6 Ocak’taki Kongre darbe girişimini kim yaptı?

Şimdi bu soruya odaklanıyoruz.

ABD’yi iç savaşın eşiğine getiren olayın perde arkasında Trump mı vardı?

Yoksa Biden ve onun sahibi küresel oligarşi mi?

Son verilerin ışığında ikinci seçenek ağırlık kazanıyor.

Evet, Trump hileli seçim sonuçlarını kabul etmedi ve taraftarlarını Kongre Binasının önüne yığdı.

Evet, onları gaza getiren bir de konuşma yaptı ve yenilgiyi kabullenmeyip, mücadeleyi bırakmayacağını söyledi.

Fakat yüz binlerce destekçisinden oluşan kalabalıktan küçük bir grubun Amerikan demokrasisinin kalbine girişini o mu organize etti?

Buna verilecek kesin bir ‘evet’ yanıtı yok.

Kongre ve senato binalarının işgali gerçekten bir darbe girişimi midir?

Yani bu merkezleri ele geçirmek, ABD yönetimini ele geçirmeyi sağlar mı?

Hayır.

İlla ki silahlı güçler gelir seni oradan çıkarır. Ki çıkardılar.

Fatura darbe girişimcisi sıfatıyla Trump’a çıktı.

Peki bu olaydan asıl kim kazançlı çıktı?

Tabii ki Amerikan müesses nizamını oluşturan küresel oligarşi ve onun temsilcisi Biden.

Sosyal medyada sansür anında başladı.

Washington DC’ye 21 bin Amerikan askeri yığıldı.

Trump’ın 2024’te aday olmasını engellemek için düğmeye basıldı.

Biden’ın cebindeki yeni sıkıyönetim yasası için zemin hazırlandı.

Daha da önemlisi dünyayı sarsan virüs operasyonu ve dijital baskıcı gözetim kapitalizmi olan “Great Reset” programının önündeki engeller kalkmış oldu.

8 milyar nüfuslu dünyada bir yıl boyunca sadece 2 milyon kişiyi öldüren “ağır zatürre gribi” sayesinde küresel çapta karantina ve sıkıyönetimler ilan edilmişti.

Yeni nesil yazılım ve dijital bazlı mRNA aşıları da kontrol kriterleri içinde kabul ettirildi.

Bunun devamı ise 2008’den beri yapısal bir kriz içindeki küresel kapitalizmin sözde “güleryüzlü”, özde ise tam bir “gözetim” (Orwellian) kapitalizmine dönüştürecek yeni sistemin getirilmesiydi.

Batılı plütokrasi, Bill Gates ve DAVOS elitleri, 1945’te kurulan Washington Konsensusu’nun devam edebilmesi için küresel çaplı bir darbe yaptı.

Biden işte şimdi bunun uygulanması için ‘mezardan çıkarılıp’ ABD Başkanı yapıldı.

ABD’DE BIDEN DARBESİ

Yazılım ürünü COVID19 virüsü, Fort Detrick’teki biyosavaş laboratuarlarından çıkarıp Wuhan’a gönderen Pentagon, şimdi de Great Reset (Yeniden Başlatma) darbesi için devrede.

ABD Genelkurmay Başkanlığı, 6 Ocak'ta Washington'daki isyanı şiddetle kınayan ve ABD ordusunun "sivil liderliğin yasal emirlerine uyacağını" ve "ABD Anayasasını tüm dış ve iç düşmanlara karşı savunacağını" ilan eden bir mutabakat yayımladı.

İç düşmanlar, Trump ve destekçileri olarak kodlandı.

(Burada bir parantez açıp, son 30 yılda ABD dışında savaş çıkarmayan tek liderin de “Çılgın” Trump olduğunu belirtelim. En “barışçı ve demokrat” olarak görülen Clinton, Obama da bu değerlendirmeye dahil. Clinton Yugoslavya’yı parçaladı, Obama ise Suriye ve Yemen’i.)

Pentagon’un, Biden’ı Başkomutan olarak yücelten bu açıklaması, Amerikan siyasi tarihinde bir ilki oluşturuyor.

Yani ordunun böylesine bir “muhtıra” ile iç siyasete dahil olması ABD’de alışılmadık bir durum.

Devamında 21 bin askeri Kongre ve Washington DC’nin tüm sokaklarına yığmak da bunun fiziki tamamlayıcısı.

Darbenin kim tarafından, ne için yapıldığını gösteriyor.

Muhtıra, Washington'da ordunun iktidarı üstlenmesiyle sonuçlanabilecek bir gelişmenin ilk aşamasına işaret ediyor.

Bu gelişmeyi anlamak için, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt'in, “Politikada hiçbir şey tesadüfen olmaz. Olursa, bu şekilde planlandığına bahse girebilirsiniz." sözlerine başvurulabilir.

ABD işsizliği şu anda 1929’daki Büyük Buhran'dan bu yana en yüksek seviyede. Devletin yanı sıra şirketler ve hane halkı da tüm zamanların en ağır borç yükünden muzdarip, altyapı çöküyor, orta sınıf giderek daha sert pandemik önlemlerle mahvolmaya sürükleniyor, yoksulluk ve açlık artıyor, aynı zamanda ultra zenginlerin servetindeki artış nefes kesici.

Bu tarihsel olarak eşi görülmemiş sosyal eşitsizlik patlaması, korkunç sosyal gerilimler yarattı.

6 Ocak olayları, büyük olasılıkla, önümüzdeki hafta ve aylarda beklenebilecek şeylerin sadece bir fragmanı.

DİJİTAL FİNANSAL KOMPLEKS

Bu son askeri önlemler, barut fıçısı haline gelen ABD’yi patlatmak için konmuş fünyelerden başka bir şey değil.

Roosevelt haklıysa ve bu gelişme tesadüfi değilse, o zaman amaç, açıkça bir iç savaşı veya en azından büyük bir iç karışıklığı ateşlemektir.

Gerçek güç merkezi, Kalifornia’daki Silikon Vadisi merkezi Cupertino ve finansın kalbi New York’taki Wall Street'tir.

ABD’deki iç karışıklığın neden serbest bırakılacağını anlamak için, işte bu gerçek güç merkezlerine; Microsoft, Apple, Amazon, Google ve Facebook'un liderlik ettiği dijitalfinans kompleksine ve ayrıca trilyonlarca dolarlık varlık yönetimi kurumları Vanguard, State Street, Fidelity ve BlackRock'a bakmak gerekir.

Bu dijitalfinansal kompleks, son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nin tüm tarihindeki herhangi bir iktidardan daha fazla gücü gasp etti.

Ancak bu gücün bile kendi sınırları var ve şu anda böyle bir sınıra ulaşıldı: Dolar etrafında inşa edilen küresel para sistemi çöküyor.

Amerika’nın çöken saç ayaklarından en önemlisi, küresel hegemonyasının anahtarı olan dolar para birimi.

ABD’nin küresel liderlik savaşındaki rakipleri, Çin, AB, Rusya ve diğer büyük ülkeler, artık somut karşılığı olmadığı açıkça belli olan dolara isyan bayrağını çekti.

Doların 1973’te kaldırılan altın karşılığı yerine, “karşılığı” olan Amerikan donanması da rakiplerine göre hızlı bir gerileme sürecinde.

Bugün artık Çin ve Rusya, sadece denizlerde değil, uzayda bile ABD’nin karşısına sıkı rakipler olarak dikilebiliyor. (Rus Glonass ve Çin Weibo askeri uydu gözetim sistemleriyle)

İşte hem ekonomik krizin başladığı, hem de Gürcistan’da kayaya toslandığı yıl olan 2008, bu bakımdan ABD hegemonyasının çöküşünün başladığı yıl olarak tarihe kayıtlandı.

2020 de bu çöküşün kesinleştiği ve bunu önlemek için dijitalfinansal (Big Pharmayaniilaç da dahil edilebilir) kompleksin küresel darbe yaptığı yıl olarak tarihe geçti.

Merkez bankaları tarafından 12 yıllık bir süre içinde birkaç kez yeniden canlandırıldıktan sonra, mevcut dolar sistemi giderek artan çürüme işaretleri gösteriyor ve çok daha fazla yaşatılamaz.

2018 sonu, 2019 başında borsaların çöküşü, Eylül 2019'da ABD repo piyasasında yaşanan sorunlar ve Şubat/Mart 2020'de küresel finans sisteminin çöküşü, merkez bankalarının gelecek için seçeneklerini açıkça gösterdi.

Kurtarma planları büyük ölçüde tükendi.

Bu nedenle, görünüşe göre radikal bir çözüm seçildi: Washington'dan gelen haberlere göre, Biden göreve geldikten hemen sonra, birkaç ay süren tam bir karantina/kapatma ilan edecek ve atadığı Hazine Bakanı, eski FED başkanı Janet Yellen ile birlikte iki trilyon dolar tutarında bugüne kadarki en büyük parasal enjeksiyonu uygulayacak. Kapanmanın ardından, geleneksel haliyle bankacılık sistemi sona erdirilecek ve para yaratımı yalnızca merkez bankası FED’in eline bırakılacaktır. ABD vatandaşlarının gelecekte doğrudan FED'de yalnızca bir hesabı olacak.

SOSYAL PATLAMA NEDEN GEREKLİ?

Para sisteminin bu şekilde yeniden yapılandırılması için toplumsal huzursuzluk neden gereklidir?

Çünkü yeni para sistemi, tüm nüfusun dijitalfinansal kompleksin çıkarlarına tamamen boyun eğdirilmesinden başka bir şey değil.

İkincisi, sistem yalnızca her vatandaşın her işlemi hakkında bilgilendirilmekle kalmayacak, aynı zamanda ödemeleri alıkoyabilecek, onlara vade koyabilecek ve hatta coğrafi olarak sınırlayabilecek.

Keyfi olarak negatif faiz oranları uygulayabilecek, seçilen meslek grupları lehine, başkalarını dezavantajlı duruma getirebilecek, ödemeleri davranış kurallarına bağlı kılacak ve bireylerin paralarına erişimini tamamen kesebilecek.

Merkez Bankası Dijital Para Birimi'nin (Central Bank Digital CoinCBDC) bilinen para sistemiyle hiç bir ortak yanı yok.

Bir anayasa ne kadar demokratik olursa olsun, CBDC'nin getirilmesi demokrasinin sonunu işaret eder.

Vatandaşları, kamusal olmayan bir merkez bankasının sınırsız keyfiliğine ve onunla işbirliği yapan teknoloji şirketlerinin tam kontrolüne maruz bırakır.

Normal şartlar altında, önemli bir direniş olmaksızın hiçbir nüfus böyle bir parasal sistemin uygulanmasını kabul etmez.

İşte bu nedenle, dijitalfinans kompleks, “Great Reset” için, binyıldaki en kötü durgunluğu kasıtlı olarak tetiklemeyi, kitlesel işsizlik yaratmayı, yardım ödemeleri vaat edip yerine getirmemeyi ve bunlara ek olarak, farklı demografik grupları birbirine kırdırıp sosyal kargaşayı başlatmayı seçti.

Merkez Bankası FED, Teknoloji Şirketleri ve Finans Kurumları üçlüsü, ordunun siyasete müdahale etmesine ve daha sonra merkez bankasının bu yeni parayı (CBDC) acil durum kararnameleri aracılığıyla 'evrensel temel gelir' olarak dağıtmasına izin vererek, darbeyi insani müdahale olarak gösterecek.

'Pandemiye karşı savaşın' geçtiğimiz dokuz ayı, bu stratejinin ne kadar iyi işlediğini kanıtladı: Yaklaşık iki milyar insanın yaşam standardını düşüren, 130 milyonu açlığa sürükleyen ve milyonlarca geçim kaynağını sonsuza kadar yok eden önlemler hala devam ediyor.

Faşist ve fakat sistem dışı Trump’ı “ölüm”, sözde Demokrat fakat küresel darbenin piyonu Biden’ı “sıtma” gibi gösteren bu sistem şimdilik kazanarak yoluna devam ediyor.

Olayın vahametini göstermek açısından bir çarpıcı örnek verelim:

Trump destekçisi kalabalığın, Kongre binasının kontrolünü ele geçirdiği gün, Dow Jones endeksi (Industrial Average) 31.022,65 ile gün içi zirve yaptı. Kapanışta 437,8 puan kazandı.

Kongre binası içindeki ölüm ve kargaşa, Amerikan demokrasisinin çöktüğü gün, dijital finansal komplekse para kazandırdı.

VATANSEVERLİK YASASI 2.0

Tüm bu projeleri gerçekleştirmek için de mutemet Joe Biden’ın çantasında yeni bir “vatanseverlik yasası” (patriot act 2.0) mevcut demiştik.

1984 yazarı George Orwell’e atıfla buna kısaca Big Brother (Büyük abin seni gözetliyor) yasası da deniyor.

Bu da başta sözünü ettiğimiz Pentagon’un hem Amerika içinde, hem de dünya genelinde devreye girmesini sağlıyor.

Araştırmacıyazar Pepe Escobar, “11 Eylül başlangıçtı. 1/6 Kutsal Kase'dir” başlıklı yazısında bunu anlatıyor:

“11 Eylül (2001 terör kumpası), ‘Teröre Karşı Küresel Savaş’ı başlattı, bu daha sonra Obama Ekibi tarafından ‘Denizaşırı Beklenmedik Durum Operasyonları’ statüsüne yumuşatıldı, ancak 7 ülkenin açık veya gizli bombalanmasına yetecek kadar genişledi.

11 Eylül, ana teması 1994 yılında yine Joe Biden tarafından yazılmış olan Vatanseverlik Yasası'nın kapılarını açtı. 1/6 (Kongre Baskını) ise, cehennemden gelen bol hormonlu, “İç Teröre Karşı Savaş ve Vatanseverlik Yasası 2.0”ı başlattı. Hemen hazır tam 20.000 sayfa, denizden Venüs’ün çıkışı gibi fışkırıyor. Ve Vatanseverlik Yasası 2.0'a kaçınılmaz yoldaş olarak, eski CIA analisti Ray McGovern'ün tabiriyle MICIMATT (AskeriEndüstriyelKongreİstihbaratMedyaAkademiDüşünce Kuruluşları) geliyor. Ve MICIMATT bir sonraki savaşı başlattığında, her bir protesto yerel terörizm olarak damgalanacak. (...)

Tam Spektrum Yurtiçi Hakimiyetine hoş geldiniz. Hormonlu Almanya 1933. 1984’e hoş geldiniz: 1984 numaralı hashtag'in Twitter tarafından yasaklanmasına şaşmamalı.

Cui bono? (Latince: kimin yararına HV.)

Tabii ki TeknoFeodalizm ve transhümanist Büyük Sıfırlama’nın (Great Reset) birbirine kenetli vantuzlarının çıkarına.

Buna meydan okursan sistemce iptal edilirsin.”

Cahil Trump takipçilerine yönelik “solcu” bir hareket olarak makyajlanan bu yeni "Vatanseverlik Yasası", Federal Hükümet otoritesine tam itaati, yeni nesil teknolojilerle tam kontrolü ve ordunun ülke içinde kullanılmasını amaçlıyor.

Yeni yasa, Covid 19 karantina ve aşı tedbirlerine karşı çıkanları, “komplo teorisyenlerini”, “yanlış bilgi yayanları”, mRNA aşısı şüphecilerini, sokak eylemcilerini, bireysel özgürlük savunucularını ve nihayetinde tüm muhalifleri terörist olarak sınıflandırabiliyor.

Pentagon’a bağlı DARPA da (Defence Advanced Research Projects Agency Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Kurumu), COVID19 ile ilgili aşılar da dahil olmak üzere çok çeşitli yeni teknolojilerle aniden tıp alanına girdi.

DARPA COVID19 görev gücü, aşıları halka (belki de zorla) dağıtmak için yurt içinde orduyla birlikte çalışma niyetini ifade etti.

Tıbbın militarizasyonunun uğursuz sonuçları var.

Covid 19’u Fort Detrick’teki laboratuarlarından Wuhan’a “kaçıran” DARPA, ayrıca genetik mühendisliği, nanoteknoloji ve kızılötesi ışınlar gibi araçları kullanarak askerlerin zihinlerini anında okumanın yollarını bulmaları için bilim adamlarına para ödüyor.

Niçin mi?

Birinin tek bir düşünceyle gökyüzüne gönderdiği dron sürüleri ya da görüntüleri bir beyinden diğerine ışınlayabilen zihin kontrollü silahlar geliştirmek için.

Bunun için kimlerle işbirliği yapılıyor?

Tabii ki Silikon Vadisi ve Big Pharma ile çalışılıyor.

Tıpkı Great Reset’te olduğu gibi, Amerika’yı yöneten dev sermaye, yeni nesil dijital gözetim kapitalizmi ile başta ordu ve merkez bankası olmak üzere, küresel devlet aygıtını da emrine alıyor.

Çünkü burada hedef sadece ABD değil, tüm dünya.

KAYNAKLAR

https://www.globalresearch.ca/deliberatelyigniteduscivilwarimminent/5734628

https://wallstreetonparade.com/2021/01/deathandmayheminsidethecapitolbuildingandthestockmarketgains4378pointswhy/

https://www.strategicculture.org/news/2021/01/13/911wasprelude16holygrail/

https://www.livescience.com/65546darpamindcontrolledweapons.html