İlgili haber: Veryansın TV kendini yaktı
‘Montrö' ve 'irtica' bahanesiyle 104 emeklinin imzasıyla yayınlanan bildirinin ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Türk Ordusu'na çamur atan bildirinin imzalatılması görevi Em. Tuğa. Ergun Mengi'ye verildi. Taslak metin üzerinde değişiklikler yapıldı ve bildirinin başlığına "Yüce Türk Milleti" ifadesi eklendi. Bildirinin son hali 3 Nisan günü saat 22:50'de ortak Whatsapp grubuna gönderildi. 22:54'te ise Veryansın Tv tarafından yayınlandı.
Bildiriyi imzalamayan isimlerden Em. Tüma. Semih Çetin, yaşananları şöyle anlattı:
"Bana geldiğinde bildiri son halindeydi. Zaten bildiri de değil üzerinde basın duyurusu yazıyordu. Sonunda da 'kamuoyuna saygıyla arz ederiz' ifadesi vardı. Bana gönderilen taslak bildiride 'Yüce Türk Milletine' diye bir başlık yok. Bildirinin altındaki tarih 06.04.2021 olarak görünüyordu. Ancak bu bildiri çok ilginç bir şekilde 4 Nisan'da basına sızdırıldı."
İMZACILAR ARASINDA KARGAŞA ÇIKTI
Bildiri, yayınlanmasının ardından sahipsiz kaldı. Atlantikçi kimlikleriyle bilinen Em. Tüma. Atilla Kıyat ve Em. Tuğa. Türker Ertürk dışında bildiriye sahip çıkan olmadı. Aydınlık'ın ulaşmaya çalıştığı pek çok imzacı ya telefonlarını açmadı yada konuşmak istemediklerini bildirdi. Bildiriyi imzalayanlar ve yayanlar arasında kargaşa çıktığı öğrenildi.
FETÖ'CÜDEN ''ÖĞRENCİMDİ'' MESAJI
Bildirinin yayınlanmasının hemen ardından Kanada'da yaşayan FETÖ'cü Mehmet Efe Çaman'ın "Ergun Mengi benim tez öğrencimdi" mesajını paylaştığı ortaya çıktı. Çaman, 15 dakika sonra ise mesajını sildi. Aydınlık, Ergun Mengi'nin 2008 yılında Kocaeli Üniversitesi'nde yayımladığı tezini buldu. Tezin danışmanının Prof. Dr. Mehmet Efe Çaman olduğu görüldü. FETÖ'nün TR724 isimli sitesinde yazılar kaleme alan Prof. Dr. Çaman, FETÖ'nün sosyal medyadaki en aktif isimlerinden biri olarak biliniyor.
GİF O İSİMLERİ SİLDİ
İmzacılar içinde ABD derin devleti CFR'nin Türkiye şubesi olan Global İlişkiler Forumu (GİF)'nda görevli isimler de yer alıyordu. GİF, suç mahalinde olmadığını kanıtlama çabasıyla, bünyesinde çalışan Ergün Mengi ve Mustafa Özbey isimlerini 6 Nisan'da sitesinden kaldırdı. Türkiye'yi Atlantik eksenine sokmak için yayınlar yapan GİF, 150 kişilik sözde "seçkin" bir kadrodan oluşuyordu.
YIKICI MEDYA ŞUURUNU YİTİRDİ
Başıbozukların yıkıcı medyası da neredeyse "Bildiriyi Ak Parti örgütledi" diyecek kadar perişan bir duruma düştü. Halk Tv'de düzenlenen bir tartışma programında, bildirinin merkezine Ak Parti oturtuldu. "Bildirinin yayınlanmadan önce bir bakana gönderildiği" iddiası üzerine "Bu bildiri Ak Parti'nin tezgahıdır" tezleri ileri sürüldü. Halk Tv'deki bu yaklaşım daha sonra diğer bozguncu medya tarafından da paylaşıldı.
ABD VE AVRUPA BASINI SAVUNMAYA BAŞLADI
ABD ve Avrupa'da yayın yapan basın kuruluşları da bozguncu bildirinin soruşturulmasıyla birlikte "Diktatör Erdoğan muhaliflerini temizliyor" tezviratını yeniden başlattı. Erdoğan için "Tek Adam" iddialarının ortaya atıldığı yayınlarda, emeklilere sahip çıkıldı.
BAŞIBOZUKLARIN TSK BAĞLANTISI YOK
Bildiriyi imzalayanlarla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında, emeklilerin muvazzaf askerlerle ilişkileri olup olmadığı araştırılmaya başlanmıştı. Aydınlık'ın ulaştığı güvenlik kaynakları, başıbozukların bildiriye ilişkin TSK içindeki muvazzaflarla bir bağ kurmadıklarını bildirdi.
SAVAŞAN ORDUYA FİTNE ABD'DEN BAŞ GÖSTERDİ
CFR’nin Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Steven A. Cook, Foreign Policy dergisinde yazdığı makalede, 103 emekli amiralin imzaladığı bildirinin arkasındaki amacı ele verdi.
Türk Ordusu ile Hükümet ilişkileri konusunda uzmanlığıyla bilinen Cook, Biden yönetiminin işbaşına gelmesinin ardından düğmesine basılan Türkiye’de iktidar değişikliği operasyonunda önemli görevler yürüten bir Amerikan memuru.
NİFAK FAALİYETİ
Cook, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme olayından, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanması konusundaki protestolara kadar son dönemdeki Türkiye’deki gelişmeleri ele aldığı değerlendirmesinde şöyle yazıyor:
"104 emekli Türk amiral, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümetinin Türkiye'ye Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı'na erişimi düzenleme hakkı veren Montrö Sözleşmesi'nden çekilmeye yönelik açık önerisi konusunda endişelerini dile getiren bir mektup yayınladı. Mektup ayrıca silahlı kuvvetlerin İslamlaştırılması olarak gördükleri uygulamalar hakkında deniz subaylarının kaygıları konusunda alarm veriyordu.
"Bu büyük bir mesele, (…) Yine de amirallerin neyi amaçladıkları tamamen belirsiz. Belki de saflarda kalan benzer düşünen subayları harekete geçirmeye çalıştılar. Eğer böyleyse, mektup, adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile ortak düşmanları olan NATO dostu meslektaşlarını ve din adamı Fethullah Gülen'in takipçilerini bertaraf eden laik—milliyetçi subaylar arasında uzun zamandır beklenen hesaplaşmanın ilk adımıdır."
Steven Cook’un bu değerlendirmesi, bildiriyle ulaşılmak istenen hedefi ortaya koymuş oluyor. Yani, Türk Ordusu ile Hükümet arasında nifak ve kargaşalık yaratmak!
Cook’un tarifiyle "Hükümet ile laik/milliyetçi subaylar arasında hesaplaşma" diye ifade edilen fesadın birden fazla hedefi var. Birincisi, Türk Ordusu ile Hükümet arasında güvensizlik yaratmak. İkincisi, Türk milleti içinde kargaşalık yaratarak, halkta vatan savaşını yürüten Hükümet ve Ordu’ya karşı güvensizlik yaratmak. Bu fesat, bugün bu başıbozuk bildiriyle hedeflenen operasyonun bam telini oluşturuyor. Aynı tezviratı, daha önce de Pentagon görevlisi Michael Rubin yapmıştı. Dahası ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Rand Corporation’un "Türkiye’nin Milliyetçi Rotası" adlı Türkiye’de iktidarı değiştirme operasyonu için yol haritası niteliğindeki raporda da aynı nifak faaliyeti tekrarlanmıştı.
AVUKAT CELAL ÜLGEN: ''SEMİH ÇETİN’İN TESPİTLERİ DOĞRU''
Gözaltında olan Alaettin Sevim’in avukatı Celal Ülgen, “Montrö Bildirisi”ni imzalamayan emekli bir amiralin, bu metni Avaztürk’e, Ak Partili birçok kişiye ve bir bakana gönderdiğini iddia etti.
Ülgen, bildiriyi imzalamayan emekli amiral Semih Çetin’in, metnin basına erken sızdırılması ve gruba gönderildikten dört dakika sonra bir sitede yayımlanmasına ilişkin ifadelerini Aydınlık’a şöyle değerlendirdi: “Burada Sayın Semih Çetin’in tespitleri doğrudur. Ancak metnin herhangi bir suç unsuru taşımadığı vurgusunu unutmamak kaydıyla. ‘Yüce Türk Milleti’ sözünün sonradan kim tarafından eklendiğinin de bir önemi bulunmamaktadır. Eklenmiş olabilir, olmayabilir. Bir defa, metinde darbe çağrısı değil olası risklerin ulusça yaşanmaması için risk altında olduğumuz vurgulanıyor.
“Bence önemli olan Veryansın TV’de yayınlanması değil Avaztürk’te yayınlanmasıdır. Çünkü bu siteye duyuruyu gönderen, metni imzalamayan bir amiraldir. Ayrıca bu bilinmeyen amiral metni AKP'li birçok kişiyle ve bir bakan ile de paylaşmıştır.”
''METNİN İLK İMZACISINI İLK AÇIKLAYAN BEN DEĞİLİM''
Ülgen, daha önce yaptığı, metni hazırlayan kişinin Ergun Mengi olduğu şeklindeki açıklamasına da değinerek şöyle konuştu: “Metni açıklayanın Ergun Mengi olduğu yolundaki görüşüm metnin ilk ve bir numaralı imzacısı olmasından kaynaklanmıştı. Ayrıca bunu ilk deklare eden ben değilim. Bir gün önceki, yani pazar günü yapılan bütün yayınlarda ve sosyal medyada yer almıştı.”
Ülgen müvekkillerinin henüz ifadesine başvurulmadığını da söyledi.