15 Eylül’e kadar İdlib’i teröristlerden tamamen temizlemeyi planlayan Suriye ve Rusya, bu kararlılığını Türkiye’ye iletti. İdlib’den sonra oklar Fırat’ın doğusunda PKK denetimindeki bölgelere dönecek. Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti, Suriye ordusunun ABD'yi bu bölgeden çıkaracağını söyledi

İran dini lideri Ali Hamaney’in Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti, Suriye ordusunun İdlib’den sonra Fırat’ın doğusuna yöneleceğini ve Amerika’yı bu bölgeden çıkaracağını söyledi.

Suriye ordusu İdlib’in güneydoğusundan ilerlemeye devam ediyor. İdlib’in, ŞamHalep bağlantısını sağlayan M4 karayolunun da içinden geçtiği en büyük ilçesi Maaret enNuman’ı temizleyen Suriye, Serakib ilçesine doğru ilerliyor.

Türkiye, Rusya ve Suriye arasında temaslar da sürüyor. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Suriye Ulusal Güvenlik Bürosu Başkanı Ali Memlük’ün Moskova’da Rus temsilcilerin de katılımıyla yaptığı toplantıda Suriye ve Rusya’ın İdlib’i en geç 15 Eylül’e kadar teröristlerden temizlemeyi planladıklarını Türkiye’ye ilettiğini Aydınlık duyurmuştu.

İdlib’de sona yaklaşırken, Suriye’nin toprak bütünlüğü için kritik önemdeki Fırat’ın doğusu da tekrar gündeme gelmeye başladı. Tahran’da basın toplantısında konuşan Ali Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti, Suriye yönetiminin, müttefikleri ile birlikte İdlib’den sonra Fırat’ın doğusuna yöneleceğini belirtti. Amerika’nın bölgedeki ve dünyadaki başarısızlıklarını telafi etmek için bir medya şovu yaptığını belirten Velayeti, “Irak’ta başarısız oldular. Bölgeyi terk etmek ve tutundukları üsleri bırakmak zorundalar. Irak parlamentosunun aldığı karar ve milyonlarca Iraklının katılımıyla yapılan yürüyüşlerin ardından ABD, mutlaka Irak’tan çıkmalı. ABD, Irak’tan çıkarsa Suriye’den de çıkmak zorunda kalacak. Çünkü Irak toprakları, ABD için Suriye’de lojistik destek niteliğindedir. ABD buradan çıkmazsa, Suriye yönetimi, müttefikleri ile birlikte İdlib’den sonra Fırat’ın doğusuna yönelecek ve ABD’yi bu bölgeden çıkaracak. Fırat’ın doğusu, ABD ve Siyonist İsrail rejiminin düşündüğünden kısa sürede özgürleştirilecek” diye konuştu.

Adım adım ülkede denetimi sağlayan Suriye ordusu, özellikle son bir yılda İdlib’den sonra Fırat’ın doğusuna yöneleceğinin mesajını veriyor. En sonra geçen hafta Kamışlı’da Arap ve Kürt aşiretlerin ileri gelenleri ile iki toplantı yapan Şam yetkilileri, aşiretlerden ABD ile ilişkilerini kesmesini istedi. Aydınlık’ın bölge kaynaklarından edindiği bilgiye göre toplantılarda aşiretler de olumlu tutum aldı. Şam, Eylül 2019’da Birleşmiş Milletler’e bir mektup göndererek PKK/YPG’nin “ayrılıkçı terör örgütü” olduğu, örgütün Suriye halkına karşı insan hakları ihlallerini sürdürdüğü belirtti. Mektupta, SDG’nin “Suriye halkına karşı Batılı ülkelerle ortak hareket ettiği” ifade edildi.

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna düzenlediği operasyonla sonra köşeye sıkışan PKK/YPG’yi denetim altına almaya çalışan Şam, masaya oturduğu PKK/YPG’nin özerklik taleplerini reddetti. Bunu da en yetkili ağızdan ilan etti. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, RT Arapça servisine yaptığı açıklamada, “Ordumuz artık çok daha güçlü, SDG ile yönetim paylaşımını reddettik” dedi.

Suriye’nin Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad da PKK/YPG’nin ABD desteğini almak için ulusal çıkarlardan vazgeçtiğini belirterek, “Bu silahlı gruplar ülkelerine ihanet etti ve ülkelerine karşı suçlar işledi. Yabancı güçlerin elinde rehin konumundakilerle hiçbir diyaloğu kabul etmeyeceğiz. Washington’ın ajanları Suriye topraklarında güvende olmayacak” ifadesini kullandı.

TÜRKİYE VE RUSYA’NIN İDLİB ANLAŞMAZLIĞI

Öte yandan Suriye ordusunun İdlib’de ilerleyişi sürerken, Türkiye ve Rusya’dan yapılan karşılıklı açıklamalar, Suriye krizine ortak çözüm üretmek için kurulan ve büyük oranda başarılı olan “Astana ortaklığı”nın bitip bitmeyeceği sorusunu gündeme getirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün yaptığı “Rusya, Astana’ya da Soçi’ye de sadık değil” açıklamasına dün Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov yanıt verdi ve Rusya’nın İdlib’deki yükümlülüklerini tümüyle yerine getirdiğini belirtti. İdlib’deki durumun istenen seviyeye gelmemesinden üzüntü duyduklarını kaydeden Peskov, “Maalesef bu bölge, çok sayıda teröristin bir arada bulunduğu yer olarak kalmaya devam ediyor. Teröristler, Suriye hükümet güçlerinin yanı sıra Hmeymim’deki Rus üssüne düzenli olarak saldırılar düzenliyor. Bu durumdan büyük bir endişe duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

Aslında Rusya ve Türkiye’nin İdlib sorununa yaklaşımlarındaki farklılık sır değil. 7 Eylül 2018’de Tahran’da bir araya gelen Erdoğan, Putin ve Ruhani zirvesine Erdoğan ile Putin arasındaki İdlib tartışması damga vurmuş gerginlik Ruhani’nin “Tüm teröristler silah bıraksın” çağrısıyla yumuşamıştı.

Türkiye’den Rusya’ya yönelen eleştirilerin benzerini de Rusya Türkiye’ye yöneltiyor. İdlib için Soçi’de varılan anlaşma Türkiye’nin silahlı muhalifleri teröristlerden ayırması idi. Ancak Kasım 2019’da Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “İdlib terör yuvası haline geldi. Ne yazık ki bölgedeki Türk meslektaşlarımız henüz terör eylemlerine bulaşmamış silahlı muhalifleri El Nusralı teröristlerden ayırt etmeye yönelik sorumluluklarını yerine getirmedi” demişti.

Nitekim İdlib’de ilan edilen ateşkesten sonra HTŞ ve El Nusra’nın muhalif silahlı unsurların ellerindeki toprakları da ele geçirdiği biliniyor.

STRATEJİK BAĞLAR...

Ancak tüm bu farklılıklara rağmen, 19 Ocak’taki Berlin zirvesinden dönüşte uçakta bir gazetecinin “İdlib’de yaşanan insani kriz Türkiye ile Rusya arasında bir kırgınlığa yol açar mı” sorusuna Erdoğan’ın verdiği yanıt sorunun nasıl aşılacağını açıklıyor :(Rusya ile) Stratejik bağlar, aramızdaki ilişkileri çok daha güçlü bir seviyeye doğru taşıyor. Burada herhangi bir sıkıntı yaşayacağımıza da zaten benim ihtimal vermem söz konusu değil.