Rauf Denktaş'ın danışmanı Sabahattin İsmail, 'Dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AİHM'nin talebini kabul edip Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulmasına neden oldu. Türkiye'yi Rumlara 500 milyon sterlin tazminat ödemeye mecbur bıraktılar' dedi

OLCAY KABAKTEPE / ANKARA

KKTC'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın eski danışmanı, gazeteci ve yazar Sabahattin İsmailKapalı Maraş konusunda Aydınlık’ın sorularını yanıtladı. İsmail, “Dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AİHM'nin talebini kabul edip Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulmasına neden oldular. Bunu yapmakla hem Türkiye'yi Rumlara 50 milyar dolar tazminat ödemeye mecbur bıraktılar hem de Türkiye’yi haksız, savaş suçlusu, işgalci taraf durumuna soktular” dedi.

Doğu Akdeniz'de önemli hamlelerini devreye sokan Türkiye, Kapalı Maraş ile ilgili kritik bir adım atmaya hazırlanıyor. Kapalı Maraş’ın açılmasına yönelik çalışmalar ise Güney Kıbrıs'ı endişelendirmeye devam ediyor. Son olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis, “Maraş konusu, Türkiye’nin Avrupa sürecini sekteye uğratır” şeklinde bir açıklama yaptı. Kapalı Maraş konusunda son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın eski danışmanı, gazeteci ve yazar Sabahattin İsmail, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.

‘YANLIŞ BİR KARAR İLE BÖLGE BOŞ TUTULDU’

  • Maraş bölgesinin özelliği nedir ve 46 yıldır neden kapalı duruyor?

Maraş, KKTC egemenlik sınırları içerisinde olan ama 46 yıldır atıl durumda olan çok değerli bir turizm ve yerleşim bölgesidir. Bölgenin hemen hemen tamamı Abdullah Paşa, Lala Mustafa Paşa ve Bilal Ağa Vakıflarına aittir. İngiliz döneminde bu vakıf mülkleri üzerinde kiracı olan Rumlara, vakıf hukuku çiğnenerek tapu verilmiş ve vakıf mülkü gasp edilmiştir. Maraş, 1974 Barış Harekatı sırasında Şehitler pahasına alınmıştır. Sonraki yıllarda bölgede 2 sandık içinde bölgenin Osmanlı Vakıflarına ait olduğunu kanıtlayan orijinal tapuları bulunmuştur. Vakıflar İdaresi, KKTC mahkemelerine başvurarak bu tapuları sunmuş ve bölgenin kendisine ait olduğuna dair 2 tespit kararı elde etmiştir. Zamanın Türkiye Hükümetinin çok yanlış bir kararı ile bölge boş tutulmuştur. Sonraki hükümetler de bunu sürdürmüştür. Rumlar ise bu durumdan yararlanarak konuyu BM'ye götürmüş ve BM Güvenlik Konseyi’nden bölgenin iskan edilmemesi için bir karar çıkarmıştır. BM Güvenlik Konseyi, bölgenin mevcut statüsünün korunmasının sorumluluğunu ise Türkiye'ye yüklemiştir. Ne yazık ki Türkiye de kanla, canla savaşarak aldığı bu yeri, BM Güvenlik Konseyi kararına uyarak 46 yıldır boş tutmuştur.

‘AÇILMASI DURUMUNDA KKTC’YE BÜYÜK KATKI SAĞLAR’

  • Maraş’ın KKTC egemenliğinde açılması için ne gibi adımlar atılabilir?

Şimdi yapılması gereken Türkiye’nin artık bu karara uymayı reddederek, bölgeyi KKTC devletine devretmesidir. KKTC Devleti de burayı, toprağın asıl sahibi olan Vakıflar İdaresi'ne devretmelidir. Vakıflar İdaresi ise bölgede mülkü olduğunu iddia eden Rumlara ve yabancılara bir çağrı yaparak mülk sahipliği iddialarını kanıtlayacak belgeleri varsa kendisine 6 ay içinde başvurmaları, kanıtlarlarsa Vakıflar İdaresi ile kira sözleşmesi imzalayabilecekleri ve KKTC yönetiminde yaşayabilecekleri yönünde bir duyuru yapmalıdır. Vakıflar İdaresi bölgenin canlandırılıp ekonomiye kazandırılması için bir inkişaf projesi hazırlamıştır. Eskiden burası turizm bölgesiydi. Yeniden yerleşime açılması durumunda KKTC'ye büyük katkı sağlayacaktır ve ekonomik olarak da ülkeye önemli katkısı olacaktır.

‘KAPALI OLDUĞU İÇİN RUMLAR CEPTE KEKLİK OLARAK GÖRÜYORDU’

  • Geçmiş dönemlerde de Maraş konusunda görüşmeler yapılmıştı. Bu görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rumlar, Maraş bölgesi kapalı olduğu için bugüne kadar orayı hep cepte keklik olarak görmüştür. Türkiye ve KKTC geçmişte bu bölgeyi, güven yaratıcı önlemler çerçevesinde Ercan ve Gazimağusa Limanı'nın uluslararası ulaşıma açılması karşılığında Rumlara teklif etmişti. Aynı şekilde Annan Planı'nda ve son Crans Montana görüşmelerinde Akıncı tarafından verilen haritada da Maraş'ın Rumlara verilmesi önerilmiştir. Ancak Rumlar aç gözlülükleri sonucu "daha çok isteriz" diyerek bunu reddettiler ve bölge elimizde kaldı. Dolayısıyla Maraş'ı artık Rumlara verilecek bir taviz bölgesi olmaktan çıkarmak şarttır.

‘DENKTAŞ’IN KARŞI ÇIKMASINA RAĞMEN BİR KOMİSYON OLUŞTURULDU’

  • Yine önceki yıllarda bir Taşınmaz Mal Komisyonu oluşturulmuştu. Bu komisyonun ne gibi etkileri oldu?

Geçmişte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dayatmasıyla, rahmetli liderimiz Rauf Denktaş'ın karşı çıkmasına karşın, Rumlara mülk iadesi için Taşınmaz Mal Komisyonu adlı bir yapı oluşturuldu. Bu komisyonun amacı, 1974 öncesi Kuzeyde mülk sahibi olan Rumların mülkiyet talepleri için bir çare üretmekti. O dönem Rauf Denktaş ve milli örgütler ve vatanseverler bunun kurulmasına karşı büyük bir mücadele verdiler. Bu bağlamda, "mülkiyet sorunu global takas ve tazminat yoluyla çözülmeli, bireysel bazda müracaatlarla komisyonlar ve mahkemelerde değil... Yıllarca Rumların baskısına uğradık, savaşın sorumlusu olan, savaş suçlusu, haksız ve savaşı kaybeden taraf Rumlardır. Haklı, mağdur ve savaşı kazanan taraf ise biziz. Haklı, mağdur ve muzaffer tarafın, suçlu, haksız ve yenilmiş tarafa tazminat ödemesi nerde görülmüştür?" dediler, ancak dinleyen olmadı.

‘KOMİSYON KARARINI BEĞENMEYEN RUMLAR AİHM’DE DAVA AÇIYOR’

Dönemin Türkiye destekli federasyoncu KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, binlerce Rum’un davalarından bunalan ve sorumluluğu Türkiye'ye yıkmaya çalışan AİHM'nin talebini kabul edip Rumların tazminini sağlayacak olan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulmasına neden oldular. Bunu yapmakla hem Türkiye'yi Rumlara 50 milyar sterlin tazminat ödemek yükümlülüğü altına soktular, hem Türkiye’yi haksız, savaş suçlusu, işgalci taraf, Rumları ise haklı ve mağdur taraf durumuna soktular, hem de KKTC'yi AİHM ifadesiyle "işgalci Türkiye'nin bir alt yönetimi" statüsüne düşürdüler. Komisyon kararını beğenmeyen Rumlar AİHM'de Türkiye aleyhine dava açıyor. Bunun sonucunda da Türkiye, sanki işgalci, haksız, savaşı çıkaran suçlu tarafmış gibi, bugüne kadar müracaat eden 500 kadar Rum’a şimdiye kadar 500600 milyon sterlin tazminat ödedi. Bu böyle devam ederse, Türkiye, sanki suçluymuş gibi Rumlara 50 milyar dolardan fazla para ödemek durumunda kalacak.

‘BM’NİN KINAMASINDAN TÜRKİYE NEDEN KORKSUN?’

  • Maraş'ın açılması noktasında sizin ne gibi önerileriniz var?

Bana göre güçlü Türkiye'nin artık BM Güvenlik Konseyi'ne, "Bugüne kadar kararınıza uydum ama bu, kenti yok etti, çökertti... Bundan sonra bu kararı reddediyorum, aradan çıkıyorum, bölgeyi KKTC Devletinin yönetimine devrediyorum. KKTC, egemen bir devlet olarak bölgeyi ekonomisine kazandıracak" demesi lazım. Tabii bu BM ve AB ile Türkiye'yi karşı karşıya getirecek. Kınayacaklar. Bağıracaklar...Bunu göze almalıyız. Ne yapacaklar? Boş, çürümüş Maraş'ı KKTC devletine devretti diye Türkiye’ye savaş mı ilan edecekler, Maraş'a asker mi çıkaracaklar? Birkaç hafta bağırmaktan, protestodan başka bir şey yapamazlar. Doğu Akdeniz'de, Libya'da haklarını savunmak için savaşı göze alan Türkiye, 1974'te Kıbrıs için savaşan, evlatlarını şehit veren Türkiye, BM baskılarına direnip Kıbrıs'tan vazgeçmeyen Türkiye, BM'nin kınama kararından niye korksun? Filistin ve Suriye topraklarını BM kararlarına rağmen ilhak eden İsrail'e ne yaptı ki BM? Kaldı ki burada ilhak yok. Maraş zaten egemen KKTC sınırları içinde. Türkiye sadece aradan çıkmış olacak. Rumlar ve BM adına orayı boş tutmaktan vazgeçecek.

‘GEREKLİ ADIMI ATMAKTA TEREDDÜT EDİLMEMELİ’

Maraş konusu KKTC'nin egemenlik sorunudur. Türkiye hükümeti Maraş'ın yönetimini egemen KKTC'ye, KKTC de yasal sahibi olan Vakıflar İdaresi'ne devretmelidir. Vakıflar İdaresi de diğer Vakıf mülklerinde yaptığı gibi bölgeyi ekonomiye kazandırmalıdır. Varsın Rumlar, BM ve AB bağırsın. Fiili olarak yapabilecekleri hiçbir şey yoktur. En çok AİHM'ye gidebilirler. Türkiye AİHM'nin haksız, hukuksuz, siyasi, kendisini "işgalci" addeden tazminat kararlarını ödemek zorunda değildir. Ödememelidir. Kaldı ki kaç kez teklif edilmesine karşın, bölgeyi Türkiye aleyhine bir kara propaganda konusu olarak kullanmak için, almayı reddeden de Rum tarafı olmuştur. Türkiye onlar istiyor, bağırıyor, tehdit ediyor diye nasıl Kıbrıs’tan ve Doğu Akdeniz'den vazgeçmiyor, Maraş konusunda da gerekli adımı atmakta tereddüt etmemelidir.

‘MARAŞ’IN AÇILMASIN 20 YIL GECİKTİRİR’

  • Bu komisyon vasıtasıyla Maraş’ın açılması konusu tartışıldı. Bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Maraş'ın açılması konusunda ikinci görüş, işte bu komisyon vasıtasıyla, Maraş'ın yerleşime açılmasıdır. Buna göre Maraş asıl mal sahibi olan Vakıflar İdaresine verilmeyecek, ya komisyona müracaat edecek Rumlara tazminatlarıyla birlikte iade edilecek ve Türk yönetiminde yaşayacaklar, ya isterlerse bölgedeki mülklerine karşılık kendilerine Güneydeki Türk mülklerinden verilerek takas yapılacak, ya da kendilerine tazminat ödenerek mülklerini KKTC'ye veya alıcı Türkyabancı müşterilere satacaklar. Bu süreçte Vakıflar İdaresi de elinde tapusu varsa itiraz edebilecek. Böylece, 46 yıl önce şehitler pahasına kanla canla alınan Maraş, 46 yıl sonra bu kez, hem de hazır elimizde iken, Vakıf malını gasp edip 100 yıl kullanan Rumlara milyarlarca dolar tazminat ödenerek yeniden satın alınmış olacak. Kabul eden Rum olursa bölgede Türk idaresinde yaşamaya devam edecek. Bu da Maraş'ın açılması konusunda düşünülen ikinci yoldur. Bu yoldan gidilirse, komisyonun aldığı kararlar, müracaatçı Rumlar tatmin edildiği ve AİHM tarafından onaylandığı için BM ve Rum tarafı tepkilerinde etkili olamaz. Bu yol uzundur, masraflıdır ancak AİHM kararlarına uygun olduğu için siyasi bedeli yoktur. Ancak bence bu yol yanlıştır. Maraş'ın tümüyle açılmasını en az 20 yıl daha geciktirir Türkiye'yi ve Türk alıcıları milyarlarca dolar tazminat ödemeye götürür.


Aydınlık