Atatürk, askeri zafer ile Türkiye Cumhuriyetinin
temellerini attıktan sonra sıra ekonomik alana gelmişti. Zira sadece askeri
alandaki çalışmalar yeterli değil ekonomik alanda da başarı gerekiyordu. Bu
amaçla İzmir İktisat Kongresi toplanmıştı.
İzmir İktisat Kongresinde özel girişimciliğin
canlandırılması ve bunun için kredi olanaklarının, eğitim, ulaştırma,
haberleşme gibi alt yapı ve teknik hizmetlerin hükümetçe sağlanması ve iktisadi
faaliyetlere etkinlik kazandırılması gibi çeşitli yasal ve kurumsal düzenlemeler
ve temenniler öngörerek sona ermiştir.
İzmir iktisat Kongresinde, ekonomik faaliyetlerin etkinlik
kazanması için yasal ve kurumsal düzenlemeler öngörülüyordu.
İzmir
iktisat kongresinde yeni Türkiye’nin ekonomik sorunları henüz savaştan çıkan Türk
yurdu için başlıca konu oluyor, Lozan Antlaşması'nda devamı istenen kapitülasyonlar ve diğer
imtiyazların kabul edilemeyeceği ifade ediliyordu. Bu kritik dönemde ekonomik
sorunlarını düzenlemek amacıyla kararlar alınan İzmir iktisat kongresinde
devlet adamlarımızın cesurane davranışları dikkate değer. Çünkü Türkiye için
amaç savaşlardan yorgun çıkan halka ekonomik yön vermek ve harap olan yurdu
kalkındırmak ve mamur etmektir. Anadolu kurtuluş hareketinin iktisadi yönünü
göstermesi bakımından son derece önemlidir.
Kongrede
ele alınacak sorunlardan bazılarını kongre heyeti; Türkiye'de kredi meselesi,
istihsalin tanzimi, gümrük meselesi, vergiler, vesaiti nakliye başlıkları
altında ayrıntılı bir rapor şeklinde işleyerek; 23 Şubat 1923'de yayınlamıştır.
Türkiye'nin
çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi zümrelerinden seçilen 1135 üyenin katıldığı bu
kongrede bu grupların hazırladığı "Misakı İktisadî Esasları"
tartışıldı ve kabul edildi.
İzmir İktisat Kongresinde Alınan Kararlar;
17 Şubat 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir'de toplanan Türkiye İktisat Kongresinin en önemli kararlarını şöyle sıralamak mümkündür.
1.Hammaddesi yurt içinde yetişen veya
yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.
2.El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle
fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.
3.Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan
bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler
devletçe ele alınmalıdır.
4.Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet
Bankası kurulmalıdır.
5.Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu
ve bütün olarak kurulması gerekir.
6.Yabancıların kurdukları tekellerden
kaçınılmalıdır.
7.Sanayinin teşviki ve milli bankaların
kurulması sağlanmalıdır.
8.Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır.
9.İş erbabına amele değil, işçi denmelidir.
10.Sendika hakkı tanınmalıdır.
Yukarıda da ifade edildiği üzere İzmir İktisat
Kongresince alınan karar gereği Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ulusal
bankası olan İş Bankası, Atatürk'ün talimatıyla nakdi 1 milyon liralık sermaye
ile 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu.
İş Bankası'nın kurucusu Celal Bayar, Mayıs 1982'de çıkan İş
Dergisi'ne verdiği bir mülakatta, “Biz bismillah dedik, işe koyulduk. Atatürk
‘Git Osmanlı Bankası'ndan 250 bin lirayı al, bu işe başla' dedi” şeklinde
anlatmıştır. 250 bin liranın Osmanlı Bankası'na nereden geldiği sorusuna Celal
Bayar ‘Böyle bir şeyi araştırmaya lüzum görmüyorum' diyerek cevap vermişti.
Soyak'a göre Hindistan Müslümanları, Mustafa Kemal Paşa'nın şahsına
yaklaşık 500600 bin lira tutarında bir para göndermişti. Atatürk, bu paranın
500 bin lirasını Büyük Taarruz' dan önce ihtiyaçların karşılanması için Batı
Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın emrine vermişti. Zaferden sonra bu paranın 380
bin lirası İcra Vekilleri Heyeti kararıyla Atatürk'e iade edilmiştir. Atatürk
bu paranın “en faydalı bir şekilde nerede ve nasıl kullanılabileceğini”
düşünmüş ve sonunda 250 bin lirasını İş Bankası'nın temel sermayesi olarak
tahsis etmişti.
Hint ve Pakistanlı Müslümanlar tarafından milli mücadeleye destek
için Atatürk’e gönderilen yardımların 250 bin TL’lik kısmı Kurtuluş Savaşı
sonrasında İş Bankası’nın kuruluş sermayesinin bir kısmını oluşturmuştu. Tarihi
kaynaklara göre, Hindistan Müslümanları işgale karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı
sırasında, Emir Ali başkanlığında Hint Hilafet Komitesi aracılığıyla bir yardım
kampanyası yaptı. 1 İngiliz Sterlini’ nin 9 Osmanlı Lirası’na denk geldiği o
günlerde, 1.5 milyon sterlinlik yardım toplandı.
Atatürk 1933 yılında Akşam Gazetesi'nde yayımlanan bir
açıklamasında şöyle söylüyor: Banka, memleketimizin ekonomik durumuna çok
yararlı hizmetler yapmıştır. Bence, bütün bu hizmetlerin üstünde daha büyük
olan bir hizmeti de bankacılığa gençlerimizi yetiştirmiş olmasıdır. En çok
bununla övünürüz.
Kuruluşundan beri halka açık bir şirket olan İş Bankası, bugün
Munzam Sandığı aracılığı ile çalışanlarının ve emeklilerin yüzde 39,89'una
ortak olduğu, kolektif sermayeye dayanan ve ülkemizde benzeri olmayan bir
ortaklık yapısına sahip. Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 30 Eylül 2019
tarihi itibarıyla İş Bankası'nın ortaklık yapısı, İş Bankası Munzam Sandık
Vakfı: yüzde 39,89, Atatürk Hisseleri: yüzde 28,09, Halka açık pay: yüzde 32,02
şeklinde oluşmaktadır. Mayıs 1998'de T.C. Hazinesi'nin İş Bankası'ndaki
yüzde 12,3 oranındaki payı, başarılı bir halka arz işlemi ile yerli ve yabancı
yatırımcılara sunuldu. Bu hisseler bugün Borsa İstanbul'da işlem görüyor. İş
Bankası'nın 2019 Eylül sonu itibarıyla piyasa değeri 28.904.814.900 TL’dir.
İş bankası 1932 yılında Almanya'nın Hamburg ve Mısır'ın İskenderiye
kentinde ilk yurt dışı şubesini kurdu. Banka 1982 yılında Türkiye'de ilk ATM
makinalarını getirdi. 1997 yılında ‘mavi hat' ismiyle ilk internet şubesini
hayata geçirdi. İş bankası finans merkezlerinin İstanbul'da toplanmasından
ötürü 2000 yılında genel merkezini Ankara'dan İstanbul'a taşıdı.
Taşkın Dileklioğlu
İLK KURŞUN