ATATÜRK'ÜN HİLAFET VE YABANCI DİN KURUMLARI HAKKINDAKİ DEMECİ
4 Mayıs 1924 – Atatürk'ün, "New York Herald" muhabirine hilâfet ve yabancı dinî kurumlar hakkında demeci: "…Her adımda patrikhaneler ve hilâfet gibi siyasî, dinî kurumların hukuku ile karşı karşıya geldik. Patrikhanelerin veya hilâfetin itirazlarına maruz olmaksızın hiçbir düzenleme veya ilerici fikir, idare şeklimize sokulamıyordu."
4 Mayıs 1924 Hilafet ve yabancı dini müesseseler hakkında
Gerek savaş yıllarında, gerekse Cumhuriyetin ilanından sonra azınlık faaliyetlerini çok yakından takip eden Mustafa Kemal, geçmişte onlara verilen imtiyazların kaldırılmasını ve onların da Türkler gibi eşit hak ve sorumluluklara sahip vatandaşlar haline getirilmesini şart sayıyordu. Lozan Konferansı’nda da Türk heyeti, hem azınlık meselesini uluslararası bir statüye kavuşturmak, hem de hilafet müessesesinde olduğu gibi, patrikhaneleri ve hahamhaneyi kaldırmak için uğraş vermişti. Mustafa Kemal, 4 Mayıs 1924 tarihinde New York Herald muhabirine verdiği demeçte bu konuyla ilgili olarak şunları söylüyordu: Hilafet ve bu patriklikler yüzyıllardan beri, ruhani yetki çerçeveleri dışında, muazzam ayrıcalıklar topladılar… Geçmişte, anayasayı ve Meşrutiyet kanunlarını, Batı’nın uygarlık makinesine benzer şekilde değiştirmeye çok çalıştık. Fakat bu girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Çünkü her adımda patrikhaneler ve hilafet gibi siyasi, dini kurumların hukuku ile karşı karşıya geldik. Patrikhanelerin veya hilafetin itirazlarına maruz olmaksızın hiç bir düzenleme veya ilerici fikir, idare şeklimize sokulamıyordu… Patrikhanelerin ve hilafetin imtiyazları nedeniyle hükümet, eğitim usulünü dahi ıslah edemezdi. Türkiye’de yerleşmiş olan her cemaat, kendi dini mekteplerine sahipti. İmparatorluk hududu dahilinde her millet kendi lisanını ve dinini talim ederdi. Fakat bu mektepler ihanet projelerine hizmet ettiler. Bizimle 400 sene yaşamış olan yerli Rumlar, günün birinde Türklerin boyunduruğundan kurtulacakları günü düşünmeye başladılar. Diğer milletlerle de aynı hal vaki oldu… Böyle bir vaziyete İngiltere, Fransa, Amerika veya herhangi bir milletin ne kadar zaman tahammül edebileceklerini sorarız.