NİDA İŞBAŞ

İskoçya’nın Edinburgh şehrinde 2021 yılında faaliyetlerine başlayan Strut Safe, bağışlarla finanse ediliyor ve eğitimli gönüllüler tarafından işletiliyor. Topluluk, Sarah Everard’ın evine giderken bir polis memuru tarafından tecavüze uğrayıp vahşice öldürülmesinin ardından Rachel Chung ve Alice Jackson tarafından kuruldu. Yardım hattının amacı; kadınları, LGBTQ+ topluluğunun üyelerini ve etnik azınlıkları evlerine yalnız yolculuklarında korumak olarak tanımlanıyor.

Strut Safe yetkilileri, Edinburgh kentinde ihtiyaç duyulması hâlinde telefonda kaldıkları süre boyunca eşlik ettikleri kişilere güven vererek evlerinin kapısına kadar konuştuklarını belirtiyor. Gönüllüler, şüpheli durumlarda mağduru sakinleştirip gerekli bilgileri alarak polisi bilgilendiriyor. Talebin gittikçe arttığını belirten yardım kuruluşu, İngiltere çapında 50’den fazla gönüllünün çalıştığını açıkladı.

Bu koruma önlemine duyulan ihtiyaç üzerine Vatan Partisi Öncü Kadın GYK Üyesi Sosyolog Özge Yaren Enç ile görüştük. Kadına şiddetle mücadelenin nesnel bir gerçeklik olduğunu söyleyen Enç, “Kadına şiddet bilindiği üzere kadının yalnızca kadın olduğu için maruz kaldığı her türden ayrımcılık ve hak ihlalini kapsar. Fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve dijital anlamda şiddete maruz kalan kadınların güvensizlik ve korku duygularına kapıldıkları da ne yazık ki nesnel bir gerçekliktir. Günümüzde dünya kadın hareketinin de üzerine eğildiği en önemli konulardan biri, doğal olarak kadına yönelik şiddetle mücadeledir.” ifadelerini kullandı.

‘TOPLUMSAL BAĞLARIN ZAYIFLADIĞINI GÖSTERİYOR’

Enç, ülkelerin kendi ihtiyaçları doğrultusunda sorunlara buldukları çözümlerin kişileri yalnızlığa ittiğinin altını çizerek şöyle konuştu: “Dünyanın her ülkesinde, ülkenin kendi iç dinamikleri çerçevesinde bu soruna yönelik çözüm arayışları devam etmektedir. İskoçya örneğinde ise karşımıza çarpıcı bir uygulama çıkıyor. Gece eve dönerken tek başına gitmekten korku duyan kadınlara bir nevi ‘yanındayız’ uygulaması geliştirilmiş. Bu uygulama, İskoçya özelinde belli ki bir ihtiyacın sonucu olarak doğmuş. Ancak bana kalırsa burada esas çarpıcı nokta, Avrupa'daki sistemin bireyi çektiği dipsiz kuyu, yalnızlaşma... Kadınlar bu tür durumlarla karşılaştıklarında aile bireyleri ya da arkadaşlarını aramak yerine x, y, z kişilerinden oluşan bir grubu aramayı tercih ediyorlar. Bu oldukça ilginç. Neoliberal politikaların bireyleri ne denli bencilleştirdiğini ve insanların toplumsal bağlarının ne denli zayıfladığını da gösteriyor bu uygulama.”

Benzeri bir uygulamanın Türkiye'de de geçtiğimiz aylarda denendiğini söyleyen Enç, “Sosyal medyada erkek kullanıcılar ses kayıtları paylaşarak ‘Gece eve giderken tedirgin olursanız bu kaydı açabilirsiniz, biriyle konuşuyor zannedilirsiniz.’ dediler. Aslında iyi niyetli bir paylaşım olduğu aşikâr tabii. Ancak zannetmiyorum ki bu kayıtları kullanan bir Türk kadını oldu. Çünkü bizim ülkemizde bu tip durumlarda aklımıza evvela anne babamız, dostlarımız gelir. Toplumsal bağların ne denli önemli olduğunu bu örneklerden de anlıyoruz.” diye konuştu.

‘KADINERKEK AYRIMINI KÖRÜKLÜYOR’

Türkiye’de 2012 yılında gündeme gelen, sadece kadın ve çocukların binmesi için hayata geçirilen Pembe Otobüs uygulamasını hatırlatan Enç, bu gibi uygulamaların kadınerkek ayrımını kuvvetlendireceğine şu sözlerle dikkat çekti: “Kadınları ‘korumak’ amacıyla bu tip uygulamaların yaygınlaşması, dediğim gibi öncelikle ülkelerin kendi iç pratikleri temelinde değerlendirilmeli. Biz eğer Türkiye'ye bakacak olursak, örneğin Pembe Otobüs vb. uygulamalar da bir dönem burada kadını koruma adına gündeme getirildi fakat tepkiyle karşılandı. Çünkü bu tür uygulamalar, kadınla erkek arasındaki ayrımı daha da açmaktan başka herhangi bir işe yaramaz. Kadınları erkeklerden ayrı yerlerde tutmaya çalışarak, erkekler olmadan kadınların kendilerini savunamayacağı fikrini aşılayarak, ne idiği belirsiz gruplara devlet yetkililerinden daha fazla güvenilen bir iklim yaratarak kadına yönelik şiddetle mücadele edemeyiz.” 

Dünyanın her yerinde bu sorunu çözmesi beklenen organın devlet olduğunu vurgulayan Enç, bu tarz çözümlerin geçici olduğunu aktardı. Enç, “Bu meselenin muhatabı devlettir. Neoliberal kadın örgütlerinin halkla devleti karşı karşıya getirme çabası görüyoruz ki kadını daha da yalnızlaştıran ve çaresizleştiren bir hâle sokmaktadır. Kısacası bu tür uygulamaların uzun vadede çözüm sağlamayacağı oldukça açık. Kadınların kendilerini yalnız ve çaresiz hissetmediği bir dünyayı hep beraber kurmak, hepimizin boynunun borcu.” değerlendirmesini yaptı.

Aydınlık