Tunceli iline bağlı Hozat ilçesinde savaş ve ölüm olaylarının arkasından ağıt yakma geleneği yaygındır. Seyit Rıza ve ekibi tarafından kaçırılan Hozatlıların ardından yakılan ağıtlar bugüne kadar ulaşmıştır. Bu ağıtlardan bir tanesi “Yansın Hozat” isimli ağıt olup farklı çeşitleri bulunmaktadır.
Hozat'ta gezerdim bir fidan boylu
Görenler derdi kim bu aslan soylu
Sorana deyin ki Hamil'in oğlu
Varsın Hozat yansın ver veran olsun
Hozat'ın gençleri intikam alsın
Hozat'ın önünde değirmen bendi
Mevlam nasib etmiş bana bu fendi
Buna sebep olan oğlum Efendi
Vurma zalım vurma ne dedim sana
Bir çift cevabı mı çok gördün bana
Teştek'in başında vurdular beni
Bir kara palasa sardılar beni
Şu kara toprağa verdiler beni
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ahmedim diyerek kara bağlasın
Hozat'ın başında bir sürü koyun
Üstümü soymadan mezara koyun
Bir oğlum olursa adımı koyun
Yansın Hozat yansın yansın kül olsun
Bana değen gözler yansın kül olsun
Hozat'ın önünde çüt pınar çıkar
Ahmed'i vurmuşlar al kanlar akar
Çifte doktor gelmiş yaraya bakar
Gençliğe doymadan giderim böyle
Rüyada görmüşüm kaderim böyle
Hozat'ın içinde okunur ezan
Ne kara yazmış ah alnını yazan
Hep Seyit Rıza'dır kavlini bozan
Yolumu kesenler yolundan kalsın
Büyüsün efendim intikam alsın
Teştek'in başında iniş inemem
Kurşunlar sekiyor geri dönemem
Atımı kaçırdım tutup binemem
Yansın Hozat yansın ver veran olsun
Anamın gözünden akan kan olsun(1)
Dersim isyanı bastırıldıktan sonra Atatürk, Kasım 1937'de Tunceli'ye gelmiş ve teröristlerin yakıp 33 askeri şehit ettiği bölgeyi ziyaret etmiş, yapılan yeni köprünün açılışını yapmıştır.
Bu ağıtın kaynağı hakkında kütüğü Tunceli’ye bağlı olan Prof. Dr. Eyüp Selahattin Karakaş önemli bilgiler vermekte. Karakaş, Dersim olaylarını babaannesi ile anne ve babasından dinleyerek büyümüş.
Devlete isyan eden asiler yalnızca askerleri katletmekle kalmamış, oranın sivil halkını da öldürmüşler ve zulmetmişler. Babaannesinin nahiye müdürü olan Salih isimli kardeşinin oğlu Efendi’yi asiler kaçırmış ve daha sonra ‘gel çocuğunu geri vereceğiz’ diye köylerine çağırmış ve yolda pusu kurarak öldürmüşlerdir. Bu ölüm Hozat’ta büyük üzüntüye sebep olmuş ve yukarıdaki ağıttürkü yakılmıştır. “Hozat'ın içinde okunur ezan/Ne kara yazmış ah alnını yazan/Hep Seyit Rıza'dır kavlini bozan” mısralarından anlaşılacağı üzere olaydan Seyit Rıza sorumlu tutulmuştur. Kavlini bozmak deyimiyle çocuğunu geri vereceğiz diye söz verilip tutulmaması kastediliyor.
Bu türkü halen söylenmektedir.
Öbür kardeşini de benzer biçimde öldürmüşler. Onun için de bir türkü söylenmiştir.
O türkünün sözleri söyledir:
Atımı bağladım nar ağacına,
Perçemim dolandı gül ağacına
Gidin söyleyin benim bacıma
Nasıl dayanacak benim acıma.
Türküde geçen bacı, Karakaş’ın babaannesidir. Eşkiya işi o kadar azıtmıştır ki, birkaç kere Çemişgezek’i basmış, karşı koymaya çalışanları öldürmüş ve kasabayı yağmalamıştır. Annesi de o günleri hatırlıyor. Kadınlar bir camiye toplanır eşkiya onlara bir kötülük yapmasın diye dua eder tespih çekerlermiş. O günlerde küçük bir kızın yanında öldürülen yüzbaşıyı, balta ile parçalanarak öldürülen askerleri, Fırat nehrini salla geçerken salın ipi kesilerek Fırat’ın azgın sularına terk edilen ve boğulan askerlerin hikâyesini anlatırken gözleri doluyor.
Prof. Dr. Karakaş Dersim olayları hakkında şunları söylüyor:
“Bu asiler köprüleri yıkmışlar, telefon tellerini kesmişler, nahiye müdürü, vergi tahsildarı gibi memurları öldürmüşler, karakolları basmışlar, subayları, astsubayları, erleri öldürmüşler. Halkın mal, can ve ırz emniyeti kalmamış. İşte bu ortamda askeri müdahale yapılmış ve suçlular ağır biçimde cezalandırılmış.”
HOZAT’IN ÖNÜNDE VURDULAR BENİ
Türkünün günümüzde sıkça söylenen bir halinde ise şu sözler mevcut:
Hozat'ın önünde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Yansın Hozat yansın kül olsun
Hozat'ın gençleri adımı ansın
Mezarımın başı Urfa'ya karşı
Baş ucuma koyun yazılı taşı
Yansın Hozat yansın kül olsun
Hozat'ın gençleri adımı ansın(2)
Hozat yöresindeki ağıtların bu kadar çeşitlilik göstermesi bölge halkının eşkiyalar tarafından çokça zulme uğradığının bir göstergesidir. Aynı yörede benzer olayları anlatan türküler, Seyit Rıza ve çetesinin bölgedeki eşkıyalık faaliyetlerini doğruluyor.