Feminizm, kadını kurtarma iddiasındadır. Ancak son zamanlarda Batı ülkelerindeki pratiğine bakıyoruz, kadını feminizmden kurtarma sorunu var. Türkiye’de de 1980’li yıllardan beri bu sorun yaşanıyor.
MOR ZEHİRLENME
Batının emperyalist merkezlerindeki ideolojik iklimden etkilenen kadın hareketinde Mor Zehirlenme var. Devrimci kadın hareketi bu zehirlenmenin üstesinden gelerek ilerleyebilecek.
Özellikle 1980’li yıllardan beri Beyoğlu ve Kordon merkezli kadın hareketininTürkiye kadınıyla buluşamadığını görüyoruz. Feminizmin ideolojik etkisi ciddî bir sorun olarak gözüküyor. Bu konuda Türkiye’de etkili bir mücadele yapılmadı. Yapamadık ya da yapamadık demek daha doğru. Kadın hareketinin ideolojik çizgisi, teorisi ve siyasetleri bu mücadeleyle inşa edilecek. Teori’nin halen bayilerde bulunan Kasım 2019 tarihli 358. sayısında bu konuyu ele alan uzun bir denemem yayımlandı. Türkiye kadın hareketinin değerlendirmesine ve tartışmasına sunuyorum.
BATININ YA DA TÜRKİYE’NİN KADIN GÜNDEMİ
Kuşkusuz Türkiye kadının sorunları ile Alman, Fransız veya Amerika kadınının sorunlarının buluştuğu yerler var, bunu inkar etmiyoruz. Fakat Türkiye’nin kadın hareketi hangi zeminde gelişecek, büyüyecek ve güçlenecek, soru budur.
Kadın hareketine Batıdan dayatılan birinci gündem, kadına tecavüzler. Avrupa ülkelerinin filmlerini izliyoruz, nerdeyse her filmde kadına tecavüz var. Bu sorun aynı zamanda bizim kadınımızın sorunu, inkar etmiyoruz. Ama Türk kadınının öncelikli sorunu bu mu? Türkiye kadını, şu köşeyi döndüğüm zaman bana tecavüz edilecek korkuları içinde mi yaşıyor? Türk kadınının öncelikli gündemi kocam beni ne zaman öldürecek korkusu mu?
ÜÇ FERYAT
Diyarbakır anaların mücadelesi başladığı zaman, 28 Temmuz 2019 günlük Rota yazısı “Üç feryat” başlığını taşıyordu. O rota yazısında bir sıralama yaptık.
Birinci sırada Hacire ananın feryadı, yani çocuğunu PKK terör örgütünden kurtarmak isteyen ananın feryadı vardı.
İkinci sırada ise kızını oğlunu uyuşturucuya kaptırmış acılar içinde yanan ananın feryadı vardı. Aydınlık’ın o manşeti hâlâ gözlerimizin önünde: Bir ana asfaltın üzerine bağdaş kurmuş iki elini açmış göğe doğru çaresizlikler içerisinde “bana çocuğumu verin” diye haykırmaktaydı.
Üçüncü sırada ise bir kadın cinayeti yer alıyordu, Emine Bulut cinayeti.
Diyarbakır anlarının mücadelesi önümüze Türkiye gerçeğini koydu. Birden bire Türkiye kadınının öncelikli sorunlarıyla karşı karşıya geldik. Kimi kadınlarımızın evlatları dağa götürülüyor. Öte yandan kimi analarımızın evlatları bu vatan savaşında canını veriyor. İki ananın, iki kadının buluştuğu yer oldu Diyarbakır HDP örgütünün merdivenleri. Ama Feminizm bu sorunlarla ilgilenmiyor, dahası Diyarbakır analarıyla kavga eden HDP ile işbirliği halinde.
TÜRKİYE KADINI
Bir çıkalım şuradan yürüyelim. Adıyaman Suvarlı’ya gidelim, Malatya Balaban’a, Balıkesir Edremit’e, Söke’nin Avşar köyüne gidelim, fabrikalara işyerlerine gidelim. Her rastladığımız kadına soralım, sizin birinci sorununuz nedir diye.Size Mor Çatı’nın kadına dayattığı gündemden farklı şeyler söyleyeceklerdir. Size Türkiye’nin emekçi kadınının, aydın kadınının sorunlarını anlatacaklardır.Fabrikadaki kadın işçi, erkek işçi arkadaşıyla birlikte mücadele ediyor. Yoksa onu potansiyel tecavüzcü olarak görmüyor.
Türkiye kadınının gerçek sorununu fabrikada tezgâh başındaki kadından, gecekonduda çamaşır yıkayan kadından, laboratuvarda çalışan kadından, çapa yapan zeytin çırpan kadından, üniversitelerin öğretim kadrolarındaki bilim kadınlarından vb öğreneceğiz. O zaman Türkiye kadınının sorunuyla buluşacağız ve Türkiye kadınını devrimci mücadelelere seferber edecek eylem çizgisini belirleyeceğiz. Bu süreç, bize Batıdan gelen ideolojik etkilere karşımücadele sorununu getiriyor.
AMERİKANCI DARBELERİN GETİRDİĞİ FEMİNİZM
Batının dayattığı kadın gündemi ve Feminizm denen akım, Türkiye’ye iki darbe döneminde geldi. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri. Bu darbelerden önce kadın sorunlarına hepimizin sorunu olarak bakıyorduk. Atatürk Devrimi, bizlere kadın ile erkeği, kadın ile bütün halkı birleştiren bir bakış açısı kazandırmıştı.
Devrimcilik bastırıldı içeri atıldı ve arkasından Feminizm Türkiye gündemine girdi. Feminizm, kadınımızı kısır kadınerkek çelişmesi içine itmeye kalktı. Feminizm, Türkiye’ye karamsarlıklardan başka bir şey getirmedi.
Bu konuyu tartışmaya ne dersiniz?
Öncelikle Teori dergisindeki denemeyi okumanızı öneriyorum.
Aydınlık