Polonya'da çevrimiçi olarak ilki düzenlenen Instrumental Performance yarışmasında birincilik kazanan 14 yaşındaki Elif Eroğlu hayallerini, ailesi de başarısının sırrını Aydınlık’a anlattı.
Elif başarısıyla yol gösteriyor

30 ülkeden 250 genç müzisyenin katıldığı yarışmada, kemanıyla kendi kategorisinde birinci olması ile ailesine, öğretmenlerine ve kendisini destekleyenlere büyük gurur yaşatan Elif, daha fazla çocuğun müziğe başlaması için ilkokul konserleri vermek istediğini söyledi. Anne Deniz Eroğlu ise müziği bir disiplin olarak erken yaştan itibaren benimsettiklerini anlattı.

Elif Eroğlu 17 Temmuz30 Temmuz tarihinde yeni bir başarı elde etmek için yine Amerika yolcusu olacak. Amerika’nın önde gelen orkestra topluluklarından The Philadelphia Orchestra'nın dünyada yetenekli müzisyen gençler için düzenledikleri ve sınırlı sayıda kabulün olduğu Philadelphia International Music Festivali Chamber Music Intensive programı seçmelerini kazanarak, 16 kişi arasına girmeyi başardı. Bu yaz Amerika’ya giderek ülkemizi temsil edecek.

İyi bir performans izlendiğinde, genellikle akıllara ilk olarak, icracı kişinin ne “müthiş bir yetenek” olduğu geliyor. Halbuki izlediğimiz performans sanatının arkasında ne büyük bir disiplin ve emek yattığı çoğu zaman gözardı ediliyor. Bir çocuk erken yaşta bir başarı yakaladığında, medya bunu genellikle “dahi çocuk” şeklinde sunuyor. Çocuk gelişiminde çevresel faktörlerden çok, doğuştan gelen yetenek öne çıkarılıyor. İşte bu “müthiş yetenek” veya “dahi çocuk” şehir efsanelerinin perde arkasını araladık.

14 yaşında başarıyı yakalayarak yıldızı parlayan keman sanatçısı Elif Eroğlu’nun başarısının arkasında gerçekten de ailesi tarafından bilinçli bir yönlendirme ve motivasyon var. Bunun yanında çevreyi araştırarak profesyonel yardım almanın önemli olduğunu söylüyorlar. Örneğin yazın katılacağı oda müziği programı için Amerika’daki orkestra şefi Nisan Ak rehberlik yapıyor. Keman çalışmalarını yürüten hocası Daniya Kaynova’yı, disiplini ve başarıya giden süreci Elif’le ve ailesiyle konuştuk.

Kaç yıldır keman çalıyorsun?

6 yıldır keman çalıyorum. İlk önce hobi olarak başlamıştım. Fakat ilk yarışmamdan sonra daha akademik olarak çalışmaya başladım.

Şu anda bütün derslerin çevrimiçi olarak yapılması sana nasıl geldi?

Her şeyin çevrimiçi olarak yapılması, aslında yorabiliyor. Bazen de yeterli olamıyor çevrimiçi dersler. Bu yüzden ben de dershaneye gidiyorum.

Hangi eserleri veya bestecileri çalışıyorsun şu anda?

Mozart, Vivaldi, Beethoven ve Handel’in eserlerini çalışıyorum.

Çalmayı en çok sevdiğin dönem veya besteci hangisi?

En çok Mozart’ın eserlerini çalmayı seviyorum. Çaykovski ve Beethoven da öyle. En sevdiğim dönemler ise klasik ve romantik dönem.

Senin gibi çalmak isteyen, başarılı olmak isteyen akranlarına başarılı olabilmeleri için neler önerirsin?

Tabi ki bunun için çok çalışmak gerekiyor. Ama çalışmak dışında da şeyler var. Bunlardan biri; çok iyi bir öğretmeninizin olması gerekiyor ve size hep tam destek vermesi gerekiyor. Bu konuda ben şanslıyım aslında. Çok iyi bir öğretmenim var ve bana destek veren bir ailem var. Ben de çok çalışıyorum.

Müzikle ilgili hayallerin neler?

Korona döneminden önce sosyal sorumluluk projeleri yapıyorduk. Korona döneminde tabi bütün konserlerim iptal oldu. Ben olabildiğince ilkokullarda, küçük çocukların önünde çalmak istiyorum. Onlara bir rol model olmak istiyorum. Çünkü ben kemanı küçüklüğümde bir arkadaşı sahnede görerek çalmayı istemiştim. Müziğe bu yüzden başlamak istemiştim. Çocukların birbirinden etkilendiğini düşünüyorum. Bu yüzden ben de olabildiğince çok çocuğa konser vererek müziği tanıtmak ve onlarda bir enstrümana başlama isteği oluşturmak istiyorum. Ne kadar çok çocuk enstrüman çalarsa bence o kadar barışçıl ve güzel bir dünyada yaşarız diye düşünüyorum.

ASIL SİHİR ÖĞRETMENİMİZDE

Elif’in annesi Deniz Eroğlu, Elif’in eğitim süreci ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Siz de müzisyen misiniz? Ailede başka müzisyen var mı?

Ailede müzisyen yok ama iyi bir dinleyiciyiz. Elif’in müziğe başlaması aslında o doğmadan önce planladığımız bir şeydi. Çocuğun mesleği ne olursa olsun, hayatında mutlaka bir spor ve bir enstrüman olsun diye düşünmüştük. Bebekliği boyunca da hep caz ve klasik müzik dinlettik. Kendini ifade etmeye başladığı dönemlerde de kemana başlattık. Ama ilk başta bu kadar zor bir enstrüman olduğunu bilmiyordum açıkçası.

Asıl sihir öğretmeni bulmamızla beraber oldu. Elif Bilkent’i kazandı ve orada bize Elif’in mutlaka Daniya Kaynova ile çalışması gerektiğini söylediler. Daniya öğretmenimiz Elif’in hem “mutlak kulak” olarak tabir edilen bir yeteneğe hem de yaptığı müziği iyi hissettirebilme yeteneğine sahip olduğunu söyledi. Öğretmenimiz bir hayal kurdu, biz de anne baba olarak bu hayale eşlik ettik.

Eğitim sürecinde nasıl destek oldunuz?

HER CUMA SENFONİYE GİTTİK

Daniya Kaynova öğretmenimizin dersleri doğrultusunda, müziğe yeni başlayan bir öğrencinin ailesinin de ne kadar önemli olduğunu öğrendik. 34 yıl boyunca her dersine ben de anne olarak katıldım. Evde tekrarlarını hep video kaydı alarak yaptık. Bu süreçte biz de Elif’le beraber nota okumayı öğrendik. Başka türlü bu ilerlemeler olmuyor çünkü. Çocuklar yapı itibariyle çok çabuk sıkılıp bırakabiliyorlar. Maalesef ailelerde de “çocuğumuzun yeteneği yok” veya “ilgisi yok” şeklinde yanlış bir inanç oluyor. Nasıl ki okullarda matematik dersi zorunlu ise biz de müziğe öyle yaklaştık. Elif de doğal olarak bunu diğer dersler gibi hayatın bir parçası olarak anladı ve içselleştirdi. Gerçekten bunları yazan da çok olmadı. Mesela biz her Cuma ailecek senfoniye gittik ve Elif’in diğer müzisyenleri canlı olarak görüp dinlemesini sağladık. Opera ve Bale’ye de götürdük. Çoğu zaman uyusa bile istikrarlı olarak götürmeye devam ettik.

Çocukların bu disiplini benimsemesi için ailelere ne gibi önerileriniz olur?

Bir sırrımızı paylaşabilirim. Elif’e küçüklüğünden beri onun yaşlarındaki çocuk müzisyenleri izleterek heveslenmesini sağladık. Bu aynı zamanda onun yılmadan devam etmesini de sağladı. Bunun yanında kendi aramızda, ailecek bir araya gelerek minik konserler yaptık. Böylece hep daha iyisini yapma isteği oldu ve müziği çok sevdi. Bir de öğretmen seçimi çok önemli. Çocuğun önüne hedef koyan öğretmenleri seçmelerini tavsiye ederim. Genelde iki tane bilinen parça öğrenince çok büyük bir ilerleme kaydettiği yanılgısına düşüyorlar. Bir diğer yanlış da çocuğu odasına gönderip “çalış” demek. Aile olanak sağlamalı ve profesyonel yardım almalı. Bütün bunları aslında bir kitap haline getirip ailelere bir yol haritası yapmak istiyorum. Bence ailelerin çocuklarına bir gayrimenkulden ziyade, bırakabileceği en büyük miras, bir enstrüman öğrenmelerini sağlamak için gösterecekleri fedakarlıktır.

Çalışmanın yetenekten daha önemli olduğunu söyleyebilir misiniz?

Net olarak şunu söyleyebilirim. Çalışma disiplini, çalışma isteği ve işte gösterilen istikrar her şeyden daha önemli. Tarihte de incelediğimizde büyük müzisyenlerin nasıl çalışmalardan geçtiğini görüyoruz. Aslında bence her çocuk yetenekli. Resim yapmayan, şarkı söylemeyen, dans etmeyen bir çocuk göremezsiniz. İşlenmesi gerekiyor sadece. İşlenmediği zaman yeteneklerini kaybediyorlar.

Ülkemizde müziğe dair neler olmasını isterdiniz?

Gittiğimiz ülkelerde, her ilçede, her semtte çok sayıda eğitim merkezi, organizasyon, yarışma olduğunu gördük. Müzik eğitimine çok önem veriyorlar. Meslek olsun ya da olmasın, mecburi olarak enstrüman eğitimi var. Bizde yarışma olayı çocuklara bir baskı olarak görülüyor. Halbuki bu faaliyetler çoğaldığı zaman çocukların yetenekleri de yeşeriyor. Bizde her belediyenin halk eğitim merkezleri var. Fakat eğitim yeterli değil. Her devlet okulunda bir piyano olmasını isterdim.

Aydınlık