Hükümet ile devlet arasındaki farkı bilmemek. Yangınlarda orman bakanlığına belediyelere bağlı itfayecilerimiz canla başla çalıştı ama sırf AKPye yarayacak korkusuyla malum kesimlerden asla takdir görmediler. Öldüler yangını söndürmek için ama yine de takdir edilmediler. Jandarması polisi askeri Kızılayı Afadı hiçbiri takdir görmedi. O kadar dar açılı düşünüyorlar ki bunlar görevini hakkıyla yaptı deseler AKPye yarayacak korkusuyla hepsini yerden yere vuruyorlar. Bu kesim sanıyor ki ülkede her şeyden bağımsız ota boka karışmayan soyut seçmen diye bir kitle var ve sadece seçimde ortaya çıkıyorlar. O yangını söndürmek için ölümle burun buruna gelen itfaiyecisinden başla destek veren diğer tüm kurumlarda çalışan ve emekleri asla takdir edilmeyen kesim de seçmen. Bunlar yangının içinde ne yaşandığını nasıl mücadele verildiğini ve nasıl nankörlük edildiğini bilmiyor mu? Sanıyor musunuz ki bu insanlar topyekün AKPli. Her partiden insan var ama sayelerinde bundan sonra herhalde silme AKPye verirler. Havadan müdahale hiç yoktu diye bas bas bağıran partilere mi verecek misal günlerce sabahın altısından akşam hava kararana kadar bilmem kaç yüz sorti atmış olan pilotlar. Bu insanların yalnız kendileri değil aileleri de seçmen. Seçmen soyut bir kavram değil seçmen işte bunlar. PKK ile savaşa saray savaşı diyenler bizzat cephede ateşin içinde savaşan askerinden subayından pilotundan mühendisinden doktorundan oy mu gelir sanıyorlar.? Depremi seli salgını her türlü felaketi böyle. Corona da hastanelerde 24 saate yakın çalışan doktorlara sağlıkçılara da aynısı yapıldı o insanlar da salgınla başarılı savaş veriyoruz diye takdir edilmedi yerden yere vuruldu. Şimdi o insanlardan da oy bekleyenler hayal kuruyor. Devlet ile hükümeti ayrıştıramayanlar ,ülkede küfredip aşağılamadıkları emekçi insan bırakmadıları için haliyle kendilerine oy verecek seçmen de bırakmadılar. Boş beleş sadece sosyal medyada yaşayan seçmen dışında.. Böyle giderse uzaydan seçmen getirmek durumunda kalacaklar.
Feza Tiryaki'nin aylar öncesinde yazdığı yazı bugünkü tartışmalara ışık tutuyor: Büyük tanıtımlarla, övgülerle, TV yayınlarıyla, söyleşilerle, alışılmışın ötesinde milyonluk toplu baskı sayısıyla bir
Abdullah Gül, 27 Kasım 1995'te İngiliz The Guardian gazetesinden Jonathan Rugman'a Refah Partisi yöneticisiyken röportaj vermiş, röportaj 28 Kasım'da Posta gazetesinde 'İşte Refah'ın gerçek niyeti: Ür
Oyuncu Mert Fırat, 2013 yılında verdiği bir röportajla yeniden gündemde. Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Mert Fırat, o zamanki röportajında siyasi mesajlarıyla dikkat çekiyor. 5 yıl önce verdiği cev
This website requests your consent to use your personal data to
PurposesSelect All
+
Marketing
Cookies that track user behavior for personalized ads and ad performance. (3 vendors)
+
Uncategorized
Cookies that have not yet been classified and may serve various functions. (1 vendors)
+
Allow the sale, sharing or use of my personal information
We will not sell or share your personal information with third parties for targeted advertising on this device if you choose to disable this toggle.
Special Features
We and our partners use cookies and similar technologies to process data such as browsing behavior or unique IDs on this site. This helps us personalize content, improve user experience, and provide targeted ads.
By clicking "Accept All", you consent to the collection and use of your personal data as described in our Privacy Policy. If you wish to opt out of the sale or sharing of your personal information, switch off "Allow the sale, sharing or use of personal data" toggle.
You may also manage your preferences at any time later on.