Yİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ'dan ihbar niteliğinde açıklamalar geldi.

CNN Türk'te konuşan İYİ Partili Ümit Özdağ, İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun FETÖ'cü olduğunu açıkladı. Özdağ partisinin İstanbul İl Başkanı aynı zamanda FETÖ'den hapis yatan Enver Altaylı'nın yeğeni Buğra Kavuncu'nun çarpıcı ilişkilerini aktardı.

FETÖ'NÜN EN BÜYÜK SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ'NÜN BAŞKAN YARDIMCISI
Özdağ, FETÖ'cü Altaylı'nın yeğeni Buğra Kavuncu ile ilgili "Kendisi FETÖ'nün yurt dışındaki en büyük sivil toplum örgütü olan Kazakistan Türk iş adamları derneğinin başkan yardımcılığını yapmış." ifadelerini kullandı. 

Kavuncu'nun bu görevi yıllarca yaptığını söyleyen Özdağ, 15 Temmuz'dan sonra devletin bu derneğin kapatılması için başvurduğunu ve derneğin kapatıldığını açıkladı.

MERAL AKŞENER'İ UYARDIM
Buğra Kavuncu'nun İyi Parti'ye gelmeden önce Meral Akşener'i uyardığını da söyleyen Ümit Özdağ, ''Meral Hanım, güvenlik konusunda devletin en önemli kişisiyle görüştüğünü ve Buğra Kavuncu hakkında bir olumsuz bilgi yok dediklerini bana söyledi. Ben de kendisine devlet elindeki her bilgiyi vermez dedim." ifadelerini kullandı.

TAŞKAYA DA PAYLAŞMIŞTI
İYİ Parti Medya Propaganda'dan sorumlu eski başkan yardımcısı Adem Taşkaya da İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun FETÖ bağlantılarını paylaşmıştı.

İşte o paylaşımlar:

KAVUNCU'NUN FETÖ CIA BND BAĞLANTILARI
Celal Eren Çelik Twitter üzerinden İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncunun FETÖ BND bağlantıları ile ilgili paylaşımlarda bulunmuştu. Buğra Kavuncu önce Çelik'i dava etmiş sonra bu bilgiler yayılmasın diye uzlaşma istemişti.

BIDEN'IN SÖZLERİ
İYİ Partili Kavuncu'nun bu bağlantılarının ardından ABD Başkan adayı Biden'ın "Muhalefeti desteklediğimizi açıkça göstermeliyiz. Onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmelerini sağlamalıyız." sözleri tekrar akıllara geldi. Biden bu ifadeleri kullanırken muhalefet içindeki kullanışlı aparatlarını çok iyi biliyordu...

AKŞENER'İN PRENSİ VE ENVER ALTAYLI
Özdağ'ın itiraflarının ardından Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür'ün, "Akşener'in prensi ve Enver Altaylı" başlıklı yazısı hatırlandı. Övür yazısında bu kirli ilişkileri deşifre etmiş, Kavuncu Altaylı FETÖ bağlantısını ortaya dökmüştü.

İşte Övür'ün o yazısı:
Yazıya küçük bir siyasi haberle başlayalım.
Tarih 1 Nisan 2017; o gün bazı internet sitelerinde şu küçük haber yer aldı: "Eski MİT mensubu, CIA'ya çalışmış ve şu anda da FETÖ'den tutuklu bulunan Enver Altaylı'nın yeğeni Satuk Buğra Kavuncu İyi Parti'nin (İP) Genel İdare Kurulu üyeliğine seçildi." Haber küçüktü ama taşıdığı siyasi anlamı ve arka planı gerçekten inanılmazdı.
Çünkü haberde adı geçen Enver Altaylı önemli bir isimdi ve gecen yıl FETÖ'den tutuklanmıştı. Onun MİTCIA ile ilişkisi, CIA'nın önemli isimlerinden Ruzi Nazar'ın "oğlum" diyecek kadar yakını olması, Almanya'dan Türki cumhuriyetlere uzanan derin ve karanlık geçmişi soru işaretleriyle doluydu. 60'lara uzanan FETÖ ile ilişkisini de 26 Ağustos 2017'de bu köşede yazmıştım.
O geçmişe sahip Altaylı'nın yeğeni Kavuncu, kurulduğu günden bu yana FETÖ ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle suçlanan İP'in tepe yöneticilerinden biri olması şaşırtıcı ve ilginçti. Kavuncu, siyaset dünyasının yakından tanıdığı Türk Ocakları'nın önemli isimlerinden eski BBP Milletvekili Orhan Kavuncu'nun da oğlu.
Buraya kadar "Eee... ne var bunda?" diyebilirsiniz? Ama demeyin ve biraz bekleyin.
Başta da söylediğimiz gibi bu işin asıl önemli yanı arka planı... Arka planda inanılmaz girift ve karanlık bir ilişkiler ağı var. Şuradan başlayalım. Genç işadamı Kavuncu'nun, Almanya'nın önemli firmalarından BASF'ın Türkiye müdürlüğünü yaparken istifa edip siyasete girmesiyle gündeme gelen öyküsü hayli ilginçti... Bu öyküyü Gazeteci Celal Eren Çelik, Twitter'da uzun uzun yazdı. O yazıları biraz kısaltarak aktaralım:
Kavuncu daha öğrenciyken 1997'de Orta Asya Türki Cumhuriyetleri'nden Türk işadamları ve girişimciler için yatırım yapılacak en cazip ülkelerden biri olan Kazakistan'a gider. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü'nden mezun olmasına daha 2 yıl varken burada "yapı kimyasalları" üreten ve satışını gerçekleştirin etkili bir girişimci olur.
Ama o kadarla yetinmez, Kavuncu soyadının getirdiği ilişkiler ağıyla son derece başarılı hamleler yapar ve 9 yıl sonra Alman kimya ve boya devi BASF'a hem de önemli bir yönetici olarak transfer olur. 2016'da ise BASF Türk Kimya Sanayi ve Ticaret Ltd.
Şti. CEO'su görevine gelir ve 'zirveye' ulaşır.
Buraya bir nokta koyalım ve bir anekdot anlatalım. Temmuz 2009'da Fettah Tamince'nin Kazakistan'ın başkenti Astana'da yaptırdığı stadın açılışına katılmıştım.
Orada, o tarihte İstanbul Eyüp Belediye Başkanı olan İsmail Kavuncu'nun etkili bir işadamı olduğunu öğrenince şaşırmıştım.
Kavuncu, bugün karşımıza FETÖ olarak çıkan kirli yapıyla ilişkili önemli bir isimdi.
Kazakistan'da ne iş yaptığını kendisine sorunca şöyle demişti: "Kazakistan'da 2 milyar dolarlık büyüklüğü olan bir firmanın ortağıyım." Buna da şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü öyle bir işadamı havası yoktu.
Sonradan anlaşıldı ki o işin arkasında FETÖ yapılanması var. Bu firmanın ortaklarından Zeki Pilge ve CEO'su yine o tarihlerde İstanbul Ümraniye'de kurşun yağmuruna tutulacak, CEO ölürken Pilge yaralı kurtulacaktı.
Sabah'ta Ersin Ramoğlu bu olayın üstünün örtülmesinde o dönem İstanbul Emniyet Müdürü olan Hüseyin Çapkın'la İsmail Kavuncu ilişkisinin etkin olduğunu yazmıştı. Arka planda buna benzer çok sayıda karanlık olay ve ilişkiler ağı vardı.
Bu yazının son noktasını koyalım, sözünü ettiğimiz İsmail Kavuncu Buğra Kavuncu'yla amca çocukları. Başa dönelim, bu iki isim de Enver Altaylı'nın yeğeni... Altaylı'nın nasıl bir geçmişi olduğu biliniyor. Peki bu ilişkiler ağı içinde Buğra Kavuncu'nun rolü ne ve nereye oturuyor? Hızlı yükselişi ve siyasete girişinde bu ilişkileri mi etkili oldu? Ve İyi Parti kulislerinde "prens" olarak tanıtılan Kavuncu'yu Akşener nasıl keşfetti? Bu bir tesadüf müydü?