini oluşturuyordu.
Bu propagandanın Türkiye’deki en sert savunucusu HDP/PKK idi. Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurma hayali başlarını döndürüyordu. HDP/PKK’nın kuyruğuna takılanlar ise sadece küsurat solcu örgütlerle sınırlı kalmıyor, CHP’liler de aynı kirli oyuna dahil oluyordu. Muhalif basın, birebir Batı basınını alıntılıyor, sanki DEAŞ, Erdoğan tarafından desteklenen, Türkiye’nin koruduğu bir örgütmüş gibi lanse ediliyordu. Erdoğan karşıtı kalemşorlar, “Rojava’ya Özgürlük” afyonu içiyor, “Güney sınırımızda komşumuz laik PKK olsun” diyorlardı!
Oysa aynı anda Mehmetçik, DEAŞ’a karşı savaşında şehitler veriyordu. Tarihin gördüğübu en alçakça kara propaganda maalesef muhalif kitleler tarafından kabul gördü. DEAŞ’ın bizzat ABD tarafından kurulmuş bir örgüt olduğu, Batılı ülkelerden özel olarak destek aldığı, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin ise DEAŞ ile savaşan ve onu ortadan kaldıran güç olduğu konuşulmuyor. Bugün de Batılılar ve onların bizdeki aparatları bu konudaki yalanlarını ustaca devam ettiriyorlar.
Ancak geçen günlerde İngiltere’de yayınlanan bir kitap Batılıların korkunç ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya döktü. Richard Kerjab’ın kaleme aldığı “Beş gözün gizli tarihi” adlı kitabın bir bölümünde yukarıda anlattığım çocuk kaçırma olayının ayrıntıları veriliyor.
Kerjab’ın aktardığına göre MİT, İngiltere’den kaçırılan kız çocuklarını Suriye’ye götüren Muhammed El Raşid isimli bir kişiyi yakalıyor. DEAŞ’lı El Raşid’in aslında Kanada hükümetinin bir memuru olduğu anlaşılınca işler karışıyor.
DEAŞ’a seks kölesi çocuk temin eden El Raşid, Kanada için o kadar önemli bir isim ki, istihbarat örgütü CSIS’in en üst düzey yöneticisi Jeffrey Yaworski, atar topar Türkiye’ye geliyor. Kanada devleti, çocuk kaçakçısının serbest bırakılması için Türkiye’ye baskı yapmaya kalkıyor. Türkiye, bu istediği reddediyor, El Raşid’i serbest bırakmıyor. Türkiye’deki bu tip gizli faaliyetleri bitirmeleri taahhüdü karşılığında Kanada’nın adını gizli tutuyor. Açıklamada Kanada zikredilmiyor, sadece “Suriye’deki ABD yanlısı koalisyonun üyesi olan bir ülke” deniyor.
Bu arada kaçırılan kızların ülkesi İngiltere bilgilendiriliyor. Ama, İngiliz polis teşkilatı Kanada’nın pis tezgahını ifşa etmemek için kendi vatandaşı çocukların kaçırılması dosyasını örtbas ediyor, soruşturmayı derinleştirmiyor.
Gaffar Yakınca / Aydınlık gazetesi