G20’den sonra İstanbul’da Rusya ve Ukrayna zirvesi
Rusya’nın kara sularını ihlal eden üç Ukrayna gemisini alıkoymasının ardından başlayan gerilim Türkiye tarafından yakından takip ediliyor. Karadeniz’de dengelerin değişmesi durumunda yaşanması muhtemel krize vurgu yapan uzmanlar, Türkiye’nin arabuluculuk rolüne dikkat çekti. Aydınlık’a konuşan Mimar Sinan Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Ankara’nın Moskova ve Kiev ile yakın ilişkisini anımsatarak İstanbul’da zirve düzenlenmesini önerdi. “Türkiye’ye önemli rol düşüyor” diyen Prof. Kemaloğlu şunları kaydetti:
“Türkiye, bu zamana kadar her iki ülkeyle ilişkilerini korumasını bildi. Ankara, Kırım’ın ilhakına karşı çıkmasına rağmen bundan Türkiye ve Rusya işbirliği zarar görmedi. Diğer taraftan, Türkiye ve Rusya’nın gerek Suriye’de gerekse de ekonomideki işbirliği Ukrayna’yı küstürmedi. Dolayısyla, burada ‘Türkiye arabuluculuk rolü üstlenebilir mi’ sorusu gündeme geliyor. Bu sorunun Rusya ve Avrupa arasında yeni bir krize neden olmadan çözülmesi Türkiye’nin çıkarına. G20 Zirvesi’nden hemen sonra İstanbul’da tarafların bir araya getirilmesi türünden atılacak adım büyük önem arz etmektedir.”
‘TÜRKAKIM’DAN HEMEN SONRA SEÇİMLERDEN ÖNCE’
Türk Tarih Kurumu’nda da görev yapmış olan Prof. Kemaloğlu ortaya çıkan tablonun zamanlamasını manidar buldu. TürkAkım’ın deniz bölümünün kısa süre önce tamamlandığını ve bunun Ukrayna’ya etkisini gündeme taşıyan Prof. Kemaloğlu “Kırım bundan yıllar önce ilhak edildi. Yıllar boyunca buna sessiz kalıp, TürkAkım’dan hemen sonra ve Ukrayna’daki seçimlerden önce böyle adım atılması ilginç. Bu kriz ile Rusya ve Batı karşı karşıya getirilmek isteniyor. Akla Ukrayna’nın oyun oynadığı şüphesi düşüyor” dedi.
Ukrayna’nın enerji ve ekonomisine darbe vuracak TürkAkım ve Baltıklar üzerinden Almanya’ya ulaşacak KuzeyAkım’ın ABD tarafından istenmediğine vurgu yapan Kemaloğlu, “Burada temel soru Avrupa’nın ne derece ABD’den bağımsız hareket edeceğidir” dedi. Atlantik hattında tablonun değiştiğine işaret eden Prof. Kemaloğlu şöyle devam etti:
“Baskılara rağmen Kuzey Akım2 projesi Almanya’nın desteği ile devam ediyor. TürkAkım projesine Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan ve Sırbistan katılmak istediğini duyurdu. Avurupa’nın kendi içinde de bir kriz var. Avrupa içindeki birçok ülkenin ABD’den bağımsız hareket ettiğini görüyoruz.”
‘DOĞU AKDENİZ GİBİ OLMASIN’
Bölge dışı aktörlerin varlığına dikkat çeken bir başka akademisyen ise Dr. Halit Hamzaoğlu oldu. Uluslararası ilişkiler uzmanı Hamzaoğlu, “Kritik nokta bölge dışı aktörlerin krize dahil olmaması. Akdeniz zaten sorunlu durumda. TürkAkım stratejik ve ekonomik açıdan bizim için çok önemli. Dolayısıyla, Türkiye böyle bir gerginliğin meydana gelmesini net olarak istemiyor” diye konuştu.
Karadeniz’daki muhtemel krizin Ukrayna halkına da fayda getirmeyeceğini söyleyen Dr. Hamzaoğlu “Ukrayna Cumhurbaşkanı ayrı bir dünya, halkının sosyolojik tabanı ayrı bir dünya. Buradaki gerilimi düşürmek için Türkiye, Ukrayna üzerindeki etkisini kullanıp tansiyonu düşürebilir” değerlendirmesinde bulundu.
‘PERDE ARKASINDA DÖRT BOYUT VAR’
Dr. Halit Hamzaoğlu konuşmasının devamında, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun yol haritasını Aydınlık’a şu ifadelerle anlattı:
“Bu sorunun 4 temel boyutu var. Bunlardan birisi yaklaşan Ukrayna seçimleri. İkinci boyut G20 zirvesinde ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya lideri Vladmir Putin’in görüşecek olması. Poroşenko, bu zirvede konunun gündeme gelmesini istiyor. Üçüncü ve önemli husus ise enerji. TürkAkım ve KuzeyAkım projesinde Ukrayna devre dışı bırakılıyor. Enerji jeopolitiğinin dışında kalacak Ukrayna’nın zamanlama açısından bu adımları atması tesadüf değil. Dördüncü konu ise çok fazla dile getirilmeyen Avrupa Ordusu projesi. NATO’ya göz kırparak Karadeniz’e çağrı yapılıyor. ABD, Avrupa Ordusu isteyen Almanya ve Fransaya da mesaj gönderiyor.”
AYDINLIK