Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, 5 Aralık Kadın Hakları Günü nedeniyle partisinin Kadın Kolları Başkanlığı tarafından Ankara'daki bir otelde düzenlenen 'Güçlü Bir Türkiye İçin Kadın Hakları Buluşması' programına katıldı. Burada konuşan Destici, 5 Aralık 1934'te, anayasada ve seçim kanununda yapılan değişiklikle Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verildiğini hatırlatarak, siyasi hayatında girdiği mücadelelerde kadınların kendisini ve davasını asla yalnız bırakmadığını, kazandıkları başarıların ardında her zaman kadın emeğinin bulunduğunu söyledi.
"Hiçbir kadını kurban vermek istemiyoruz"
Kadınların, hayata anlam kattığını ve dünyayı başka bir gözle yorumladığını dile getiren Destici, "Kadınlar, kilimlere motif ekler, havlulara nakış işler. Kısacası, her şeyi güzelleştirmek, iyileştirmek için emek verir, çaba harcar. Dokunduğunuz her yer, arı olur, duru olur ve sevgiyle dolar. Bu nedenle, biz artık kadına şiddeti konuşmak istemiyoruz. Biz artık bu sorunları çözmüş, aşmış bir ülke olmamız gerektiğini söylüyoruz. Kadınlarımızın sorunlarını ve çekilen zulümleri değil, kadınlarımızın neler başardıklarını konuşmak istiyoruz. Hiçbir kadını, hiçbir anayı, evladı, zulme ve insanlık dışı olaylara kurban vermek istemiyoruz" diye konuştu.
"'İstanbul Sözleşmesi yaşatır' sloganı palavradır"
Ardından İstanbul Sözleşmesi'ne değinen Destici, bu sözleşmenin kadını korumak yerine geleneklere zarar verdiğini ifade ederek, "Bir sloganları var; 'İstanbul Sözleşmesi yaşatır.' Bu palavradır. İstanbul Sözleşmesi imzalanana kadar Türkiye'de kadın ölümleri yıllık bazda 100'lü sayıların altındayken, İstanbul Sözleşmesi'ne geçildikten sonra artmaya başlamış ve sözleşmeden çıktığımız ana kadar neredeyse 500'lere yaklaşmış. Bugün bakıyoruz 300'lerin altına düştü. Demek ki bu işin İstanbul Sözleşmesi'yle falan ilgisi yok. Kalple ilgisi var, sevgiyle, imanla, ahlakla, insan sevgisiyle ilgisi var. Biz evlatlarımıza Şeyh Edebali'nin, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturunu bu gönüllere yerleştirirsek hiç kimse kadına şiddet uygulamaz. Çocuğa da uygulamaz, erkeğe de uygulamaz" dedi.
Kadına şiddetin önüne sözleşmelerle geçilemeyeceğini kaydeden Destici, "Bu iş sözleşmelerle, anlaşmalarla olmaz. Olsa kendilerinde olur. Kendi dertlerine çare olmuş mu? Olmamış. Kendi dertlerine çare olmayan sözleşmeleri; bizim aile yapımızı, toplum yapımızı bozmak için bize dayatıyorlar. Çünkü biliyorlar, bu devleti, bu ülkeyi, bu milleti topla, tüfekle yıkamazlar. Ancak inancımızı yüreğimizden sökerlerse, birliğimizi, beraberliğimizi bozarlarsa içimize tefrika sokarlarsa ancak o zaman ülkemizi güçsüzleştirebilirler ve ancak o zaman bu ülkeyi parçalayabilir. Onun için biz burada uyanık olmalıyız" ifadelerini kullandı.
"İdam cezası geri getirilmeli"
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadına yönelik şiddetin önüne geçilemediğini söyleyen Destici, şöyle devam etti:
"Çirkin ve korkunç hadiselerle karşı karşıya kalıyoruz. En son mimar olan Başak Cengiz kızımız. Ailesi yetiştirmiş, büyütmüş, nişanlanmış evlilik hayalleri kurarken bir sapık kendisini kılıçla doğruyor. Müslüme kızımızın başına gelenler. Hiçbirimizin ağzına dahi alamayacağı şeyler. Bunların bu toplumda olmaması lazım. Yaşadığımız çağda insanlığın en büyük ayıbının bu olduğunu düşünüyorum. Yapılması gerekenleri her fırsatta paylaşıyoruz. Maalesef hukuk sistemimizdeki cezalar bu tip suçlar için yetersiz kalıyor. Eğer bir suça engel olunamıyorsa o suçla ilgili cezalar, gözden geçirilmelidir. Kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı suçsuz yere öldüren sapıkların, bunlarla ilgili suçların gözden geçirilip mutlaka ama mutlaka idam cezasının geri getirilmesini istediğimi kadınlarımızın huzurunda söylüyorum. İki suç için istiyoruz, kadınlarımızı kızlarımızı istismar eden katil sapıklar ve teröristler için idamı istemeye devam edeceğiz. Büyük Birlik Partisi olarak milletimiz bize yetkiyi verince idam cezasını bu suçlar için getireceğiz"