Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, Türkiye'de yargı süreci devam eden Osman Kavala ile ilgili açıklama yapan 10 ülkenin büyükelçisinin Bakanlığa çağrılmasına ilişkin değerledirmede bulundu.
Türkiye devletine bir ültimatom verilmesi kesinlikle kabul edilemez.
Hiçbir makam, organ, merci veya kişi tarafından yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemeler ve hakimlere emir ve talimat verilemez.
Bilgiç, bunun hukukun en önemli kurallarından biri olduğunu ve yargıya ilişkin konularda tavsiye ve telkinde bulunulamayacağını vurguladı.
Türkiye'de halen devam etmekte olan bir yargı süreci var. Yargıya müdahale edilmemesi gerektiğini bu ülkelerin kendileri çok da iyi biliyor. Bu gibi konular Avrupa Konseyi’nde Strazburg’da tartışılıyor. Ama bu şekilde Türkiye devletine bir ültimatom verilmesi kesinlikle kabul edilemez. Bunu siyasileştirmeye çalışıyorlar.
Türkiye'nin, bunun kabul edilemez olduğunu büyükelçilere de ilettiğini anlatan Bilgiç şöyle devam etti:
Bu, hiçbir diplomatik teamüle de zaten uymuyor. Büyükelçiliklerin görevleri ve yükümlülükleri bulundukları ülkelerin içişlerine karışmamak. Bunlar uluslararası sözleşmelerle kayıt altına alınmış durumda. Biz bunları dün çağırdığımız bu ülkelerin temsilcilerine ilettik. Açıklamayı hadsiz bulduğumuzu, kabul etmediğimizi söyledik. Bu ülkelerin şunu anlaması lazım. İşleyen bir yargı sürecine müdahale edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Biz de bunu dün çağırdığımız büyükelçilere bildirdik.
Bilgiç, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini de değerlendirdi.
Türkiye Cumhuriyeti olarak biz her ülkeyle iyi ilişkiler tesis etmek istiyoruz. ABD tabii bizim müttefikimiz. NATO’da beraberiz. Müşterek çıkar ve benzer hedeflere sahibiz, özellikle Suriye, Ukrayna, Libya, Afganistan ve Afrika gibi konularda zaten benzer çıkarlarımız var, müşterek hedeflerimiz var.
Bilgiç, Kovid19 sonrası dünya ekonomisine ilişkin benzer görüşler olduğunu, ABD'li yetkililerle temas ettiklerini belirtti.
ABD ile ilişkilerimizin mükemmel olduğunu söylemek zor. Özellikle PKK, YPG, FETÖ'ye destek, tek taraflı yaptırımlar gibi konularda bir dizi tutum nedeniyle ABD ile ilişkilerimizde bazı sorunlar var. Bizim temel beklentimiz ilişkilerimizi etkin yönetelim, bir yandan sorunlarımızı çözelim. ABD'den özellikle kendilerine sıklıkla dile getirdiğimiz konularda benzer pozitif bir karışık bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bunları açıkça ortaya koyuyor. ABD’li yetkililerle önümüzdeki dönemde temasımız sürecek.
''YA VAAT EDİLEN UÇAKLARI ALACAĞIZ YA DA PARAMIZI İADE EDECEKLER''
Bilgiç, ABD'den F35 için yapılan ödeme karşılığında F16 tedariği konusuna ilişkin de açıklamalarda bulundu.
F16 filomuzun iyileştirilmesine yönelik çalışmalar, modernizasyon faaliyetleri ihtiyaca binaen yılladır yapılmakta, yapılıyor.
F35 programından ayrılmamız sadece bizim değil NATO’nun caydırıcılığına darbe vuran bir adım.
Bilgiç, Türkiye'nin F35 programının kurucu ortaklarından biri olduğunu söyledi.
Biz program boyunca yükümlülüklerimizi yerine getirdik. Bu çerçevede de F35 projesi çerçevesinde de ABD'ye yaklaşık 1,4 milyarlık bir ödeme yaptık. Bizim için aslında seçenekler basit: Ya programa geri döneceğiz ya bize vadedilen uçakları alacağız ya da paramızı iade edecekler. Bu çerçevede F35 için ödediğimiz meblağın F16 filomuzu modernleştirilmesi için kullanılması bir seçenek olarak gündemde. Bu konuyu tabii ABD’lilerle tartışıyoruz. Bunun sonucuna göre de tabii ki hareket edeceğiz.
Türkiye gerekli adımları kararlı şekilde atacaktır.
''TAHRİKLERE HEM MASADA HEM DE SAHADA YANIT VERİYORUZ''
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Yunanistan'ın yeni bir NAVTEX ile KKTC'nin yetki alanlarında araştırma faaliyeti yapmaya hazırlandığı yönündeki haberlere yönelikte konuştu.
Hem Yunanistan hem GKRY Doğu Akdeniz'de gerginliği artıracak adımlar atıyor. Akdeniz'de kıta sahanlığımız araştırma gemileri gönderme çabaları devam ediyor. Biz bu tahriklere hem sahada hem masada yanıtlarını veriyoruz. Haklarımızın ihlaline de asla müsaade etmiyoruz.
Bilgiç, Rum kesiminin kasım ayında yeni bir sondaja başlayacağını duyurduğunu hatırlatarak şöyle devam etti:
Bu gerçekleşirse tabii biz de Kıbrıs Türklerinin de haklarını korumak için buna mukabele edeceğiz. Bunu açıkça buradan ifade ediyorum. Türkiye olarak bu tür meydan okumalara gerekli cevapları vermeye devam edeceğiz. Öte yandan Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon rezervlerinin daha hakça paylaşımı için Sayın Cumhurbaşkanımızın önerdiği Doğu Akdeniz Konferansı yapılabildiği takdirde bölge ülkeleri arasındaki iş birliği zemini bulunabilir, kaynaklar da hakça paylaşılabilir. Egemen bir devlet olarak Türkiye yeri geldiğinde alabilir. Bu haklarımız her zaman mevcut. Türkiye yeri geldiğinde kullanabilir.
''CAMİLERE YÖNELİK ŞÜPHECİ TUTUMLAR İSLAMAFOBİ'Yİ ARTTIRIYOR''
Hollanda’da belediyelerin şirketleri kullanarak camileri izlediğine yönelik haberlere yönelik ise şunları kaydetti:
Belediyelerin özel şirketler aracılığıyla camilerde gizlice yürüttüğü soruşturma faaliyetlerinden endişe duyuyoruz. Buna zaten Hollanda’daki STK’lar buna bir yanıt verdiler, rahatsızlıklarını bir açıklamayla dile getirdiler. Sonuç olarak camilere yönelik şüpheci tutumlar İslam düşmanlığını körüklüyor, İslamofobi'yi artırıyor. Ayrıca Müslüman ve Türk toplumu nezdinde Hollanda makamlarına yönelik güveni de zedeliyor. Bu gibi adımlardan kaçınılması gerektiğini ve daha dikkatli davranılması gerektiğini düşünüyorum.
Bilgiç, Çavuşoğlu’nun Kabil’i ziyareti konusunda Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi’nin Türkiye ziyaretinde iki taraf arasında görüş alışverişinde bulunulduğunu da belirtti.
AB Komisyonunun Türkiye Raporuna ilişkin ise şunları paylaştı:
AB Genişleme Strateji Belgesi ülkeler raporunda zaten çok çifte standartla yazılmış bir rapor. Rapor için tepkimizi dün geniş şekilde ortaya koyduk. AB Başkanlığı da zaten raporun tüm maddelerine ilişkin Türkiye’nin görüşlerini kayda geçirdi. Bizim açımızdan AB’nin ne söylediği çok önemli değil. Çünkü rapor baştan aşağı çifte standartla yazılmış ve pek çok iddia var. Biz bunların hiçbirisini kabul etmiyoruz.
Ülkemizin Mısırla ilişkilerini geliştirmesi ve normalleştirmesi her iki ülkenin halkının yararına
Bilgiç, Mısır'a ilişkin son durumu ve Türkiye’nin Etiyopya’ya SİHA sattığı ve Mısır’ın bundan rahatsızlık duyduğu iddialarına ilişkin ise şunları kaydetti:
Biz Mısır'la hem ikili hem bölgesel meselelerde karşılıklı yarar ve saygı temelinde ilişkileri yürütmek istiyoruz. Ülkemizin Mısır'la ilişkilerini geliştirmesini ve normalleştirmesini her iki ülkenin halkının yararına hem de bölge açısından önem taşıdığını düşünüyoruz. İkili bölgesel bu toplantılarda ele alındı. Pek çok alanda Mısır'la iş birliği imkanı olduğunu biliyoruz. İlişkilerin geliştirilmesine ilişkin Mısır tarafıyla görüşmelere devam edeceğiz.
Mısır'ın bizim Etiyopya’ya SİHA satmamız nedeniyle rahatsız olduğuna ilişkin yorumlar uluslararası basında çıkabilir. Bize konuya ilişkin gelmiş resmi bir şey yok. Zaten Türkiye ve Etiyopya egemen bir devlet. Etiyopya da istediği yerden bu droneleri satın alabilir.
''TEMEL HEDEFİMİZ NATO İLE RUSYA ARASINDAKİ DİYALOG KANALLARININ AÇIK TUTULMASI''
Bilgiç, Rusya’nın NATO ile ilişkilerinin durdurmasına ilişkin Türkiye’nin tutumunun nasıl olacağına ilişkin yöneltilen soruya şu şekilde yanıt verdi:
Temel hedefimiz NATO ile Rusya arasındaki diyalog kanallarının açık tutulmasıdır. Bu bizim temel önceliğimiz. Biz hem Rusya’ya verdiğimiz mesajlarda hem NATORusya Komitesi dahil olmak üzere mevcut diyalog araçlarının kullanılması gerektiğini hem NATO’daki müttefiklerimize hem de Ruslara iletiyoruz.