Bir ana. Uyuşturucu bağımlısı gencimizin anası. Elini göğsüne vurarak ağlarken diyor ki: “Ben Kürdüm, aslımı inkâr etmiyorum. Ama evlâdımı bu vatana şehit veririm, onu uyuşturucuya teslim etmem”. Yüreğinin sesini milletinin yürek sesine katmış anne, uyuşturucu terörüne karşı Atatürk Devrimi’nin açtığı çağdaşlık yolundaki kurtuluşa, millet olmanın gücüne inanıyor ve ona sarılıyor.
Bir kadın oyuncu. Sinema, tiyatro, dizi oyuncusu. Atatürk Devrimi ile çağdaşlığa ulaşma yolundan vazgeçmeyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve onun asli unsuru Türk Milleti’nin okul sıralarında eğitimlerini tamamlamış genç bir kadın sanatçı. İstanbul Sözleşmesi’nden medet umuyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara biçtiği kefeni, çocuklara ve gençlere öngördüğü karanlık geleceği, Cumhuriyetimizin çağdaş bir kadın sanatçısı olarak yırtamaması üzücü ve ibret vericidir. En büyük ödül, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin sağlam mayasından güç almaktır. Cumhuriyet’in yarattığı sanatçılarımızın izinden gidebilmek, tüm milletinin gönlünde yer edinebilmektir.
Yozlaşmanın kültürel, etik ve ahlaki değerlerimize yazılı ve görsel medyadan saldırıları sürüyor. Uyuşturucunun çocuklarımızı ve gençlerimizi hedef alarak geleceğimizi çökertmesi akıl almaz boyutlara ulaşmış durumda. Bundan nemalanmayı her türlü insani değerlerin önüne geçiren batıcı neoliberal sistem, yerli işbirlikçileri saldırıyor. Kadınımız, analarımız onlara karşı şimdi silkiniyor, çözümü söylüyor. Cumhuriyet Kadınları Derneği, “Uyuşturucuya karşı Anneler Hareketi”ni başlattı bile. Mahallelerde, meydanlarda masalar kuruyor. Annelerin, velilerin, ailelerin, gençlerin aydınlanmasına, önlemleri almasına çalışıyor.
Artan geçim zorlukları, hayat pahalılığı ve büyüyen işsizliğin yarattığı güçlükler en çok kadınları, gençleri, aileleri vuruyor. Kadınlar çözüm üreterek toparlanıyor. Tarlada, evde, pazarda üreten ve ürettiğini pazarlayan kadınlar kooperatiflerde, tezgâhta birleşiyorlar. Fabrikada, işyerinde sendikalaşıyorlar. İş kadınlarımız gittikçe çoğalıyorlar, rant ve ithalat ekonomisi yerine “yerli ve milli üretim” ekonomisine sarılıyorlar. Görünen o ki, kadınların sözüne kulak veren kazanacak.
Atatürk Devrimi, kadınlara çağdaşlık yolunu açtı. Cumhuriyet ile yaşamı aydınlanan kadının bugünkü kararlılığı, aldığı manevi mirastan ve tarihinden kaynaklanıyor. Tam bağımsızlık ilkesine sahip, özgüveni yüksek kadın niteliğimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin “çağdaş uygarlıkların üstüne çıkma”sında sorumluluk üstleniyor.
Aydınıyla, işvereniyle, sanatçısıyla, öğretmeniyle, ev ve fabrikadaki emekçisiyle, çiftçisiyle hepimizin çözüm için yürüyeceği yol, Atatürk Devrimi’nin gerçek çağdaşlık yoludur.
Aydınlık