MİT’in içinde uzun dönem Amerika’ya bağlı bir kanat faaliyet gösterdi. Maaşlarını MİT’ten, talimatları ise CIA’dan alan ajanlar, sadece ülkenin istihbarat akışını yönlendirmekle kalmadılar, iç siyasi olaylara da müdahale ederek Cumhuriyet Hükümetlerini kontrol altında tuttular.
Gladyo, Gladyo dediğimiz mekanizma esasen budur. Bir ayağı TSK’da, bir ayağı “sivil” toplumda, bir ayağı medyada, bir ayağı siyasette, bir ayağı mafyada ve bir ayağı da terör örgütlerindeydi. Türkiye’de başbakanları değiştirebilecek, darbeler tertip edebilecek, iç savaş provaları yapabilecek güce erişmişlerdi.
CIA’DAN EMEKLİ OLUNMAZ
MİT içindeki Amerikan aygıtının en önemli ismi Mehmet Eymür’dü. Sayısız kirli işe bulaştıktan sonra MİT’ten emekli olup ABD’ye yerleşti. Dikkat ederseniz, MİT’ten emekli oldu diyoruz, ABD için yaptığı işlerden emekli olmadığı hepimizin malumudur. Yaşadığı Mc Lean kasabası, ABD’de üst düzey bürokratların, siyasetçilerin ve ajanların yerleşik olduğu bir bölge. Sıradan bir ABD vatandaşına, ’Mc Lean, Virjinya’ dediğinizde gizli kapaklı devlet işlerinin döndüğü bir yerden söz ettiğinizi bilir. Eymür, yirmi yıldır Mc Lean’deki yeni üssünden Türkiye karşıtı istihbarat faaliyetine devam ediyor. Son marifetlerini 15 Temmuz’a uzanan ihanet sürecinde izledik. En iyi bildiği iş olan yalan bilgi yayma ve provokasyon vazifelerini layığı ile yerine getirdi. Türk basınında kendisine çanak tutan sözde gazeteciler sayesinde FETÖ’nün yolunu açtı, işini kolaylaştırdı.
Eymür, bugün de aynı görevi yapmaya devam ediyor. Tabii yine meslektaşlarımız özel ilgisi sayesinde. Mafya elebaşının videolarından sonra Sözcü’den İsmail Saymaz elinde çanak koşa koşa bu CIA artığından “görüş almaya” gitmiş. O ne demiş biliyor musunuz? “Bundan sonra siyasi cinayetler başlayacak” Böylesi kirli bir adama itibar edip konuşturmak, üstelik “siyasi cinayetler başlayacak” gibi alçakça bir söylemi manşete taşımak gazetecilik midir yoksa başka bir şey mi, takdiri sizlere bırakıyorum.
Eymür’ü konuşmamızın sebebi bu değil. Daha doğrusu konumuz Eymür de değil, onun okulundan yetiştiği anlaşılan bir isim: İyi Parti milletvekili Musavat Dervişoğlu.
DERVİŞOĞLU’NUN ‘İTİRAFI’
Evvelki gün, siyasi tarihimizde eşine az rastlanır bir ifşaata şahit olduk. Doğru Perinçek, 1998 yılında kendisine suikast tertip eden kişinin Dervişoğlu olduğunu açıkladı. Açıklama dediysek, öyle salt bir beyan değil, 2006 yılında bizzat İbrahim Şahin tarafından yazılmış bir belgeye dayanıyor. Şahin, Özel Harekat Dairesi’nin eski başkanı. Dervişoğlu için “MİT’in kadrolu elemanıdır” diyor ve Perinçek’e suikastın detaylarını veriyor. Daha sonra tutanakla kayıt altına alınan belge Ergenekon dava dosyasına da giriyor. Suikastın sebebi ise Aydınlık’ın ABD’nin kirli operasyonlarına ve Gladyo’ya dair yaptığı yayınlar.
Tabii, Şahin’in Dervişoğlu için “MİT’i kadrolu elemanı” demesine bakmayın, aslında Eymür türü bir “elemanlıktan” söz ediyor, Musavat Bey’in MIT içinde CIA’ya çalışan kanadın parçası olduğunu söylüyor. Yoksa Türkiye’nin istihbaratçısı bir Türk siyasetçiyi neden öldürmek istesin?
Perinçek bu açıklamayı yapar yapmaz gözler Dervişoğlu’na çevrildi. Öyle ya, hakkınızda son derece ağır bir itham var, ne dersiniz?
Musavat Bey, “hayır bu bir iftiradır” demedi,
“Olmaz öyle şey” de demedi.
Hiç değilse “verin bakayım şu belgeyi neymiş” bile demedi.
Bunların yerine Perinçek’i kast ederek “Fabrikatöre görev vermişler…” dedi.
Bu fabrikatör sözü nereden geliyor biliyor musunuz? Mehmet Eymür’ün yalan bilgilerle süslenmiş ve büyük olasılıkla bir CIA siparişi olarak yazdırılmış kitabından. Eymür, Doğu Perinçek’i anlattığı bölümün başlığını “fabrikatör” yapmış, aklınca Perinçek’i küçük düşürmek için ona isim takmış.
Şu halde, Musavat Dervişoğlu’nun Perinçek’e cevabı adeta bir itiraf gibi duruyor. “Ben böyle bir işe bulaşmadım” demiyor, onun yerine bu işlerin bir numaralı organizatöründen bir “alıntı yapmayı” tercih ediyor!
İYİ PARTİ İŞİN NERESİNDE?
Sayın Perinçek’in iddialarının siyasi boyutu, kriminal boyutundan çok daha önemli. Çünkü Gladyo’nun 90’lı yıllardan bugüne uzanan yasa dışı işleri ile İyi Parti arasında doğrudan bir bağlantıya işaret ediyor ve partinin kurucusu Akşener’in adı da aynı dönemdeki karanlık işlerle beraber anılıyor. Bu yeni bilgi, MHP’nin bölünmesinin ABD/CIA kaynaklı bir operasyon olduğuna dair tezi güçlendiriyor. Zaten Perinçek de “(NATO’cular) MHP’de operasyonlarına uygun zemin bulamayınca partiyi böldüler” diyor.
Malumunuz Türkiye’de kumar oynatmak, kumarhane işletmek suçtur. Bunun için kumarhanelerin kapısında KUMARHANE yazmaz. Bunun yerine yardım derneği, spor kulübü hatta “siyasi parti” kılıfları kullanılır. Aynı şekilde Gladyo’nun hiçbir teşkilatının kapısında da GLADYO yazmaz. Bakalım önümüzdeki günlerde daha neler göreceğiz.
AYDINLIK