Diyarbakır’ın ekonomik olarak en sorunlu mahallelerinden biri, Bağlar ilçesine bağlı Muradiye Mahallesi… Mahalle halk arasında ‘en jilet mahalle’ olarak biliniyor. İşsizlik, suç oranı, uyuşturucu kullanımı, tacizler, erken yaşta evlendirilen kız çocukları… Başarılı çalışmaları sayesinde dördüncü ödülünü alan Dilek Demir, işte bu mahallenin muhtarı. Demir, Diyarbakır’ın da tek kadın muhtarı, muhtarlıkta ikinci dönemi.
Dört çocuk annesi Dilek Demir, mahallenin de ‘Dilek anne’si. Mahalleli, gece gündüz kapısını çalıyor. Dilek Demir ise her soruna kendince bir çözüm bulmaya çalışıyor. O da istemeyerek ‘küçük gelin’ olmuş, bu yarayı başka çocuklar yaşamasın diye 80 çocuğu kurtarmış, haklı olarak övünerek anlatıyor.
MEYA Ajans yaklaşık 40 dalda başarılı kişilere ‘Altın Toprak’ ödülü verdi. En iyi muhtar ödülüne Muradiye Mahallesi Muhtarı Dilek Demir layık görüldü. Demir, daha önce de KamuDer, Özel Harekât Derneği ve Şehitler Derneği’nin, ‘Türkiye’nin en iyi muhtarı‘ ödüllerini aldığını anımsatarak, “Yaptığımız güzel hizmetler ve sıra dışı bir muhtar olmamız nedeniyle ödüle layık görüldük” diyor.
‘ERKEK ADAYLARA BİN 500 FARK ATTIM’
Demir, muhtar olma hikâyesini ve ilk yıllarını şöyle anlattı: “Zaten mahallelinin çoğu beni tanıyordu, bana karşı muhtarlıktan önce de ‘muhtar’ lakabını kullanıyorlardı. Mahallelinin talebiyle muhtarlığa aday oldum, ‘zaten muhtar diye tanınıyorsun, bunu gerçek yapalım’ dediler. Ailemle görüştüm, yanımda olduklarını söylediler. Seçimlere girdik, rakibim 6 erkek adaydı, hepsine bin 500 fark attım. Ben bile şaşırdım. Mahallemde propagandamı yaparken, çalmadığım kapı, girmediğim esnaf, kıraathane kalmadı. ‘Burası Güneydoğu, kadın muhtar olur mu?’ diyenler oldu. ‘Git çocuk bak, hamurunu yoğur’ diyenler oldu. Kadını eve hapseden, çağ dışı tepkiler aldım. Bir kadın kahveye giremez, yanlış anlaşılır ama girdiğimi gören insanlar demek ki bu kadın farklı bir kadın diye değerlendirdi. Kazandıktan sonra iki yıl kadar zorlandık. Kapıdan giren ‘muhtar ağabey’ diye giriyordu, oturanın bir kadın olduğunu görünce şaşırıyorlar, ‘Abla, muhtar ağabey yok mu?’ diye soruyorlardı. Sonra da ‘Keşke Diyarbakır’ın bütün muhtarları kadın olsa‘ diyerek gidiyorlardı. Sonuçta her şeye rağmen burası Güneydoğu, erkek egemenliği var.”
‘EN JİLET MAHALLE’DE MUHTAR OLMAK
Bağlar ilçesi Muradiye Mahallesi Muhtarı Dilek Demir, mahallesini şu sözlerle anlattı: “Diyarbakır’ın en jilet mahallesi, suç oranı yüksek, böyle bir mahallede kadın için muhtarlık yapmak başlarda zordu. Gece saat 02.0003.00’lerde arayabiliyorlar, sıkıntılarını anlatabiliyorlar. Kapıma gelebiliyorlar, çünkü aynı mahallede ikâmet ediyorum. Bir insan annesinden, ablasından nasıl çekinmeden rahat edebiliyorsa, beni de onların yerine koymuşlar. Suçlusu olsun suçsuzu olsun hepsi beni benimsedi artık. Bir anne özverisiyle bu işi yaparsan sana zor gelmez. Muhtarlık yapmak için hizmetkâr olmayı kabul etmek lazım. Evimde çocuklarımın sıkıntılarına nasıl koşuyorsam, mahalledeki çocukların sıkıntılarına da aynı şekilde koşan, mahalledeki 7’den 70’e herkese şefkatle yaklaşan Dilek Anneyim. Herkese kucak açarak, özveriyle, işini yapan ve bunun sonucunda aldığı hayır dualarıyla mutlu olan biriyim.”
14 YAŞINDA ZORLA EVLENDİRİLDİM
Dilek Demir, kendi yaşadığı acıları başkaları yaşamasın diye yaptığı çalışmalardan da söz etti: “Ben 14 yaşında evlendirildim. Babam beni döverek okuldan aldı, okul önlüğümü çıkardılar, gelinlik giydirdiler. Ben zorla evlendirildim, küçük gelin oldum. Ortaokul 2. sınıf öğrencisiydim, evlendikten sonra okullarımı okudum. Ancak bu durum insanın içinde bir yara olarak kalıyor. O benim içimde sürekli kanar. O yüzden muhtarlığımın ilk yılında kapıya ‘Dilek Şikâyet Kutusu’ taktım. İlk başlarda isimsiz notlar bırakmayı tercih ediyorlardı. Kutunun içerisine 80 tane yara atıldı. Erken evlendirilen kız çocukları, ‘abla yarın düğünüm var, düğünü bastır’ diyenler, ‘13 yaşında evlendiriyorlar’ diyenler, çocukları istismar edilenler gibi 80 tane kızımızın yarasına merhem olduk. Bu şikâyetleri gerekli mercilere taşıdık, o merciler tamamen çözdü. Dilek Şikâyet Kutumuz orada duruyor ama artık şikâyetlerini karşıma oturup rahatlıkla anlatıyorlar. Artık kutuya da gerek kalmadı.”
Dilek Demir konuşmasını şu çağrıyla bitirdi: “Siyasetin her basamağında bir insan bir koltuğu işgal etmiş, seçilmiş olarak ya da atanmış olarak… Beş yıl hizmet etmeyi hak etmişler ama gerçek manada o koltukların hakkını veren insanlar gelip otursunlar.”
Aydınlık