Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, “Yunan galip gelseydi daha iyi olurdu” diyen Fesli Kadir’i 10 Kasım arefesinde ziyaret etmesi kabul edilemez, niye mi?

Fesli Kadir marjinal bir isimdir ve toplum çoğunluğu tarafından dışlanmıştır.

Dolayısıyla böyle bir isme ziyaret ve itibar, Diyanet İşleri Başkanlığı kurumunu yaralar.

Oysa İslamı temsil eden bir kurum ile başkanı, ayrıştıran değil birleştiren olmalıdır.

Cuma hutbelerinde, dualarında Atatürk’ü defterden silen Diyanet bu ziyaret ile kendini maalesef ideolojik bir cephede konumlandırdığını ilan ediyor ki bu dinimiz ve ülkemiz adına zuldür.

Türkçe ezan

Türkçe ezan konusuna gelince...

Andımız için referandum yapılsa, abartmıyorum yüzde 75 kabul oyu çıkar.

Türkçe ezan için ise yüzde 80 üstü bir oy çıkar ama tersinden.

Türkçe ezana evet diyeceklerin oranı bu ülkede yüzde 20’yi bulmaz.

Öyle iken aklı başında CHP’liler Öztürk Yılmaz ile Ömer Faruk Eminağaoğlu gibi isimlerin Türkçe ezan demeleri AKP’ye çalışmaktan başka bir şey olamaz.

Evet Türkiye sosyolojisini zerre bilen biri Türkçe ezan konusuna girmez .

Türkeş örneği

Yakın tarihten bir örnek: Alpaslan Türkeş’in Türkçe ezan istediğini yıllar önce yazdığımız kitapta hatırlatan ilk isim benim.

Türkeş, 1961’de Cumhuriyet gazetesinden Cevat Fehmi Başkut’a verdiği demeçte bu özlemini dillendirmişti.

Ancak aynı Türkeş 1995 seçimleri arefesinde Türkçe ezan diyen MHP adayı DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’i anında adaylıktan geri çekti ki bunun anlamı siyasetle beraber toplumu daha iyi okumasaydı... Buna rağmen sadece o ifade bile MHP’yi 95 seçiminde baraja gömdü.

Türkçe ezan ülkemizde, ezan ve hatta din düşmanlığı olarak algılanıyor.

Gerçek küfür!

Peki işin esası mı?

Samimi bir Müslüman olarak benim kanaatım şudur:

Allah’ı resmi dili yoktur ve olamaz, zira o her şeyin üstünde ve ötesindedir.

Kur’anın Arapça inmesi ise Hazreti Muhammedin sadece Arapça bilmesindendir.

Müslüman aleminde adeta müzik dinletisi olarak okunan Kur’an müzik kutusu değil, Yaradanın emir ve buyruklarıdır ve bütün insanlık içindir.

Bu itibarla Allah’ın emirlerini Arapça zırhı ile örtüp gizlemek ve bütün insanlık tarafından duyup öğrenilmesini engellemek aslında gerçek küfürdür.

Minareler misali İslamın sembolü

Maalesef Kur’an bugün gerçek İslamda olmayan ama sonradan var edilen ruhban sınıfının (Cemaatler) tabancasına dönüştürülmüştür.

Ezan olayı ise Namaza davettir.

Daveti Arapça yerine başka bir lisanda yapmanın ne zararı olabilir?

İşin İslami açıdan yorumu budur.

Ancak ezanın tıpkı minareler misali İslamı sembolize etmesi olayı var ki bu görüşe saygı duymak gerekiyor.