Firari FETÖ'cü kalemlerden Ahmet Dönmez, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini yazdı. FETÖ'cü isimlerin itiraflarını da yayınlayan Dönmez, darbe girişiminde ABD'den ve NATO'dan izin alındığını ifade etti.

Dönmez, 'Cemaat içeriden adım adım 15 Temmuz'a nasıl sürüklendi' başlıklı yazı dizisinin 35. bölümünde FETÖ'nün darbe girişimini anlattı. 15 Temmuz haftası FETÖ'nün dünya çapında hacet namazı seferberliği başlattığını vurgulayan Dönmez, "Olağanüstü bir hal olduğu belliydi. Bir çeşit seferberlik haliydi. Bir şeyler oluyordu" dedi. Dönmez'in yazısından öne çıkanlar şu şekilde:

SEFERBERLİK İLAN EDİLMİŞ

"1725 Aralık olalıberi bu gündem hep vardı belki ama bu seferki başkaydı. Bu kez bireysel kılınmayacaktı. Yatsı namazından sonra hâcetler cemaatle kılınacak ve ortak dua yapılacaktı. Bunun dünya genelinde, Hizmetin olduğu bütün ülkelerde eşzamanlı olarak uygulanacak ortak bir gündem olduğu söylenmişti. Bazı yerlerde Fetih sureleri, bazı yerlerde Yasin’ler dağıtılmıştı. Kimi yerlerde yatsı namazı ile sabah namazı arasını dua ile geçirme gündemi de gelmişti. Olağanüstü bir hal olduğu belliydi. Bir çeşit seferberlik haliydi. Bir şeyler oluyordu. Ne olacaktı? Belki de ‘yatakta basıp şafakta asacaklar’dı. Ama yine de yüzler kıbleye döner, eller semaya açılırken Cemaat tabanında kimsenin aklına darbe gibi bir şey gelmiyordu.”

'HERKES BİLİYORDU'

Yazısında FETÖ'yle yıllardır mücadele eden, FETÖ'cü darbe girişimine karşı uyaran Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'e de vurgu yapan Dönmez, şöyle devam etti:

“Rus istihbaratı biliyordu, Türk istihbaratı biliyordu, İngiliz istihbaratı biliyordu, Perinçek biliyordu, Aleksandr Dugin biliyordu, Melih Gökçek biliyordu, Hasan Atilla Uğur biliyordu, Yeni Şafak biliyordu, '13 yaşında milli olan' bile biliyordu…”

TÜRKİYE'YE GİTME, DARBE OLACAK'

Dönmez, yazısında FETÖ'cü isimlerin darbe girişimini önceden bildiğini, birbirlerini 'Türkiye'ye gitme' diyerek uyardığını da yazdı:

"Türkiye’de emniyet teşkilatında görev yapıp da o sırada ABD’de bir üniversitede akademisyen olarak bulunan M.H., kız kardeşinin düğünü için memleketine gitme hazırlıkları yapmaktadır. Kendi anlatımına göre 2016 Haziran ayında, Bora müstear isimli Cemaat abisi kendisini ziyarete gelir. Ona 22 Temmuz’da kız kardeşinin düğünü olduğunu, bu yüzden Türkiye’ye gideceğini söyleyince, 'Sakın gitme. Türkiye’de darbe olacak' karşılığını alır.

'AMCALAR ABD İLE ANLAŞMIŞ'

"Ne diyordu U.Ö.: '15 Temmuz günü saat 20.00 sıralarında darbe girişiminden haberim oldu. İş görüşmesi için çağrıldığım evde bulunan R.G., eliyle omzunu işaret ederek ‘Amcalar ABD ile anlaşmış. Bütün komuta kademesi anlaştı. ABD ve NATO’dan izin var, müdahale olacak’ dedi.'

"Buna başka nerede rastlıyoruz? Mehmet Değerli’nin, Adil Öksüz’ü referans göstererek, 'Bu adamı (Erdoğan’ı) götürecekler. Halis (Hulusi Akar) İngiltere ile anlaşmış' dediğini yazmıştım. Bunun Kampta, 'Hulusi Akar varsa o zaman Amerika da vardır, NATO da vardır, AB de vardır' şeklinde yorumlandığını da.

“Tam o günlerde kimi mahrem abiler, ilgilendikleri askerleri çağırıyor, 'Bugünlerde bir şey olacak. Komutanın ne emir verirse yap' diye tembih ediyordu. Bununla ilgili de elimde onlarca ifade var. Sadece bir örnek verelim. İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir darbe davasından. Anadolu yakasındaki bir jandarma karakolunda görev yapan Astsubay M.Ö., Cemaat abisi Baki müstear isimli R.Ş.’nin 11 Temmuz veya 12 Temmuz’da kendisini aradığını, acilen görüşmeleri gerektiğini söylediğini, Ümraniye’de bir yerde buluştuklarını ve R.Ş.’nin kendisine, 'Bugünlerde seni bir rütbeli arayacak. Aradığında şaşırmamalısın. O komutan ne emrederse yap' dediğini anlattı. M.Ö.’nün ifadesine göre, 15 Temmuz günü saat 16.46’da kendisini Sabiha Gökçen Havalimanı Karakolu Komutanı Yüzbaşı Dursun Şahin aradı ve oraya gelmesini emretti. Saat 21.3022.00 civarı havalimanına gittiğini anlatan M.Ö., burada kendisi gibi başka birliklerden çağrılmış askerlerin de olduğunu ve hiçbirinin bir şeyden haberinin olmadığını ifade etti. Anlatımına göre Yüzbaşı Dursun Şahin, kendilerine silah almalarını ve hücum yeleği giymelerini emretti. Ancak ilerleyen saatlerde darbe olduğu anlaşılınca hiçbiri silah kullanmamış, sabaha kadar bir yerde bekleyip sonra sivil olarak oradan uzaklaşmışlardı.”

O SIRADA GÜLEN'iN KAMPINDA

Dönmez, darbe sırasında Gülen'in ABD'de kaldığı kampta neler yaşandığını da şöyle yazdı:

“Misafir olarak o anlara şahitlik eden birçok kişi, aslında her şeyin doğal akışında ilerlediğini, Gülen’in hiçbir sıra dışı tavır veya olağanüstülük göstermediğini, olaylardan habersiz olduğunu anlatıyor. Fakat bir de görünmeyen kanallar vardı. Örneğin, bir iddiaya göre Türkiye saati ile 20.00 civarlarında bazı mahrem imamlar ısrarla Kampa ulaşmaya çalışıyordu. O gün Kampta nöbetçi olduğu iddia edilen, dönemin 'Emniyet İmamı' Kasım müstear isimli Hamza Sevinç’e ulaşanlar oldu. Kendisine, 'Sızdı, sızdı' şeklinde mesajlar gelmesi üzerine gelişmeleri anbean Gülen’e arzettiği iddiaları var. Hatta atılacak gazete manşetlerini dahi Kamptan dikte etmeye çalıştığı anlatılıyor. Yani orada da herkes, her şeyi biliyordu."

'HULUSİ PAŞA İKNA DEĞİLMİŞ'

"Yine iddialara göre Gülen’e, Ankara’dan 'Efendim, Hulusi Paşa ikna değilmiş' gibi bir şeyler söyleniyor. O da Adil Öksüz’ü kastederek, 'Bana böyle anlatmamıştı' karşılığını veriyor.

'BİR DAHA DENEYECEĞİZ'

"Benim edindiğim bilgilere göre bu sivil mahrem imamlar; yani Eşref, Fuat ve Çağrı, 'Hocaefendi’nin bilgisi dahilinde bir darbe olacak' şeklinde bilgilendirme yapıyor. Hatta bu ekibin, yani Adil Öksüz, İsmail Kokuroğlu ve Eşref müstear K.O.’nun, sabah saat 03.00’lere kadar 'Bu iş daha bitmedi' diye mesajlar attığı bildiriliyor. Asıl bomba iddia şu ki, Eşref, darbe girişiminden 2 gün sonra, yani 17 Temmuz Pazar günü, ekibinden birilerine, 'Başarısız olduk, bir daha deneyeceğiz' diyor.

POLİSLER DE ÇAĞIRILMIŞ

"Kimi polislere, 'Tabancanı al, görev yerine git. Askerlere yardımcı ol' mesajları atılmıştı. Hatta gitmemekte direnen bazı önemli polis müdürlerinin evlerine taksi gönderildiğini de net bir bilgi olarak paylaşabilirim.

KAMPTA ÖLÜM SESSİZLİĞİ

"Bütün bunlar olurken Kamp’ta bir ölüm sessizliği vardı. Herkes dua ediyordu. Başka yerlerde hüngür hüngür ağlayanlar vardı. Adeta yıkılmış olan Fethullah Gülen, çok büyük bir oyuna geldiğini düşünüyordu. Türkiye saati ile 02.00 civarında bir yazılı açıklama yaptı."

* Ara başlıklar Aydınlık tarafından eklenmiştir.