ABD’nin çöküşü kolay olmuyor.

İngiltere’nin çöküşüne benziyor.

Uzun ve sancılı bir süreç sadece Amerika’yı değil, tüm dünyayı bekliyor.

İçe dönmeci Trump ile yaşadığımız (Çin hariç) saadet devri 4 yıl gibi kısa bir dönem sürdü.

Şimdi küreselci Biden ve ekibi yeniden dünyanın başına bela olmaya başladı.

Ancak onların işi çok zor.

1990’lardaki gibi boş kaleye gol atmak yok artık.

O zaman koca Rusya’nın başında Yeltsin gibi bir şaklaban vardı.

1989 Tienanmen olayları sonrası Çin henüz toparlanmaya çalışıyordu.

Asya, Ortadoğu, Latin Amerika, Afrika ve Doğu Avrupa, aynı Stalin’in tavukları gibi kendilerini ezen ABD’den medet umar haldeydi.

Bugün öyle bir dünya artık yok.

Batı kapitalizmi çok ciddi bir kriz içinde.

Dünyada üretim ve kalkınmanın motoru tamamen Asya’ya kaymış durumda.

Amerika ve Avrupa, derin ve köklü bir krizin içinde.

Büyümüyor, küçülüyorlar.

Genişlemiyor, dağılıyorlar.

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasıyla sonuçlanan Brexit hareketi, hem ABD, hem AB’nin bitiş düdüğü gibiydi adeta.

Aynı İngiltere şimdi, Kapsamlı ve Aşamalı Pasifik Ortaklığı (CPTPP) Serbest Ticaret Anlaşması (CPTPP) üyeliğine resmi olarak başvuruyor ve müzakereler bu yıl başlıyor.

Arayış içindeki AB de boş durmuyor.

Brüksel ve Pekin arasında 6 yıldan bu yana devam eden ticaret müzakereleri, 2020’nin son günlerinde imzaladıkları Kapsamlı Yatırım Anlaşması (CAI) ile sonuçlandı.

Böylelikle Çin, Avrupalı şirketlere finansal hizmetlerden imalat sanayisine, mühendislikten sağlık ve danışmanlık hizmetlerine kadar birçok alanda imtiyaz tanıdı.  

Aslında tüm bu olan biteni, jeopolitik uzmanı ve ekonomist Doç. Dr. Volkan Özdemir, 2019’da yazdığı “Yenilenen Dünya, Eskimeyen Türkiye” isimli kitabında anlatıyor.

ABD ve AB’nin özetle çöktüğünü, Çin ve Rusya öncülüğünde Asya’nın yükselişini anlatırken bir de kehanette bulunuyor.

Hem de tutmuş olan bir kehanet bu.

Pandemi olayını bilmiş gibi aynen şunları yazıyor 124, 125 ve 126. sayfalarında kitabının:

“Yenilenen dünyanın nereye gideceği (quo vadis) sorusu güncelliğini koruyor. Dünyada yenilenme tartışmaları sürerken,eski dünyayı resmen sona erdirecek somut bir gelişme bekleniyor. Yeni düzenin doğması için eski formatta çok büyük kırılma, kriz, savaş, veya bunların bileşimini içeren hadiselerin olması gerekiyor. 11 Eylül benzeri terör saldırıları kırılmayı işaret ederken, sanallaşan ekonomi ve özelinde finans sisteminin de dünyayı 2008 benzeri ama etkileri bundan da büyük yeni bir krize götürmesi büyük bir olasılık olarak duruyor.(...) 2018’de borsa çöküşleriyle erken uyarı veren sistemin dünyada 2019 sonrası kusursuz fırtına olarak adlandırılan bir ekonomik krize dönüşme ihtimali artıyor. Küresel bir ekonomik krizin daha fazla tahribat yaratacak olmasının temel nedeni ise kriz sonrasında alınacak önlemlerin bu sefer radikal içerikte olması.(...) Fiziki parasal ödemelerin yanında artan dijitalleşmeye paralel olarak çeşitli dijital paraların yaratılması da önemli ve yukarıda anlatılanlarla paralel bir gelişme.”

Çin dijital para uygulamasına geçen ilk ülke oldu bile.

Dediğim gibi Biden ve ekibinin işi bir hayli zor.

Artık o eski dünya yok.

Son RAND Raporu da bunu doğruluyor.

Biden’ın yemin töreninden bir gün sonra yayımlanan “Kısıtlamayı Uygulamak” başlıklı rapor, özetle tarzanın zor durumda bulunduğunu ve artık tüm dünyaya tek başına kas gücüyle nizam vermesinin imkansız olduğunu anlatıyor.

Raporda satır aralarına gizlenen ana tema ise, Biden’ın yeni stratejisini ortaya koyuyor: Fitne, Fesat ve Fiştek.

Yani 3 F stratejisi bu.

Özü şu; tüm ülkelerin bir veya birden çok zayıf yanı var. Bu zafiyetleri parmaklamak ve onlardan bir kaldıraç etkisi yaratmak.

ABD’nin yabancı olduğu bir şey değil.

Ama artık tüm gücünü vermesi gereken bir alan.

Çünkü artık çok kutuplu bir dünyada var olma savaşı yapan eski emperyalist formdan düştü.

İçeride bir sürü sorunu var.

Pek yakında o sorunlar ciddi manada bir çatışmaya sürüklenecek.

Biden’ın fitne, fesat ve fiştek stratejisi, tüm dünyayı kapsasa da, temel olarak 3 hedefi içeriyor.

Çin, Rusya ve Ortadoğu.

İhtiyar başkanın daha yemin ettiği gün Irak’ın başkentinde bombalar patladı.

Suriye’ye yönelik terör stratejisi için düğmeye basıldı.

PKK, IŞİD ve onlar gibi diğer fiştek unsurları yeniden devreye alındı.

Biden’ın ilk hedefi, Irak, Lübnan, Libya ve Suriye’yi bölmek, İran’ı baskılamak, Türkiye’yi zayıflatmak, Rusya’yı bölgeden çıkarmak.

İkinci hedef ise Rusya’yı AB, Ukrayna, Karadeniz ve Orta Asya’dan kuşatmak, Navalniy gibi Yeltsin taklidi kuklalarıyla içeriden de rahatsız etmek.

Navalniy ile bir yere varamayacaklarını biliyorlar ama iktidarda 20. yılını dolduran Putin’in genel yolsuzluklar gibi zayıf yanlarını kullanıp halk nezdinde yıpratabileceklerini öngörüyorlar.

ÇİN’DE HEDEF Şİ CİNPİNG İLE KUŞAKYOL GİRİŞİMİ

Üçüncü ve asıl hedef Çin için ise fesat ve fitne politikası devrede.

ABD’nin en güçlü düşünce kuruluşlarından biri olan Atlantik Konseyi, "Daha Uzun Telgraf: Yeni bir Amerikan Çin stratejisine doğru" başlıklı son derece kışkırtıcı bir Çin karşıtı strateji önerisi yayımladı.

Başlık, ünlü Amerikalı stratejist George Kennan’ın ABD’nin eski Sovyetler Birliği’ne karşı çevreleme stratejisine zemin hazırlayan "Uzun Telgraf" isimli makalesine gönderme yapıyor.

Makale yazarı eski bir Amerikalı senatör imiş.

Atlantik Konseyi yıllardan beri ilk kez bir istisna yapıp, yazarın ismini açıklamadan makalesini basmayı kabul etti.

Makale şimdiden Amerikan politika çevrelerinde büyük ilgi gördü.

Yazar, Çin konusunda yapılması gerekenlerin temel olarak Çin Komünist Partisi içinde Şi Cinping’e karşı kliklerin fişteklenmesi ve parti içinde Şi’ye karşı dantel gibi bir fitne – fesat operasyonu düzenlenmesi olduğunu söylüyor.

Çin’in yeniden Batı ile uyumlu hale getirilmesi için Mao ve Marks’tan ilham alan Çin liderinin tasfiyesinin şart olduğunu yazan anonim Kissinger!, Çin’in dünyadaki Batı eksenli düzeni değiştirecek Kuşak ve Yol Girişimi’nden de vazgeçirilmesi gereğine dikkati çekiyor.

Savaş değil ama Çin’i çevreleme stratejisi uygulanmasını öneriyor.

Hindistan’dan sonra diğer bölge ülkelerinin de devreye alınmasını öneriyor.

Bu arada bazı uzmanlar, (Çin’in Kuşak ve Yol girişiminde önemli bir ülke olan) Myanmar’daki son askeri darbeyi de bu çerçevede değerlendirse de, oradaki olay tamamen farklı gözüküyor.

Çin’i çevreleme projesinde ABD’nin işine gelecek olan federalizm yanlısı siyasetçi Aung San Suu Kyi’nin ve partisine bağlı devlet başkanı ve bakanların seçimde hile yapıldığı gerekçesiyle devrilmesi ABD’yi daha çok rahatsız etti.

ABD darbeyi kınarken, Çin olanları ‘kabinede değişiklik’ olarak yorumladı.

Atlantik Konseyi yazısına devam edelim.

Anonim yazar, ABD'nin Rusya'yı Çin'den ayırmak ve ortak sınırlarında bir güvenlik krizi yaratmak için çalışmasını öneriyor.

Eski senatör ayrıca, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin (DPRK) komşularına karşı başlatabileceği herhangi bir saldırıdan Çin'i sorumlu tutmayı gündeme getiriyor.

Bir savaş durumunda ise Hindistan’ın desteklenerek Çin ile çarpıştırılmasını tavsiye ediyor.

Başka bir deyişle, Atlantik Konseyi vekalet savaşı çağını yeniden canlandırmak istiyor.

"The Longer Telegram"ın gizemli yazarı, Pekin'in kısa süre önce gerçekleştirdiği Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklığa (RCEP) karşı, AsyaPasifik ve AB ile ABD arasında mega ticaret anlaşmalarını öneriyor.

Ayrıca Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi'ne (BRI) karşı koymanın bir başka yolu olarak finansal savaşları teklif ediyor. Yazarın buna ek olarak, Çin'e karşı propaganda savaşı faaliyetlerini ikiye katlama yönünde güçlü bir çağrısı da var.

Yani Çin’i Uygur, Tibet ve Hong Kong üzerinden rahatsız etmek ve iç meselelerini fazlasıyla kaşımak.

Sanki bütün bunlar hali hazırda yapılmıyormuş gibi.

Gizemli yazarın önerileri arasında sıcak çatışma da yok değil.

Ancak bu savaş olasılığı da Şi Cinping’i yıpratma hedefi taşıyor.

Çin ile ABD arasında Tayvan, Güney Çin Denizi veya Diaoyu Adaları konusunda bir sıcak çatışmayı da göz ardı etmeyen yazar ve Atlantik Konseyi, bu senaryolardan herhangi birinde Çin'in kesin bir zafer kazanamayacağını ve bunun da Başkan Şi’nin meşruiyetini azaltacağını iddia ediyor.

Biden ekibi, Atlantik Konseyi ve RAND Raporu, tüm görece mütevazılıklarına rağmen hala ABD’yi dünyayı yönetecek bir devlet olarak görmeye çalışıyorlar.

George Kennan mezarından kalksa bu anonim telgrafçı senatör eskisini bulup döverdi eminim.

ABD’nin tüm sinsiliklerine ve 3 F stratejisine rağmen başaramayacağı bir şey var ki, o da Çin’in sabır stratejisi.

Eski Çin’in ünlü strateji üstadı Sun Tzu’nun düşmanı sabırla yenme stratejisi, Batılı emperyalistlerin anlayamayacağı ve de başaramayacağı bir şey.

Bu, Atlantik Konseyi’nin strateji belgesini baştan kusurlu hale getiriyor.

Şi Cinping şu anda Çin’de en başarılı görülen ve ülkesini dünya liderliğine taşıma konusunda açık çek verilen bir yönetici.

Atlantik Konseyi, onun sokaktaki Çinli veya ÇKP eliti arasında popüler olmadığını varsayıyor.

ABD artık uluslararası toplum tarafından demokrasi şampiyonu olarak görülmüyor.

İnsanlar artık ABD’yi çökmekte olan emperyalist eskisi bir devlet olarak algılıyor.

ABD’nin tüm saldırgan stratejileri şu aşamada yenilgiye mahkumdur.

Yazıyı Amerikalı gizemli senötar yerine Çinli bir siyaset bilimci ile bitirelim.

Çinli siyaset bilimci Yan Şuetong, ABD'nin çöküş süresinin İngiltere'nin çöküşü gibi olacağını belirterek "Zamanla tüm imparatorluklar çöküyor" dedi.

Çin'in başkenti Pekin'deki Tsinghua Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Dekanı Yan Şuetong, Der Spiegel dergisine konuştu.

Yan, ABD'nin çöküş sürecinin İngiltere imparatorluğunun dağılma senaryosuna benzediğini dile getirerek, "Birleşik Krallık uzun süre boyunca dünyanın en büyük gücüydü, çöküşü uzun sürdü, onlarca yıl sürdü" ifadelerini kullandı.

ABD'deki bu sürece şaşırmadığını kaydeden Çinli uzman, "Zamanla tüm imparatorluklar çöküyor, bu anlamda önümüzdeki binyıllarda da hiçbir şey değişmeyecek. Büyük güçler 3 aşamadan geçiyor: yükseliş, durgunluk ve çöküş" dedi.

KAYNAKLAR:

https://www.atlanticcouncil.org/contentseries/atlanticcouncilstrategypaperseries/thelongertelegram/