Aşı karşıtlığının pompalanmasının nedeni yoksullar ölsün, zenginler yaşasın diye olabilir mi?
“Dünyada covid19 aşısına talep fazla, üretim az. Birileri aşı aleyhtarlığı yaparak, insanların bununla uğraşmasını ve bu arada kendilerinin aşı olmasını sağlamaya çalışıyor”. “Bir tarafta ölüm var, bir tarafta bilimsel olarak hazırlanmış aşılar var. Ben olsam ilk bulduğum aşıyı olurum.”
İsrail ve ABD’nin Aşıya 20 gün önce başlamaları ve bayağı yol aldıkları düşünülürse aşı aleyhtarlığı nereden çıkıyor, açıkça belli oluyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, aşı karşıtlığının en az olduğu ülkenin Çin, ABD ve Avrupa'da da yüzde 40'a kadar ulaşan oranda aşı karşıtlığı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ünal, "Yeni yapılan bir anket, şu anda Türkiye'de yüzde 8'lik bir grup kesinlikle aşı karşıtı. Ama onun dışında yüzde 4042'lik bir grup var ki bunlar aşıdan çekiniyorlar ve çekinmekte haklılar. Türkiye'ye Çin aşısı Sinovac gelecek. Sinovac aşısının faz 1, faz 2'si olumlu. Yan etkisi çok az, etkinliği de yüksek; ama faz 3 çalışmaları ise 10 binlerce kişide yapılıyor. Onun sonuçlarını görmeden insanlar aşı olma konusunda tereddüde düşüyorlar. Bunların birçoğu her şey netlik kazandıktan sonra aşı olma taleplerini belirteceklerdir" diye konuştu.

'BUNU BAŞARMAK ZORUNDAYIZ'

O zaman başka bir problemin ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Ünal, "Elde 50 milyonluk Çin aşısı var. Hiç azımsamayın; 25 milyon kişi aşılanacak bununla. Türkiye'nin nüfusunun yüzde 25'i neredeyse. Ama hedef ülkenin yüzde 70'ini aşılama. Bunu başarmak zorundayız. Bir tek bizim ülkemizin yüzde 70'inin aşılanması yetmiyor. Dünyanın yüzde 70'inin aşılanması lazım ki bu salgını defedebilelim. Bu sırada aşı karşıtı ya da aşı çekincesi olanlara yetecek aşı zaten hiçbir ülkede olmayacak. Aşı destekleyenler ya da aşı olmak isteyenler daha öncelikli olarak aşı olma şansını yakalayacaklar tüm ülkelerde. Yaşlılar sanki aşı olma konusunda daha bir pozitifler gibi geliyor bana. Yüzde 8'lik aşı karşıtları grubuna baktığımda ben sosyal medyada fotoğraflarına bakıyorum daha ziyade genç ekip diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

'SOSYAL MEDYADA AŞIYLA İLGİLİ YAZILANLARA İNANAMIYORUM'

Sosyal medyada aşıyla ilgili yazılanları duyunca inanamadığını söyleyen Prof. Dr. Ünal, "Yok aşının içinde çip varmış, Bill Gates bize para veriyormuş, bunlar büyük sermayenin yaptığı şeylermiş. Gerçekten bunları duyunca inanamıyorum. Bilimde her şey kanıta dayanır. Kanıtı olmayan hiçbir şeye inanmamalarını rica ediyorum. Ama kanıt şu değildir; İtalya'dan bir adam 'aşı çok kötüdür' diye söylüyor. 'Bak İtalyan profesör aşının ne kadar kötü olduğunu söylüyor' diyor. Ama siz adamın önüne 40 bin hastada yapılan aşı çalışmasının sonucunu koyuyorsunuz. Onun için 40 bin kişilik araştırmanın sonucunun değeri yok. İtalya'daki adamın söylediklerinin değeri var. Ben Covid ile beraber sosyal medyaya girdim. Hakaret edenler, sizin söylediğinizin yüzde 100 tersini söyleyenler var. Adamın sayfasına giriyorsunuz sosyal medyada sıfır takipçisi var. İsmini yalan olarak yazmış ve ne iş yaptığı bile belli değil ve bu adamın tweeti rekor kırıyor. Takipçi sayısı artmaya başlıyor. Bu bilgisiz, olayları yorumlayamayacak adam önemli bir Twitter şahsiyeti haline geliyor. Dolayısıyla sosyal medya mutlaka kontrol edilmesi gereken ve yalan bilgi yayılımı için çözüm üretilmesi gereken bir mecra. Bunu yapmadığımız takdirde her konuda bizi yanlış yönlendirecektir. Bunun için regülasyonlar getirilmesi gerekiyor" dedi.

'TOPLUM LİDERLİĞİ YAPAN HERKES AŞIYI GÜNDEME GETİRMELİ'

Prof. Dr. Ünal, hastanedeki hocaların yarısının bir an önce aşı olabilmek için araştırmalara katıldığını ve bunların medyada yer aldığını anımsatarak, "Toplum liderliği yapabilen her kim varsa sanatçılardan, hekimlerden, işadamlarından, politikacılarından herkes çıkıp bu aşı olayını afişe etmeli, gündeme getirmeli kendine uygulandığını göstermelidir. Bu birlikteliği devam ettirerek bu konuyu mümkün olduğunca yaygın yapmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.