Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Gürses, Ulusal Kanal'da yayınlanan İşin Aslı programında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

''SEN TEHDİT ALTINDASIN ONLARA GÜVENME''

Yıllar öncesinde, "Fetullahçılar Türkiye'nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır" tespitinde bulunan ve 18 Aralık 2002 tarihinde uğradığı suikast sonucu öldürülen Necip Hablemitoğlu ile ilgili önemli açıklamalar yapan Emin Gürses, aralarında geçen son görüşmeyi anlattı.

Necip bir gün beni aradı, Necip'i Ankara'da şu anda piyasada gördüğün bir çok adam sevmez, nefret eder ondan, Ankara'da Kızılay'da Aydın Doğan'ın binasının en üst katında buluştuk.

1 saate yakın konuştuk. Bana dedi ki, ''Bak Emin Hoca seni İsrailliler öldürecek'' dedi. ''Nereden çıkardın'' dedim. Dedi ki, ''Peşinde geziyorlarmış, ben MİT'le, Genelkurmay'la beraber çalışıyorum bana onlar söyledi.''. ''O MİT'te, o Genelkurmay'da sana kim söylediyse, sen tehdit altındasın onlara güvenme'' dedim. Bu memlekette Atatürkçüler öldürülürken seyrettiler.

''Sen bu kadar bilgiyi alıyorsun yazıyorsun, bu bilgiler gizli bilgiler, kimsede yok, sana nereden geliyor bunlar?'' dedim. ''Bana bunları veriyorlar'' dedi.

Nasıl bir dönem Jandarma Genel Komutanlığı Ergenekon'da Ergün Poyraz'a koruma vermişlerdi. Ona da jandarma aktarıyordu bilgileri. FETÖ ile ilgili çok güzel kitaplar yazdı o. Ergün Poyraz o kitapları yazdığı zaman adamın başına gelmeyenler kalmadı ama az bile yazmış.

''NECİP'İN ÖLÜMÜNDEN BUNLARIN DA SORUMLULUĞU VAR''

Necip Hablemitoğlu'nu, dönemin MİT Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanı'na güvenmemesi konusunda uyardığını ifade eden Emin Gürses, ölümünden bu isimlerin de sorumlu olduğunu ifade etti.

Gürses ayrıca, İsraillilerin ve Amerikalıların Türkiye'deki faaliyetlerinin bilgisinin Hablemitoğlu'nda olduğunu ve bu bilgilerin yayınlanmaması için suikastın yapılmış olabileceğini de belirtti.

Necip, ''MİT Müsteşarı benim arkadaşım, Genelkurmay 2. Başkanı da benim arkadaşım. Onlar bana destek veriyorlar, bana bir şey olmaz sen kendini koru'' dedi. ''Bak iki tane yanlış adama güveniyorsun'' dedim. Necip'in ölümünden bunların da sorumluluğu var. Niye korumadınız bu adamı? O adam sizden bilgi alıyor yazıyor.

''Tek taraflı bilgi geliyor sana'' dedim. ''Ben de farkındayım tek taraflı bilgi geliyor'' dedi. ''Eğer Rusya'nın aleyhinde sana bilgi geliyorsa, ABD'den geliyor. Seni ABD, Rusya'ya karşı kullanıyor olur o. Sen Rusya'nın görüşünde yaz.'' dedim. ''Bana İsrail ve Amerikalıların Türkiye'deki faaliyetleriyle ilgili bilgi atmaya başladı. Onları da yayınlayacağım.'' dedi. O bilgiler kayıp. Necip'i o bilgileri yayınlamasın diye öldürmüş olabilirler. Bana kendi söyledi şimdi kimse buna itiraz edemez.

Bana, ''Beni MİT'in müsteşarlığına getirebilirler'' dedi. ''Necip sen Türkçü vatansever bir adamsın, Türkçü vatansever bir adamı MİT'in başına getirmezler. Çünkü 52'de yaptığımız anlaşmalar seni engeller. Oraya ABD'ye yakın adamı getirecekler'' dedim.

Alınmasın şimdi MİT'in başındaki müsteşar. O da ABD'nin karargahlarında yetişmiş. Haber geliyor bana ondan alınmış falan. Ben ''Müsteşar darbe yapacak'' demedim. Müsteşar kim darbe yapacak? Alırsın görevden kimliğini iptal edersin bitti. Müsteşarın arkasında kimse yok ki. Hakan Fidan'ın bugün Tayyip Erdoğan dese ki, kimliğinin şifresini kaldırın işlemden, Hakan Fidan ertesi gün bakkaldan ekmek alamaz. Arkasında güç yok.

Ben Necip'ten bilgiyi aldım, ''Sen kendin dikkat et'' dedim, gittim Rize'ye. Ben gittim ya 13 ya 15 gün sonra Necip'i öldürdüler. Necip'i öldürenlerle Necip konuştu, onları tanıyor, resmi arabayla geliyorlar. Niye bu çocuğu öldürüyorsunuz? Bu adama bilgiyi gönderenlerle, niye onlarla konuşmuyorsunuz?

Necip'in günahı o zamanki MİT Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanı'nın elindedir. Necip'i pohpohladılar sonra yüzüstü bıraktılar. Zaten onu yaparlar. Alaattin Çakıcı bana dedi ki, ''Bunlar adamı kullanıp atıyorlar''. ''Sen hepimizden büyüksün, bu işi daha iyi biliyorsun. Kullanıp atarlar, senin resmi bir görevin var mı? Yok. Resmi bir görevin yoksa dikkat et'' dedim.

''DÖNEMİN YÖK BAŞKANI KEMAL GÜRÜZ BENİ TEHDİT ETTİ''

1995 ve 2003 yılları arasında Yükseköğretim Kurulu Başkanı olan Kemal Gürüz'ün kendisini, ABD ve İsrail aleyhine konuştuğu için tehdit ettiğini de söyleyen Prof. Dr. Emin Gürses, o dönemki cinayetleri işleyenlerin aynı kaynaktan çıktığını belirtti.

Dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz geldi üniversiteye, Sakarya'ya beni tehdit etti. Bana, ''Sen İsrail'in ABD'nin aleyhine konuşuyorsun, bir daha bunu yapmayacaksın'' dedi. ABD kendi adamını satar. Kullanır satar, acımaz. Direnen kazanır. Küba direndi ayakta duruyor, Venezuela direniyor ayakta duruyor. Teslim olana ABD acımaz.

Bu tür cinayetleri sonra ara verdiler. Tayyip Erdoğan da devreye girdi o zaman. Erdoğan o zaman Hablemitoğlu cinayetini bilmiyordu, yeni gelmişti. Öldürüldükten sonra söylüyor, ''Bunları kim öldürüyor?'' diyor. Bize soruyorlar, biz diyoruz işte. Necip'i öldüren akşamları onda kalıyor. Ertesi gün Diyarbakır'a gidiyor. Bunlar aynı kaynaktan çıkıyor. Ama bunlara sorarsan ''Memleket için yapıyorum'' diyor.