Beyaz Saray’ın İran ile ticarette muafiyetleri kaldırma kararının ardından gözler Tahran’a döndü. Tahran yönetiminin atacağı adımlar merak edilirken, süreci yakından takip eden İranlı gazeteciler, son gelişmeleri Aydınlık için değerlendirdi

YAKUP ASLAN / TAHRAN

İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilen ABD, Tahran yönetimine karşı uyguladığı ekonomik baskıyı artırmak için düğmeye bastı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, ABD Başkanı Donald Trump, 2 Mayıs’ta bitecek muafiyetleri uzatmama kararı aldı. ABD; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer müttefiklerinin küresel petrol piyasasına yeterli tedariği yapma konusunda kararlı olduklarını ileri sürdü.

Beyaz Saray’ın hedefinde İran’ın petrol ihracatını sıfırlamak bulunuyor. Muafiyetlerin kaldırıldığı ülkeler içinde Türkiye’nin yanı sıra Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Hindistan, İtalya ve Yunanistan bulunuyor.

DİPLOMATİK SAAT İŞLİYOR

Süreci yakından takip eden İranlı gazeteciler, Beyaz Saray’ın kararını ve İran’ın olası adımlarını Aydınlık’a değerlendirdi. İran Tasnim Haber Ajansı Siyasi Haberler Şefi Mehdi Meşkini, ABD’nin hedefine ulaşmasının gerçekçi olmadığı görüşünde. Meşkini’ye göre İran İslam Cumhuriyeti’nin petrol ihraç ettiği ülkelerle yaptığı diplomatik görüşmeler başarılı şekilde ilerliyor. Deneyimli gazeteci, diplomatik süreci şu şekilde özetliyor, “ABD ambargolarla İran petrol satışını sıfıra indirmeyi hedeflemişti ancak başarılı olamadı. İran İslam Cumhuriyeti’nin petrol satışının devamı için çeşitli stratejileri olduğunu söylemek mümkün. Başta Türkiye olmak üzere ihracat gerçekleştirdiği ülkeler ile yapılan diplomatik temaslar oldukça olumlu. Örneğin Türkiye, ambargo kararının tek taraflı olduğunu ve İran’dan petrol alımına devam edeceğini ilan etti. Hindistan ve Çin’in İran lehine açıklamaları oldu. Güney Kore ve Japonya’nın da ABD’nin kararına direndiklerini ve hem İran hem de ABD ile bu çerçevede görüştüklerini biliyoruz.”

YAPTIRIM KARARI UYGULANABİLİR DEĞİL

İran’ın petrol ihracatının değil sıfıra indirilmesi, azaltılmasının bile petrol piyasalarını etkileyeceğini savunan Meşkini, dünyadaki siyasi ve askeri gelişmelere İran petrolünün de olmayışının eklenmesinin, küresel ekonomiyi krize taşıyacağı görüşünü dile getiriyor. İran’dan petrol ihraç eden ülkelerden doğacak boşluğu, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın karşılayamayacağını söyleyen İranlı gazeteci, “Bu ülkeler İran’ın satışının sıfıra indirilmesi durumunda bu boşluğu dolduramayacağının farkındalar. İran’ın petrol satışı sıfırlanırsa ham petrolün varil fiyatı kısa sürede 100 doları bulacaktır. OPEC’in fiyatların artmaması için bir kararı da var. Buna rağmen tıkanacak olan ekonomik süreç ele alındığında, İran’dan petrol alan ülkelerin hiçbiri ABD’nin kararının uygulanabilirliğinin olmadığının farkındalar” diye ekliyor.

SON SEÇENEK HÜRMÜZ BOĞAZI

İran, petrol satışının sıfırlanması durumunda Hürmüz Boğazı’nı kapatacağını ilan etti. Peki askeri kanadın uzunca bir süredir dillendirdiği bu hamle, gerçekleşebilir mi? Meşkini’ye göre bu adım son seçenek olarak masada. “İran İslam Cumhuriyeti, petrol satışının sıfıra indirilmesi durumunda Hürmüz Boğazı’nı kapatacağını daha önce resmi ağızlardan ilan etmişti. Bölgede üretilen petrolün dünyaya açılması için stratejik önemdeki bir boğazdan bahsediyoruz. Eğer İran bu adımı atarsa ABD artan petrol fiyatlarının karşısında açıklayamayacağı küresel bir krize imza atmış olur. Hürmüz Boğazı’nın kapatılması İran için son seçenek, bu adım bir dizi diplomatik sürecin ardından gerçekleşecek bir eylem. Eğer ABD hedefine ulaşmak için bölge ülkelerine baskıyı artırıp boyun eğmelerini başarırsa, İran elindeki bütün seçenekleri uygulayacak ve bu seçeneklerin en önemlisi de Hürmüz Boğazı’nı kapatmak olacak.”

ABD KÜRESEL KRİZE NEDEN OLUR

Başkent Tahran’da görüşlerine başvurduğumuz bir diğer önemli isim de deneyimli gazeteci Abbas Aslani. İranlı gazeteciye göre, ABD’nin İran petrol satışını sıfıra indirme kararı küresel anlamda siyasi ve ekonomik krizleri başlatacak tehlikeli bir adım. ABD ile AB arasındaki derin görüş ayrılıklarına dikkat çeken Aslani, ABD’nin uluslarası kamplaşmaya neden olacağını savunuyor. Abbas Aslani, Beyaz Saray’ın neden hedefine ulaşamayacağını şu şekilde açıklıyor.

“Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, İran’ın petrolünden doğan boşluğu doldurabileceklerini söylüyorlar ancak bu teknik ve siyasi anlamda gerçekçi değil. OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) üyesi petrol üreticisi ülkelerden Venezuela ve Libya’nın yaşadıklarından dolayı, zaten küresel piyasalarda oluşan açıkla başa çıkmaya çalışılıyor. Yani açığı kapatmak için bütün üretim gücünü ortaya koymuş durumdalar. İşin bir de teknik boyutu var ki, bu çok daha önemli. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın ne kadar süre ve hangi kapasite ile üretimi devam ettirecekleri bilinmiyor. Burada oluşacak üretim aksaklığı, ABD dahil bütün ülkeleri etkileyecek, bu durumun ABD’nin 2020 seçimlerini de etkileyecek iç yansımaları olacak.”

HÜRMÜZ KONUSUNDA TEREDDÜT YOK

“Eğer Fars Körfezi (Basra Körfezi)’nden bizim petrolümüz çıkmıyorsa, hiçbir ülkenin ürettiği petrol çıkamaz. İran bunda kararlı. Süreç bu aşamaya gelirse, dünya sadece siyasi değil askeri sonuçları ile de yüzleşmek zorunda kalacak. Bu sadece bölge için değil bütün dünyayı etkileyecek askeri, ekonomik ve siyasi sonuçlar doğuracak. Elbette bu İran için masadaki son seçenek, ama bunu uygulamakta tereddüt etmeyeceğini söylemek mümkün.”