Geçen hafta Türkiye’nin önde gelen Batıcı – liberal yazar çizerleri Atatürk güzellemeleri yaptılar. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Murat Belge, Hasan Cemal, Nuray Mert, Orhan Kemal Cengiz, İhsan Dağı ve Ergun Babahan bu “akımın” başını çektiler.

Odatv bu gelişmeyi “bir gün herkes Kemalist olacak” başlığıyla gördü. Siyasi analiz yapma yetileri gelişmediği için onların hakikaten Kemalist olduklarını zannettiler. Kemalizme “yanlamalarının” asıl nedenini anlayamıyorlar.

En baştan söyleyelim. Hazretlerin Kemalist oldukları ya da en hafifiyle Atatürk’le barıştıkları falan yok. Dertleri Batıcıliberal zehirlerini Atatürkçü kitleye zerk etmek. Eskiden muhafazakar kitleyi zehirlerdi bunlar. Şimdi o taraf yüzlerine bakmadığı için “Erdoğan nefreti” nedeniyle her türlü yönlendirmeye açık hale gelen “laik” kitleleri hedef bellediler.

MURAT BELGE 'ATATÜRKÇÜLÜĞÜ'

Örneğin kendisine tuhaf biçimde Marksist dese de yaşayan Türk liberallerinin padişahı konumunda olan Murat Belge, “Atatürkçü kesime yakın olduğunu” çünkü “Türkiye’nin Batılılaşma kararıyla bir kavgasının olmadığını” belirtiyor. (T24, 2 Eylül 2021) Belge, bir entelektüel hinlikle hem Atatürkçülerin gönlünü almayı, hem de Atatürkçülüğün Batıcılık olduğu yönündeki palavrayı sürdürmeyi amaçlıyor. Böylece Atatürkçülere Batıseverlik sessiz sedasız şekere batırılarak yediriliyor.

Batı’nın kendisi Kemalizmi haklı olarak “Batı karşıtı” bir hareket olarak nitelendirirken, bizdeki Batı muhipleri Kemalizmi “batılılaşma” olarak pazarlama derdinde. Batılı haklı, çünkü Kemalizm ve öncülü olan İttihatçılık ortaya çıktığı andan itibaren Bağımsızlıkçıydı. Üstelik bunu lafla değil, eylemle gösteriyordu. Savaşa savaşa. Üstelik bu mücadele yalnızca savaş meydanlarında emperyalistleri bozguna uğratmaktan ibaret değildi. Başı dik, onurlu bir milletin inşa edilmesi için girişilen devrimler, 400 yıllık sömürgeciliğe atılan en esaslı tokatlardı. O tokat Anadolu ile sınırlı kalmamış, Cezayir’den Hindistan’a kadar Batı zulmü altında inim inim inleyen bütün uluslara da ilham olmuştu. Kemalizm gibi bütün ezilen dünyaya “Batı karşıtlığı” ihraç eden bir doktrini “Batıcı” ilan etmek ancak Türkiye liberallerinin entelektüel ahlaksızlığıyla açıklanabilir.

Aynı Murat Belge 2012’de “Militarist Modernleşme” isimli kitabı üzerine verdiği söyleşide “Atatürk’ün ilerici olmadığını” belirttikten sonra şunları söylüyordu:

“İnsanı bütün imkânlarıyla geliştirmeyi, zenginleştirmeyi birinci hedef olarak önüne koymazsan, ilerici olamazsın. Bütün bu kolektif laflarla, 'vatan, millet' laflarıyla ilerici olamazsın. Kendi iktidarı için insanı yok sayan laflardır bunlar.”

Ardından Kemalizmin “suçlarını” sıralamaya devam ediyor:

“Toplumu homojenleştirmeyi modernleşme olarak görüyorlar. Oysa bir toplum ne kadar heterojense ve uyum içinde yaşıyorsa o kadar modern demektir bugün. Kemalizm’in hedefi ise bunun tam tersi oluyor. Edirne’de Yahudilere yapılanlar, Varlık Vergisi, 67 Eylül olayları, hep 1915’i devam ettiren şeyler (…) Atatürk’ün buna eklediği, bilimsel bakımdan ancak mizah konusu olabilecek bir tarih tezi var bir de. Yeryüzünde bütün medeniyetlerin Türkler tarafından kurulduğu ileri sürülüyor. Ardından da tabii Kürtleri asimile edebilir miyiz anlayışı hâkim olmaya başlıyor.”

Bugün Atatürkçülerle birlikte olduğunu söyleyen Belge, on yıl önce Cumhuriyet’e karşı Osmanlı'yı övüyordu:

“Cumhuriyet ilk kurulduğunda hilafet kurumu vardı. Halife, memleketin en iyi ressamlarından biriydi, içki içerdi. Abdülhamit de konyağını içerdi. Eğer hedef modernleşmekse, Batılılaşmaksa, Türkiye’deki aileler arasında Osmanlılar kadar Batılı bir aile herhalde yoktu.” (Birikim, 9 Ocak 2012)

Murat Belge’nin Batılılaşma özlemi bundan ibarettir. Kemalizmin bağımsızlık savaşıyla gelen çağdaş medeniyetler seviyesini aşma hedefini küçümser ama konyak içip resim çizen halifeleri Batılılaşma örneği olarak sunar.

ATATÜRK’Ü BAŞAŞAĞI ÇEVİRMEK

Erdoğan FETÖ ile ittifak halindeyken, PKK ile açılım sürecindeyken antiKemalizmin ideoloğu olup hükümeti destekleyenler, FETÖ ve PKK ile mücadele başlayıp ülke ABD ve AB çizgisinden çıkınca “Atatürk” güzellemesine başladılar. Çünkü bugün onlar açısından görev, CHP’ye oy veren Atatürkçü hatta milliyetçi kitleleri PKK ve FETÖ ile ittifaka hazırlamak. Bu da Atatürk’e eskiden olduğu gibi söverek yapılacak bir iş değil. Yani Türkiye Atatürk Düşmanlarını temizlerken, Atatürk’ü doğru biçimde eylemli olarak yeniden keşfederken, liberal takım ortaya bir sahte Atatürk sürüverdi: Batıcı Atatürk.

LİBERALFETÖ'CÜ GÜRUHUN ATATÜRK 'AŞKI'

Batıcıliberallerin padişahı, aynı zamanda Helsinki Yurttaşlar Cemiyeti vasıtasıyla Sorosçuluğun ve yabancı fonculuğun ülkemizdeki üstatlarından olan Belge’nin icazetiyle tebaası da döktürmeye başladı.

Mesela Hasan Cemal, “Erdoğan’ın Atatürk’ten intikam almasına izin vermeyeceklerini” söyledi. (T24, 2 Eylül 2021) Aynı Hasan Cemal 5 yıl önce Ahmet Türk tutuklandığında şunları söylüyordu:

“Haklısın sevgili Ahmet Türk. Bir zamanlar seni Apoletli Kemalizm hapse atardı, şimdi de Cübbeli Kemalizm... Mücadeleye devam sevgili Ahmet Bey!” (T24, 23 Kasım 2016)

Dikkat edilirse “Cübbeli Kemalizm” ifadesiyle Hasan Cemal, muhafazakâr Ak Parti’yi Kemalistleşmekle “suçluyor”. Doğrusu da bu. Kemalizm onlar için “suç”. Hasan Cemal’in özgün yorumu değildi tabii bu. Aynı dönem FETÖ ve PKK’nın üzerine yürüyen Erdoğan bütün Batı basınında “Kemalist” olmakla itham ediliyordu.

Seküler FETÖ’cü Orhan Kemal Cengiz, FETÖ’cü Ahval sitesinde “Hepimiz Nasıl Kemalist Olduk” başlığıyla bir makale yayınladı. Cengiz Atatürk’ü bütün siyasal eyleminden kopararak içki içme özgürlüğüne indirgiyor. Beyefendi bu yüzden Kemalist olmuş. Amerikan ajanı ama Kemalist.

Nuray Mert ve İhsan Dağı da peş peşe benzer şeyler yazdılar. Atatürkçülüğün bugün kitlesel olarak devletçilikten kurtuluşunu, “sivilleşmesini” ve Batı'ya yönelişini coşkuyla karşıladılar. Bir tek kaçak FETÖ’cü Ergün Babahan meramlarını açık açık ifade etti. O da Atatürk’le barışmaktan yana olsa da bazı tereddütleri var. O kadar coşulmamasını çünkü Türkiye’deki laik kitlelerin hala Batı karşıtı oldukları yazdı. Bunu aşmak için laiklere bir ev ödevi de verdi ve başlığa taşıdı: “Laiklik istiyorsanız HDP ile ittifak yapacaksınız” (Artı Gerçek, 3 Eylül 2021)  

LİBERAL TARİKATIN YENİ MESLEĞİ

Atatürkçü kitlelerin, iki gün içerisinde örgütlü bir biçimde yazıldığı ayan beyan ortada olan bu yazılardan bir ders çıkarması gerekir. Neden tekmil FETÖ’cüler, PKK dostları ve ikinci cumhuriyetçi güruh sizde bir ışık görüyor? Bu soruyu sormalısınız. Bu sorunun Kemal Kılıçdaroğlu’nun “30’ların CHP’si değiliz”, “Çerkez Ethem’e iadei itibar verilmeli”, “Dersim’le yüzleşelim” gibi Atatürk’e reddi miras anlamına gelen sözleriyle ve “YPG terör örgütü değildir, KHK’lıları kamuya tekrar alacağım, S400 almayalım, Afrin’e girmeyelim, Libya ile anlaşma yapmayalım” gibi icraatlarıyla birlikte cevaplanması gerekiyor. Burada Atatürk yok. Burada Ali Kemal var.

Muhafazakâr aydınların önemli bir kısmı özellikle 15 Temmuz’dan sonra Atatürk’ü doğru biçimde keşfetmeye başladılar. Çünkü emperyalistlerle savaş mevziisine girdiler. Bu keşif sağlıklı bir keşif. Esasen onların Kemalizmle ilgili köhne önyargılarında da liberal tarikatın etkisi vardı. Neredeyse bütün argümanlarında ve tarih okumalarında Birikim İletişim tarikatının antiKemalist izleri görülüyordu. Buna karşın sözde laik aydınlar, Ak Parti’nin karşısında diye Batı’nın ve Türkiye düşmanı terör örgütlerinin yanında konumlanmış durumdalar. Bu yer tutma, Kemalizm açısından “hayatın olağan akışına aykırı” olduğu için sahte bir Atatürk üretilmesi gerekiyordu. Belli ki liberal tarikat bu işe soyunmuş durumda.


Utku Reyhan

Aydınlık