Ramazan ayının gelmesiyle birlikte iş dünyasından birçok dernek, bir Osmanlı geleneği olan Zimem (veresiye) Defteri uygulamasını hayata geçirmek için kolları sıvadı. Koronavirüs salgını nedeniyle yaşanan sıkıntıların giderilmesine katkı vermek isteyen  ve  gibi iş dünyası örgütleri üyelerine ihtiyaç sahibi vatandaşların veresiye defterlerindeki ları kapatmaları çağrısında bulundu. Dernek başkanları "Biz 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Ülkemiz ve dünya sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bu süreçte herkes üzerine düşen görevi yapmak zorunda" sözleriyle seslendi.

BOYNUMUZUN BORCU
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, koranavirüsten maddi ve manevi olarak zarar gören vatandaşların yaralarını bir an önce sarmak için iş dünyasına Ramazan Ayı'nda Zimem (Veresiye) Defteri uygulamasıyla yardımlaşma ve dayanışma çağrısında bulundu. Çağrısında salgının Türkiye'de ekonomik sarsıntılara yol açtığına vurgu yapan Kaan, "Devletimiz ve milletimiz, bu sıkıntılı süreci en az hasarla atlatabilmek ve yaraları bir an evvel sarabilmek amacıyla büyük bir dayanışma ve fedakârlık örneği sergiliyor. Salgının yaralarını bir an evvel sarabilmek için, Cenabı Hakk'ın bizlere bahşettiği nimetleri aziz milletimizle paylaşmak, boynumuzun borcudur. MÜSİAD olarak, kurulduğumuz günden bu yana, kazancımızı bölüşmeyi lütuf değil zaruret olarak görüyoruz" açıklamasını yaptı. Uygulama ile MÜSİAD üyeleri, esnaftan veresiyeborç defterini alarak ihtiyaç sahiplerinin toplam borç bedelini ödüyor ve hesabı kapatıyor. Koronavirüs salgını sürecinde, küresel bir sorunla ulusal bir mücadele de yürüttüğümüzü söyleyen DEİK Başkanı , toplum olarak, dayanışma ve yardımlaşmayı çok iyi bildiğimize vurgu yaptı.



ALAN ELİN VEREN ELİ GÖRMEDİĞİ BİR SİSTEM
Köklü tarih ve gelenekler ile Türk insanına has yardımlaşma kültürünün olduğunu belirten DEİK Başkanı Nail Olpak, şöyle konuştu: "MÜSİAD Başkanlığım döneminde canlandırılmasına öncülük ettiğim, MÜSİAD yönetiminin bu güzel geleneğimizi toplumumuza yaygınlaştırma gayretlerinin bu yıl da ciddi şekilde devam ettiği Zimem (veresiye) Defteri tam da içinde bulunduğumuz bu zor günlerde hatırlanması ve uygulanması gereken köklü bir geleneğimiz."

Alan elin veren eli bilmediği, yani borçlu ile borcu ödeyen kişinin birbirlerini görmediği ve bilmediği bu geleneğimizi hatırlatmak istediğini söyleyen Olpak, "Bu vesileyle de iş dünyamıza çağrı yapmak istiyorum. Gün, birlik olma ve dayanışma zamanı. Dayanışma ve yardımlaşmayla bu zor günleri daha az hasarla atlatabiliriz. İnanıyorum ki, bu zor günlerin üstesinden hep birlikte geleceğiz" diye konuştu.



ANADOLU'DA KARŞILIK BULACAK
Osmanlı'dan günümüze gelen bu dayanışma uygulamasının Ramazan ayının ruhuna da son derece uygun olduğunu söyleyen ASKON Genel Başkanı , üyelerine yaptıkları "Veresiye defterlerini kapatalım" çağrısının özellikle Anadolu'da büyük karşılık bulmasını beklediklerini söyledi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Biz bize yeteriz Türkiyem' sloganıyla başlattığı kampanyanın temelinde de 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' düşüncesinin bulunduğunu söyledi. 'Biz bize yeteriz' sözünün paylaşmayı ifade ettiğini söyleyen Aydın, ülkenin el ele vererek bu zorlu süreci atlatacağını söyledi.



SATIN ALMIŞ GİBİ ÖDEME YAP
İstanbul Ticaret Odası (İTO) da Ramazan'ın gelmesiyle şu anda salgın nedeniyle dükkânları kapalı olan esnafa destek olmak için bir çağrı yaptı. Osmanlı döneminde uygulanan 'sanki yedim' anlayışını 'sanki satın aldıma' dönüştürme tavsiyesinde bulunan İTO, üyelerine her zaman tıraş oldukları berberlerine sanki tıraş olmuş gibi ödeme yapma, her zaman çorba içtikleri lokantaya birkaç çorba parasıyla destek olma çağrısı yaptı. Bu Ramazan'da her zamankinden daha fazla empati duygusuna ihtiyacımız olduğunu söyleyen İTO Başkanı Şekib Avdagiç, şunları söyledi: "Bu Ramazan, salgın yüzünden alamadığımız hizmetin tutarını sanki satın almış gibi ödemek, yardım elini uzatmak zamanıdır. Ecdadın yardım anlayışıyla esnaf, tüccar ve işletmelerimizi fonlamalıyız. Karzı hasen kültürü, 'güzel borç' sistemi hücrelerine işlemiş bu toplumun, ekonomik duruşunu böylece korumamız mümkün olacaktır. Korona günlerinde ekonominin en küçük yapı taşları korunmalı."

BİR OSMANLI GELENEĞİ
Osmanlı döneminde zenginler Ramazan ayı gelince esnafları dolaşır, 'zimem defteri' denilen borç defterinin bir kısmını veya tamamını satın alırlardı. Ne zengin kime yardım ettiğini, ne de fakir kimin yardım ettiğini bilirdi. Bu güzel adetle zenginin mağrur olmadan vermesi, fakirin mahcup olmadan alması sağlanırdı. Alan elin veren elden haberinin olmadığı bu sistem son dönemde yeniden yaşatılmaya çalışılıyo