Kamuoyunda FETÖ nedeniyle eleştirilere hedef olan eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in İyi Parti tarafından ısrarla Ordu Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapılmak istenmesi partide istifa getirmişti. Aydınlık.com.tr, dün İyi Parti kurucularından eski TÜBİTAK uzmanı Umut Barış Erdoğan'ın istifa etmeye hazırlandığını duyurmuştu. Erdoğan bugün yayınladığı istifa dilekçesinde parti yönetimine ve muhalefet partilerine sert eleştiriler yöneltti.
Erdoğan'ın dilekçesi şöyle:
"Türk Ulusu’nun tarihten aldığı kanlı dersler atalarından yadigâr genetiğine kazınmıştır. Ancak emperyalizm; mankurtlaştırma süreciyle yerel işbirlikçiler eliyle ulusumuzu kendi kimliğinden uzaklaştırmış, kendi toplumuna ve kültürüne yabancılaştırmış, bilinçsizleştirmiş ve sömürüye açık hale getirmeyi kısmen başarmıştır.
Bugün yaşanan cinnet hali mankurtlaştırma sürecinin sonucudur. Ulus bilinci yitirilmiş, ulusal refleksler aşındırılmış ve ulusal direnç kırılmıştır. Mankurt yığınlara dönüştürülen kitleler emperyalist saldırıya karşı ulusal varlığını savunamayacak hale getirilmiştir. Vatanın ve milletin varlığı ve bağımsızlığı tehlikededir. Bu beka sorunudur. Üçüncü Ergenekon’dur.
Ne iktidar ne muhalefet halktan aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum Türk Ulusu’nun şimdiden yok olmuş bir görüntü sergilemesine ve düşmanların iştahının kabarmasına sebep olmaktadır. Sovyet, Sadabat ve Balkan Paktı ile oluşturulan savunma kalkanları ve erişilen dostluk çemberi yerini, özellikle yakın dönem yanlış politikaların sonucunda, emperyalizmin cehennem çemberine bırakmıştır. Enjekte edilen beş milyon Suriyeli ile demografisi bilerek isteyerek değiştirilerek ulusal güvenlik hiçe sayılmıştır.
Cumhuriyet Türkiyesi’nde tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve millî bütünlük hedefleri, korunması gereken millî hedefler yerine sağlanacak hedefler noktasına gerilemiştir. Her alanda dünya birinciliğinin sağlanması hedefi ise artık tarihe karışmıştır. Bu dinamik idealden uzaklaşılmasıyla vasatlık ulusal tehdit boyutuna ulaşmıştır.
Bugün yaşanan ise bir distopya, gerçek bir akıl tutulmasıdır. Mankurt yığınlar kendi yok oluşunun kaynağı ve şahidi olarak, kötü gidişatı seyrederek kötülüklerin artarak devam etmesine seyirci kalmakta; MIŞ gibi yaparak vasatlaşmanın toplumsal yıkıma sebep olmasına izin vermektedir.
Her alanda MIŞ gibi yapmak alışkanlık halini almış, muhalefetMİŞ gibi yapan partiler ve parti liderleriyle Türk siyasi hayatı emperyalist abluka altına alınmıştır. Ülkemizi yöneten anlayış, emperyalizmin işbirlikçisidir. Söylemler ile eylemler arasındaki tutarsızlık; şuuru henüz kapanmamış zihinler tarafından algılansa da tasarlanan siyasi yapı içerisinde yer alan muhalefet partileri de kullanılarak enerji soğurulmakta, emperyalizm için tehdit oluşturacak eşiğin altına indirilmesi sağlanmaktadır.
Toplumda oluşan hassasiyetler ölçülüp muhalefet partilerine biçilen roller de belirlenerek istenen senaryo uygulanmaktadır. Ne yazık ki, muhalefetimiz de emperyalizmle iş birliği yapma konusunda iktidar kadar istekli ve beceriklidir. Hedef ülkeler arasında ülkemizin de yer aldığı Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanlığı ile övünen siyasi anlayış ve iktidara ortak edilen terör örgütü (FETÖ) eliyle kumpas davaları da kullanılarak ülkemizde karşı devrim süreci tamamlanmıştır.
Meşruiyeti tartışmalı oylamalar ile anayasa değiştirilmiş, ismini bile koymaktan aciz oldukları bir ucube yaratılmıştır. Adını net olarak koyamasalar da yeniTürkiye diye adlandırdıkları sadece yönetim sistemi değil aynı zamanda sözde yeniOsmanlıcı yönetim anlayışının adıdır.
Osmanlının çöküşüne yol açan unsurlar ortadadır. Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet dersini çalışmayanlar vatanı tekrar aynı bataklığa sürüklemektedir. Bu ders bu coğrafyada zorunlu derstir. Seçmeli ders sananlar bütünlemeye kaldıklarında bu dersi alır, yoksa sınıfta kalır! Türk siyaseti iktidar ve muhalefeti ile Atatürk dersine çalışmamaya sanki yemin etmiştir!
İYİ Parti’nin kuruluşu bu kokuşmuşluğa demokrasi zemininde hâlâ siyaseten dur denebileceğine olan inançları yeşertmiş ve vatanseverler de bu girişimin Türk siyasi hayatına yeni bir nefes katacağına inanarak içinde yer almıştır. Kuvayi Milliye ruhu ile kurulan İYİ Parti Atatürk dersine çalışmamakta direnmektedir. Bu direnç İYİ Parti’nin muhalifMİŞ gibi görünen diğer partiler gibi emperyalizm ve onun yerel işbirlikçileri ile aynı safa düşmesine sebep olmaktadır.
Adı, AKP’nin 17/25 Aralık öncesi süreçte iktidara ortak ettiği terör örgütü (FETÖ) ile anılan şahsı bugün muhalefet olası iktidarına ortak etmek istiyorsa burada bir yanlışlık olması gerekir. Kurucusu olduğum İYİ Parti’den adı terör örgütü (FETÖ) ile anılan bir şahsın ısrarla belediye başkan adayı yapılmak istenmesini kabul etmem mümkün değildir. Vatandaşa “Takla at, oyna bakalım da beni gördüğüne sevindiğini anlayım” diyen anlayışı aday yapmak isteyen anlayış da hastalıklıdır. Adaylığın netleştiğini öğrendiğim anda parti yöneticileri ile temasa geçerek bunu kabul etmeyeceğimi bildirdim. İstifamı açıkladıktan sonra yoğunlaşan tepkiler sonrası senaryoda değişiklik yapmak zorunda kalanlar daha sonrasında yaptıkları açıklamalarla İYİ Parti’nin hangi anlayışla yönetildiğini tekrar kamuoyuna göstermişlerdir.
Kamuoyu ile paylaşılan açıklamalarda teklifin İYİ Parti tarafından yapıldığı, zaman darlığı sebebiyle bu adaylığın gerçekleşemediği bildirilmektedir. Benim için sadece bu açıklama bile istifa sebebidir. Şimdilik bertaraf edildiği anlaşılan bu tehdit, planlanan yeni senaryoda sadece bir adım olabilir. İstifam ile sonuçlanan süreçte terör örgütünün (FETÖ) başta iktidar olmak üzere muhalefet partilerinde de etkin olma planı çerçevesindeki faaliyetlerine dikkat çekilebileceğini umuyorum.
Kumpas davaları ile, Atatürk önderliğinde kurtuluş ve kuruluş mücadelesi veren ve zaferle sonuçlandıran büyük Türk ulusuna karşı emperyalizm yeniden meydan okumuş ve kısmen başarılı da olmuştur. Bu süreçte safı en baştan beri belli, FETÖ ile bizzat mücadele etmiş, sayısız kumpasa uğramış, aracına bomba konularak canına kast edilmiş, yıllarca teknik takibe maruz kalmış ve hâlâ da komplolara maruz bırakılan biri olarak bu ciddiyetsizliği kabul etmem mümkün olamazdı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluş ayarlarına Atatürk’e dönmek, kurucu felsefeden yani Türk Devrimi’nden, ulusal bağımsızlık ve uygarlık savaşından ilham alarak geleceğe yönelmek zorundadır. Atatürk’le sorunu olduğunu söyleyemeyeceğim parti yönetiminin; Atatürk’e dönmek gibi bir özleme, bunun için yeterli bilgi birikimine ve bu bilgi birikimine sahip kişileri partiye kazandırma ve yetkili konuma getirme girişimine şahit olmadım.
Gördüğüm lüzumsuzluklar üzerine İYİ Parti kurucu üyeliğinden ve İYİ Parti siyasi üyeliğinden istifa ediyorum.
Mustafa Kemal’in askeri olarak Sinei Millet içinde bu uğurda mücadeleye devam edeceğim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene."