Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, açıklamasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde büyük atılımlar gerçekleştiren Türkiye'nin, ülke tarihinin en büyük doğal gaz rezervini keşfettiğini vurguladı. Gülle, "Fatih gemisinin Karadeniz'de yaptığı sondaj çalışmaları neticesinde ilk kuyuda 320 milyar metreküp doğal gaz rezervine ulaşıldı. Yeni keşiflerle birlikte inşallah ihracatını gerçekleştirmek bize nasip olur. Bundan önce de olduğu gibi, ihracatın saha neferleri olarak ülkemiz adına üzerimize düşen ne varsa bir vazife olarak kabul edip icra etmeye devam edeceğiz. Türkiye'mizin gücüne güç katacak bu yeni dönem ülkemize ve milletimize hayırlı olsun." açıklamasında bulundu.
Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Başkanı Erkan Güral da gelişmeyi, Türkiye için dönüm noktası olarak değerlendirdi.
Devletin bu girişimiyle her alanda güçlü ve lider ülke olma mücadelesinde dev bir adım attığını, iş dünyasına büyük bir güç ve motivasyon aşıladığını kaydeden Güral, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanımızın liderliği ve yüksek vizyonuyla elde edilen bu göz kamaştırıcı zafer milli tarihimize altın harflerle yazılacaktır. Konfederasyon olarak Türk milletini gururlandıran bu tarihi başarının ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, ekonomik kalkınmamıza katkı sunmak adına, çalışmalarımızı her zamankinden çok daha güçlü ve inançlı şekilde sürdüreceğimizi ifade etmek istiyoruz. "
"SANAYİCİNİN ÜRETİM MALİYETİ AZALACAK, İHRACAT ARTACAK"
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Türkiye'nin bu keşifle yepyeni bir döneme adım attığını belirterek, söz konusu gelişmenin, cari açıkta büyük etkisi olan enerji maliyetlerinin bertaraf edilmesi bakımından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Pelister, kimya sektörünün ham madde bakımından yüzde 70 dışa bağımlı olduğunu anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sektörümüzün üretimde ihtiyacı olan ham madde ve enerji kaynaklarından olan doğal gazın ülkemizden karşılanacak olması, sektörümüzün hem ithalatını düşürecek hem de üretime ciddi bir katkı sağlayarak sektörümüzü ileriye taşıyacaktır. Bugün sanayicilerimizin ve ihracatçılarımızın en büyük maliyetlerinden birini oluşturan enerji maliyetleri azaldığında, sanayicilerimiz daha çok üretmeye ve yatırıma odaklanacak, dolayısıyla ihracatımızın da artmasına vesile olacaktır."
Pelister, ülkenin geleceğine inançlarının tam olduğunu kaydederek, kimya sektörünün yeni dönemde üzerine düşen sorumluluğun bilinciyle çalışacağını, ekonomiye ve kalkınmaya katkısını sürdüreceğini anlattı.
"TÜRKİYE'Yİ BAĞIMSIZLIK YOLUNDA ÖNEMLİ BİR KONUMA TAŞIYACAK"
Asrın İşadamları Derneği (ASRİAD) Genel Başkanı Adnan Danışman da açıklamasında, imkan genişliğinin ufuk genişliğini de beraberinde getirdiğini kaydetti.
Milletin kavuştuğu her yeni imkanın kendisine zenginlik getireceğini anlatan Danışman, "Aynı zamanda dünyada hakkaniyetin, adaletin ve sömürüye kaşı gücün tahkim edilmesi sonucunu da getirecektir. Mazlumlara kucak açan, bulundukları coğrafyalarda onların yardımına koşan, olmazsa kendi yurdunu onlara açan, böylece mağduriyetlerine hatta sömürülerine mani olmaya çalışan bir Türkiye, daha güçlü olduğu bir durumda daha etkin ve daha sağlıklı bir hakkaniyet mücadelesi verecektir." açıklamasında bulundu.
Türkiye'yi bağımsızlık yolunda çok önemli konuma taşıyacak bir keşfin gerçekleştiğine dikkati çeken Danışman, bu istikamette Türkiye'nin sahip olacağı yeni imkanların kendilerini yeniden dünyaya insanlık adına örnek olarak güçlü mesajlar verecek hale getireceğini vurguladı.
"CARİ AÇIĞI BULUNMAYAN BİR ÜLKE OLARAK, ÖZ GÜVENİMİZ ÇOK DAHA YÜKSEK OLACAK"
ASRİAD Başkanı Danışman, enerji açığının ülkeyi çok yorduğunu, 5060 milyar dolarlık cari açık zamanlarında en yüksek payın 40 milyar dolarla enerjiye ait olduğunu anımsattı.
Bu açığı vermedikleri bir ekonomik düzlemin, öz güvenle daha dinamik yatırım kararları alma açısından kendilerini ciddi anlamda destekleyeceğini aktaran Danışman, şu açıklamalarda bulundu:
"Ülkelerin bir şekilde dışarıya olan bağımlılıkları onların gerçek anlamda siyasal bağımsızlıklarını dahi etkileyen özelliklere sebep olabilmektedir. Modern zamanlarda, iletişimin, bilişim ve etkileşimin son derece geçişken olduğu ve endüstriyel karakterin adeta ortak platforma dönüştüğü bir düzlemde dahi, milli hesaplar her zaman yapılamaya devam edilmekte ve ülkeler kendi özel imkanlarını geliştirme ve onları diğerleri üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmayı tercih etmeye devam etmektedir."