Başta enerji sektörü olmak üzere, birçok alanda etkisini gösteren enflasyon bugünlerde dünya ekonomisini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerinin kırılmasının bu durumda etkisi büyük ancak şirketlerin karşılaştıkları sıkıntılar bununla da sınırlı değil. Münih merkezli Ekonomi Araştırma Enstitüsü (IFO), aralık ayında yaptığı anketin sonuçlarını yayınladı. Anketin sonucuna göre Almanya’daki şirketlerin yüzde 14’ü, Kovid19 salgınının neden olduğu kriz dolayısıyla ekonomik varlıklarını tehdit altında görüyor. Oran, geçen yılın haziran ayında tespit edilen rakamla aynı olurken, IFO Direktörü Klaus Wohlrabe, özellikle turizm ve etkinlik sektörlerindeki riskin yüksekliğine şu sözlerle dikkat çekti: “Özellikle yüzde 73,2 oranıyla seyahat acenteleri ve operatörleri sektöründe ve yüzde 67,4 oranıyla etkinlik sektöründe risk çok yüksek.”
Kısıtlama ve kapanmaların etkili olduğu sektörlerde faaliyet gösteren kişiler de IFO araştırmasında yüksek oranla endişeli olduklarını bildirdi. Kafe ve restoranlarda bu oran yüzde 52,5 olarak ifade edilirken, konaklama sektöründe haziran ayından bu yana yüzde 52,1’den yüzde 58,8’ye yükseliş görüldü. Perakende sektöründeki artış da tedarik zincirlerinin darbe aldığı günlerde dikkat çekti. Araştırma sonucuna göre, endişe oranı yüzde 14,4’ten yüzde 17,1’e yükseldi.
İFLAS SAYILARI DÜŞTÜ
Şirketlerin tedirginliğine rağmen geçen yıl iflas eden şirketlerin sayısında düşüş gözlemlendi. Ekonomik bilgi edinme şirketi Creditreform’un rakamlarına göre, 14 bin 300 iflasla önceki yıla göre yüzde 10,8’lik düşüş kaydedildi. Creditreform Direktörü PatrikLudwig Hantzsch, 1999 yılında iflas kanununun yürürlüğe girmesinden bu yana en düşük iflas sayısını tespit ettiklerini ve 2012 yılındakinin yarısı kadar iflas olduğunu hesapladıklarını belirtti. Bunun sebebinin Kovid19 yardımları olduğu ifade edildi. Hantzsch, “Devam eden yardım politikalarından ötürü olası ölü şirketlerin sayısı da artıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Almanya İflas Yöneticileri ve Sermaye Yöneticileri Meslek Kuruluşu da (VID) Hantzsch’ı doğruladı. Welt gazetesinde yayınlanan bir haberde VID Başkanı Christoph Niering, birçok şirkette iflas süreci üzerinden yeniden bir yapılanmaya gidilmediğini belirtti ve ekledi: “Çünkü kriz yaşayan birçok şirket artık genelde önceden satılıyor ya da başka şirketlerle birleşiyor.”
YILIN ORTASINDAN İTİBAREN NETLEŞMESİ BEKLENİYOR
Buna rağmen 2021 yılı içinde iflas başvurusu yapan şirketlerin sayısında aydan aya artış yaşandı. Federal İstatistik Kurumu, aralık ayındaki oranların önceki aya göre yüzde 18 arttığını açıkladı. Kasım ayındaki artış da yüzde 43,8 olarak kaydedildi. Aralık ayındaki iflasların önceki yılın aralık ayına göre gösterdiği değişiklik de yüzde 24,8’lik artışla dikkat çekti.
Uzmanlar, Omicron varyantının durumu kötüleştireceğinden endişeli. Falkensteg Şirket Danışmanlık Şirketi Danışmanı Jonas Eckhardt, “Şirketler genelde devlet kredilerini geleceğe yatırım yapmak yerine zararlarını karşılamak için kullanıyor. Fakat şimdiye kadar atılan can simitleri, hızla bumeranga dönüşebilir.” diye konuştu. Eckhardt, salgının sürmesi hâlinde şirketlerin kazancının aldıkları kredileri karşılamaya yetmeyeceği uyarısında bulundu. “Bu yüzden mali sorumlular sadece zararları karşılamak yerine refinansman, daha çok maliyet indirimi ve likidite yapısıyla da ilgilenmeli.” diye konuşan Eckhardt, gerçek durumun yılın ortasından itibaren ortaya çıkacağını öngördüğünü söyledi.
Eckhardt’ın görüşlerine, Halle Leibniz Ekonomi Araştırmaları Enstitüsünden (IWH) destek geldi. Salgın sürecinde, başta kısa çalışma ödeneği olmak üzere, kabul edilen birçok teşvik paketinin ekonomiyi ayakta tutmak amacıyla sunulduğunu dile getiren IWH Uzmanı Steffen Müller, yardımların salgın yerine kendi şirket modellerinden dolayı başarısız olan şirketlere de yapıldığına dikkat çekti. Eckhardt’ın aksine Müller, gerçek durumun Kovid19 yardımlarının kesilmesinden sonra ortaya çıkmasını beklediğini ifade etti