Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni kapsamında Ankara'da açıklamalarda bulundu. Ekonomiye ilişkin önemli mesajlar veren Erdoğan, Türkiye'yi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içerisine sokacaklarını söyledi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar
Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, ilk Cumhurbaşkanımıza Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete irtihalinin 82'inci yıldönümünde yad ediyoruz. Kurucu kadronun her birini de şükranla anıyoruz. 1000 yıldır bu toprakları vatanımız olarak muhafaza etmek için kan ve ter dökmüş kahramanlarımıza rahmet diliyorum.
"DEMOKRASİ VE KALKINMA MÜCADELESİNİ..."
Bu tür yıldönümlerini nereden nereye geldiğimizi ve nereye gittiğimizin muhasebesi olarak görüyorum. Bu tür büyük muhasebelerin gelecekteki hedeflerin hazırlıkları olduğuna inanıyorum. 2053 ve 2071'i bunun için önemsiyoruz. Ülkemizin demokrasi ve kalkınma mücadelesini Gazi Mustafa Kemal'in arzu ettiği şekilde yürütüyoruz. İlim ve akıl yolunda giderek, hatırasını yaşatmak yerine onu dogmalaştırmak suretiyle içini boşaltanları milletimize havale ediyoruz.
"BU MÜCADELE KOLAY OLMADI"
Kendilerini devletin sahibi, milletin efendisi, batının kölesi olarak gören vesayetçi anlayışla çarpışa çarpışa ülkemizi hedefleriyle buluşturduk. Ülkenin imkanlarını küçük bir azınlığın hevesleri yerine milletin istek ve ihtiyaçları için seferber ettik. Bu mücadele kolay olmadı. Yıllarca bu ülkeyi siyasi ve ekonomik bir avuç elit eliyle babalarının malı gibi kullanmış alışmış olanlar vardı. Türkiye'nin son 18 yılında yaşananlara bir de bu gözle bakmak gerek. Vesayetin sinsi oyunlarını, terör eylemlerini, darbe girişimlerinin gerisinde hep bu kavga vardı.
"MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ SÖZLERİ YERİNE GETİRMEK İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK"
Türkiye 1 asır önce başlattığı istiklal harbini daha güçlü şekilde yürüttüğü için böyle alçakça kuşatmaya maruz kaldı. O dar sınırların içinde kalsaydık, milletin değil vesayetin dediğini yapsaydık bu sıkıntıları yaşamazdık ama milletimizin yüzüne de bakamazdık. Demokrasi ve kalkınma yolunda verdiğimiz mücadelenin en büyük destekçisi milletimiz ta kendisidir. Ezan susmayacak, bayrak inmeyecek, vatan parçalanmayacak derken hep samimiydik.
Milletimize verdiğimiz her sözü inanarak ifade ettik. Bu sözleri yerine getirmek için gece gündüz çalıştık. Bugün Türkiye sadece sınırları içinde değil, sınırları dışında da güç ve umut kaynağıysa bunu verdiğimiz mücadeleye borçluyuz. Ülkemizin nüfusu 13 milyonda 83 milyona çıktı. İlk orta, lise ve yükseköğrenimdeki okul sayımız 5 binden 88 bine, öğretmen sayımız 12 bin 400'den 1 milyon 143 bine ulaştı. Doktor sayımız 1000'den 174 bine, hastane yatağı 10 binden 251 bine yükseldi. Ülkemizdeki toplam yabancı sermaye yatırımı 50 milyon dolar civarındaydı, bu 223 milyar dolara ulaşmıştır. Yerli kaynak kurulu gücümüz 58 bin 294 mw'a yükselmiş durumdadır. Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, spordan sosyal yardımlara kadar 81 vilayetimizin tamamını muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracak altyapıyı kurduk. Kahraman ordumuzu yeniden zafer üstüne zafer kazanan kurum haline dönüştürdük. Bölgesel ve küresel her meselede sözü dinlenen bir ülke konumuma yükseldik.
EKONOMİYE İLİŞKİN MESAJLAR
Tıpkı İstiklal Harbi'nin hemen ardından yaptığımız gibi son 18 yılda üzerinde en çok durduğumuz konu ekonomiydi. Siyasi ve ekonomik hiçbir göstergesi ülkemizle mukayese edilemeyecek pek çok devletin önümüze geçirilmesi bu oyunun parçasıdır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarını objektif kriterlere göre verildiğini söyleyen kimse çıkamaz. Doğu Akdeniz'de somut örneğini gördüğümüz üzere Türkiye'ye karşı haksız, hukuksuz girişimlerde bulunanların desteklenmesinin gerekçesini söyleyebilecek kimse çıkamaz. Darbecilerin ve zalim rejimlerin yanında yer alanları takip ediyoruz. Böyle bir iklimde ekonomide yaşadıklarımızın kendi mecrasında yaşandığını kim iddia edebilir. Ekonomimizi kötüleyenlerin gayesinin bağcıyı dövmek olduğunu anlamak için derin teknik analizlere gerek yoktur.
Osmanlı'nın yıkılmasında 1838 Baltalimanı Anlaşmasının ardından kapitülasyonların ve borç sarmalının büyük etkisi vardır. Gazi Mustafa Kemal'in en büyük hizmetlerinden biri kapitülasyonları kaldırmak olmuştur. Şimdi biz bunu bir adım daha ileri taşıma gayreti içindeyiz. Türkiye'nin IMF'ye borcu 23,5 milyar dolardı. 2013 mayısında bu borcu sıfırladık. O gün kapitülasyon, bugün IMF. Şimdi ise zaten IMF ile herhangi bir ilişki kalmadı.
Türkiye'yi faiz, kur, enflasyon prangasıyla modern kapitülasyonlara mahkum etmek isteyenlere karşı mücadele ediyoruz. Üretim, yatırım, büyüme, istihdam odaklı bir kalkınma anlayışı ile önümüze çıkarılan siyasi engelleri aşarak yolumuza devam ediyoruz. Hiçbir vatandaşımızın işinin, aşının zayi olmasına müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Bizim politikalarımızın temelinde istihdam yer almıştır. Ülkenin zenginliğini istihdamı güçlendirerek ve refahı yaygınlaştıramayan bir devletin varlığını uzun süre sürdürmesi mümkün değildir.
"ATATÜRK'E EN BÜYÜK ARMAĞAN OLACAĞINA İNANIYORUM"
Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisine sokma hedefimizi 83 milyonun tamamına teşmil ederek planlıyoruz. İnşallah bugüne kadar pekçok alanda ülkemizi hedefine ulaştırdığımız gibi, ekonomide de Türkiye'yi dünyanın ilk 10'una girmesini de başaracağız, sağlayacağız. Bunun Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e en büyük armağan olacağına inanıyorum.