Hani Avrupa Birliği işkence kalkmıştı? FURKAN KAPLAN

Yıllar önce Adana’da bir hırsız, çaldığı montla yakalanmış ve vatandaştan dayak yemişti. Uyuşturucu etkisindeki hırsız, dayaktan kurtulmak isterken Avrupa Birliği (AB)’nden medet umuyor, “Hani AB'de işkence kalkmıştı?” diye çırpınıyordu. Normaldir, AB rüzgarlarının estirildiği yıllar. Hazindir, bugünlerde de 6 parti, yayımladığı 48 sayfalık metinde, baştan sona AB'ye teminatlar vererek iktidar umuyorlar. Doğrudur, Batı’dan medet ummak için uyuşturucu etkisinde olmak gerekir.

ABD mafyası, sanatçıları, siyasetçileri ve “sivil” toplumcuları önce bağımlı hale getiriyor sonra da böyle kullanıyor. Son günlerde medyamızda da bu uyuşturucu dumanıyla karşı karşıyayız.

ASIL AVRUPA SİVİLLERİ HEDEF ALIYOR

Cizre’de Türkiye için, Halep’te Suriye için söylenen yalanlar bugün Rusya için söyleniyor: “Siviller hedef alınıyor.” Her savaşta istenmeyen sivil kayıplar olabilir. Ancak Batı medeniyeti, sivilleri bilerek ve isteyerek hedef alıyor.

Rusya, NATO yayılmacılığına karşı vatanını savunuyor. Yangını çıkarıp körükleyen ABD ortadan kayboldu. Ukrayna’ya askeri destek vermeyen NATO ülkeleri, siyasi ve ekonomik yaptırımların yanı sıra, Rus vatandaşlara yönelik ırkçı baskılar ve dışlamalar yapıyorlar. Rus sanatçılar, sporcular ve öğrenciler, “Medeni Batı”nın hedefindeler. Bu “yaptırımlar” dünya kamuoyunca da tepkiyle karşılanıyor.

SANATA, SPORA, MEDYAYA VE DÜŞÜNCEYE IRKÇI YAPTIRIMLAR

Avrupa Birliği ülkelerinin Rus vatandaşlara yönelik ırkçı yaptırımları, asıl sivilleri hedef alanın Avrupa olduğunu gösteriyor. “Sınırsız özgürlükler dünyası” Batı’nın özgürlük kriterlerini yeniden keşfediyoruz. Batı’ya biat ve hizmet ettiğiniz sürece “özgürsünüz.” Ülkenizi savunursanız “barış ve demokrasi” sopasıyla yüzleşirsiniz.

Viyana Filarmoni Orkestrası, Rus Şef Valery Gergiev'i, Putin'i protesto etmediği için işten çıkardı. Uluslararası futbol, voleybol ve bisiklet federasyonları, Rus ve Belaruslu takımları ve sporcuları müsabakalardan menetti.

İtalya'daki MilanoBicocca Üniversitesi, Paula Nori isimli yazarın Dostoyevski üzerine vereceği dersi iptal etti. Zagreb Filarmoni Orkestrası, Çaykovski eserlerini seçkisinden çıkardı. Sırada ne var? Gorki, Puşkin, Tolstoy, Gogol gibi yazarların kitaplarını toplatıp yakarlarsa şaşırmayalım.

Rusya İnsan Hakları Sorumlu Yetkilisi Tatyana Moskalkova ise Avrupa'daki üniversitelerde öğrenim gören Rus öğrencilerin kayıtlarının silindiğini bildiriyor.

Google, Facebook ve YouTube, Rus devlet medyasının reklam yayımlaması ve para kazanmasını askıya aldı. Twitter ise Sputnik bünyesinde çalışan gazetecileri “Rus Devletine Bağlı” diye etiketlemeye ve fişlemeye devam ediyor. Çek Cumhuriyeti Başsavcısı, kamusal alanda ve sosyal medyada Rusya yanlısı yorumların suç sayılacağını duyurdu. Batı’nın “özgürlüğü”, emperyalizmin başladığı yerde bitiyor.

Okuduklarımız haber değil de sanki parça parça yayımlanan bir distopya romanı. Bu uygulamaların bir adım ötesi hapis, iki adım ötesi ölüm. Kaldı ki arkamızda bıraktığımız yüzyıl, ABD başta olmak üzere Batı’nın işgal ve katliamlarıyla dolu.

“KÜRTLER VE AFRİKALILAR GİREMEZ”

Rusların yanı sıra, Ukrayna’daki sivillerin tahliyesi ve mültecilerin kabulünde de Avrupalı olanlar ve olmayanlar ayrımı yapılıyor. Beyaz Avrupa, kara derilileri, kendi çıkardığı yangında ateşe itiyor. Yunanistan sınırından bu zalimliğe aşinayız.

Güney Afrika Dışişleri yetkilisi Clayson Monyela, Afrikalı öğrencilerin UkraynaPolonya sınırında ırkçı muameleye maruz kaldığını Twitter’dan duyurdu. Bu esnada Afrikalı gençlerin, tahliye trenine alınmadığı görüntüler sosyal medyanın gündemine geldi.

BelarusPolonya sınırında ise Polonya Polisi sınırı geçmek isteyen Iraklı Kürtlere bu kış gününde suyla ve biber gazıyla müdahale etti. Kürtleri petrol bekçisi yapmak için sözde göklere çıkaran Batı’nın, Kürtlere verdiği değeri bir kez daha görüyoruz.

 

“NERDE GÖSTERDİĞİ VAHŞETLE ‘BU: BİR AVRUPALI!’”

Israrla medeniyet güneşi olarak gösterilmeye çalışılan Batı gerçeği budur. Batı “medeniyeti”nin çöküşü yeni değil. 1. Dünya Savaşı’nda ülkemize üşüşenler de Avrupalılardı. Dün çöken Batı’yla savaştık, bugün de çürüyen Batı’yla savaşıyoruz. Emperyalist Batı’yı “tek dişi kalmış canavar” diye tanımlayan istiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine şiirinde Avrupa’yı şöyle tanımlıyor:

“Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”
Dedirir yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!”

YAPTIRIMLARA YABANCI DEĞİLİZ, AYNI DÜŞMANLA SAVAŞIYORUZ

Rusya’ya dönük yaptırımlara yabancı değiliz çünkü aynı düşmanla savaşıyoruz. Özellikle 24 Temmuz 2015’ten bu yana Türkiye de benzer yaptırımlarla karşı karşıya. 15 Temmuz da bir ABD yaptırımıydı. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarında Batı bize alkış mı tutmuştu?

Türkiye’nin kredi notları düşürüldü. ABD Türkiye’yi CAATSA yaptırımları ile açıktan düşman ilan etti, savunma sanayimize ambargolar ve yasaklar konuldu, parasını verdiğimiz F35 uçaklara el konuldu, Patriot’lar satılmadı. S400 aldığımız için Atlantikçiler hâlâ usanmadan feryat ediyorlar, geri verelim diye yırtınıyorlar.

UEFA, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri'nde asker selamı veren milli futbolcularımıza kınama ve TFF’ye 50 bin avro para cezası vermişti. Yarın PKK’yı bitirmek için Fırat’ın doğusuna girdiğimizde ya da Mavi Vatan’ımızı silahla savunduğumuzda çok daha büyük yaptırımlarla karşılaşabiliriz.

Bu gerçeği inkâr edenler, milletten gizlemeye kalkanlar, ne bugün ne de yarın Türkiye’yi yönetemezler. Türkiye, bağımsızlığı ve geleceği için hızla doğru adımlar atmalı. Türkiye için oluşan büyük fırsatlar değerlendirilmeli.