‘Satın alma gücü’ en yüksek siyasetçi
Çünkü Ekrem İmamoğlu tehlikeli ve ilkesiz siyaset yanında paranın gücünü bilen bir siyasetçi. İlkesiz ve paranın gücünü bilen tehlikeli siyasetiyle ne zaman patlayacağı belli olmayan bomba gibi, sadece kendisine değil etrafına da büyük zarar veriyor.
CHP’DE KILIÇDAROĞLU’NUN ALTINI BOŞALTTI
Paranın gücünü iyi bilen, ekonomi diliyle söylemek gerekirse ‘satın alma gücü en yüksek siyasetçi’ İmamoğlu’nun, Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel’den farkını şöyle anlatayım:
Kimi satın alabileceğini
Nasıl satın alabileceğini
Kaça satın alabileceğini biliyor.
Ekrem İmamoğlu, gücünü Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’ndan indirilmesi sürecinde gösterdi. Kılıçdaroğlu’na en yakın isimleri gizli Zoom toplantısında bir araya getirdi. Onların arasından biri olan ve Manisa’da, mahallesinde delege bile seçilemeyen Kılıçdaroğlu’nun 13 seçim başarısızlığının arkasındaki isimlerden Özgür Özel’i verdiği destekle CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtmayı başardı.
Hepsi bir buçuk ay içinde oldu, herkes CHP’deki gerçek patronun İmamoğlu olduğunu anladı. İmamoğlu’nun yanında el pençe durmaktan, başını sallamaktan ve genel başkan rolü oynamaktan başka bir şey yapmayan Özgür Özel’in, İYİ Parti ile işbirliği girişiminden sonuç alamadığını görünce yine devreye girdiği görülüyor.
AKŞENER’İN ALTINI BOŞALTIYOR
Böylece, İYİ Parti Genel İdare Kurulu kararının aksine CHP ile işbirliğini savunan İYİ Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan ve adamlarıyla nasıl bir ilişkisi olduğu da ortaya çıktı. Parti üyeliğinden istifa eden İbrahim Özkan, İBB Meclisi’ndeki İYİ Partili üyelerin oylarıyla yeniden grup başkanı seçildi. Bu durum kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilen İYİ Parti temsilcileriyle Ekrem İmamoğlu’nun onlarla kurduğu ilişkinin gücünü de gösteriyor.
Belki de bu gücü en açık ortaya döken ise yine İYİ Parti’den istifa eden, İmamoğlu ile pazarlığa oturan İbrahim Özkan oldu. Saraçhane’deki İBB binasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Özkan ilginç ayrıntılar verdi...
ÖZEL’İ AKŞENER’E YOLLADI
2024 seçimlerinde işbirliği yapılması için İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşen Özkan, “Bir şeyler yapılmalı” dedikten birkaç gün sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret ettiğini söyledi. Böylece Özgür Özel’i, Akşener’e Özkan’la görüşen İmamoğlu’nun yolladığı ortaya çıktı. İşbirliği teklifi GİK’te reddedilince, Özkan bu kez İmamoğlu ile “arka kapı diplomasisi” adını verdiği pazarlığa oturmuş. İmamoğlu, “GİK kararı varken teklif götürmenin nezaketsizlik” olacağını söylemiş ama yine de “Beklenti ne olabilir?” diye sormuş.
2019’daki yerel seçimlerdeki gibi, “Arnavutköy, Esenler, Bağcılar ve Kâğıthane” gibi ilçelerin değil, kazanılacak üç ilçenin İYİ Parti’ye verilmesini istemiş. İstanbul’un 3 ilçe belediye başkanlığını, CHP’nin elindeki 14 belediyede başkan yardımcılığını ve İBB’de 25 büyükşehir meclis üyesi verilmesini istedi. İmamoğlu da bunu kabul etti ve konuyu CHP Genel Başkan Özgür Özel’e ve yetkili kurullara aktaracağını söylemiş. CHP ile üç belediye başkanlığı konusunda anlaştıklarını fakat Buğra Kavuncu’nun “Beşiktaş’ı dahi verseler bu konu biz bizim için bitmiştir” sözünden sonra süreç bitmiş.
‘İSTANBUL NİMET NİMET’
İlginç olan ise İmamoğlu’nun bu teklifi görüşmesi, CHP’yi yönetmesi. Tabii en ilginci ise “kazanılacak ilçeleri” babasının malı gibi İYİ Parti’ye terk edebilmesi. İYİ Parti ile masaya konulan 3 ilçe, 25 İBB meclis üyeliği, 14 belediye başkan yardımcılığı pazarlığını görünce insanın aklına İmamoğlu’nun şu sözleri geliyor, “İstanbul nimet nimet...”
Bu görüşmelerin arka kapı pazarlığı değil arkadan iş çevirme olduğunu İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural sosyal medyadan yaptığı açıklama ile göstermiş. Vural, hem İYİ Parti adına İbrahim Özkan’a hem de onunla pazarlığa oturan CHP’li İmamoğlu’na şunları söylemiş;
“CHP ile arka kapı pazarlığı yapılmış! Hangi sıfat ve yetkiyle? Parti tüzel kişiliğinin kararı nerede? Kimle yaptın pazarlığı? Bir de bunu çıkıp anlatabiliyor? Diğeri de partisinin kurumsal iradesi olmadan makam dağıtıyor! Kim bu? Partinden yetki aldın mı? Sanki babalarının malı gibi! İşte siyasetin şahsileşmesinin sonuçları... Adamcı zihniyet. Kurumların iradesi yok. Devlet benim zihniyetinden farkı ne? Al gülüm ver gülüm şahıs siyaseti...
İMAMOĞLU İÇİN HER YOL MÜBAH
Etik yok, parti iradesi yok. Siyasetin hukuku, etiği, ilkesi olmaz mı? Yetkililer ön kapıdan girip işbirliği yapabilir miyiz derken, arka kapıda bazı muhteremler pazarlık yapmış! Hangi etiğe, hukuka, ilkeye sığar bu tezgâh altı pazarlık ve ifşası? Sonra da makam, mevki dağıtanlara ‘Truva Atı’ rolü veriliyor! Partinin hükmi şahsiyetine saldırılıyor! Ona oy veren seçmen iradesi çarpıtılmak isteniyor! Bu bir kumpas. Bunun millete, demokrasiye hiçbir faydası olamaz.”
Siyaseti halka hizmetten çok şahsi kariyer hedefine ulaşmanın aracı olarak gören, bu nedenle 5 yıllık İBB Başkanlığı’nı da cumhurbaşkanı adaylığı hayali ile geçiren, bundan sonra da tek amacı çok istediği o koltuğa oturmak olan İmamoğlu tipi siyasetçi için siyasette her yol mübahtır.