Ankara Sanayi Odası'nda sunum ve sonrasında konuşma yapan Türkiye Cumhuriyet  (TCMB) Başkanı , ülkeler arasındaki ticaret gerilimlerinin küresel büyüme ve para politikaları üzerinde önemli yansımaları olduğunu söyledi.

Artan küresel gerilimlerin Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişen ülkelerde ciddi etkiler oluşturma potansiyeline sahip olduğunu ifade eden Uysal, "Gelişen ülkelere portföy akımı dalgalı ve zayıf seyrediyor" dedi.

Faiz indirimlerinin ardından kredi büyüme oranında canlanma olduğuna işaret eden Uysal, "Önümüzdeki dönemde kredi piyasasındaki canlanma daha belirgin hale gelecek" diye konuştu.

Enflasyon dinamiklerinde iyileşme gözlemlendiğini söyleyen Uysal, "Para politikasındaki alanımızı önden yüklemeli olarak kullanmayı tercih ettik. Bu konuda temkinli duruşumuzu sürdürmemiz gerekiyor" ifadesini kullandı.

'ENFLASYONDAKİ İYİLEŞME ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DE SÜRECEK'

İşte Uysal'ın konuşmasından öne çıkanlar:
Merkez Bankası olarak reel sektör ve tüm paydaşlarımız ile uyum içinde çalışmaya özen gösteriyoruz. Son dönemdeki küresel büyümede zayıflama eğiliminin AB ülkeleri için daha da belirgin olduğunu görmekteyiz. Bu durum AB ile olan ticaretimizi etkilese de firmalarımızın pazar ve ürün çeşitliği esnekliği ve rekabet kazanımları sayesinde ihracatımızdaki güçlü seyir devam etmekte.

Gelişmekte olan ülkelere olan portföy akımının dalgalı bir seyir izlediğini görüyoruz. İktisadi faaliyet 2018 yılının ikinci çeyreğinden itibaren dengelenme sürecine girdiğini görüyoruz. Gayrisafi yurt içi hasılada 2019 yılının ilk yarısında ılımlı bir toparlanma gözledik.

Başta sanayi üretimi olmak üzere öncü göstergeler iktisadi faaliyetteki toparlanmanın ve dengelenmenin ikinci yarıda da devam ettiğini gösteriyor. İktisadi faaliyetteki toparlanmanın ılımlı şekilde süreceğini öngörüyoruz. Reel Kurun düşük seviyelerde seyrediyor olması Türkiye'nin küresel ticaret pazarında sahip olduğu ticaret gücünü dolayısıyla dış ticaret dengesindeki iyileşmeyi desteklemekte.

Son aylarda de yaşanan toparlanmaya rağmen cari dengenin ana eğiliminde bir bozulma olmadığını görüyoruz. 2019 yılındaki geri kalanında cari işlemler dengesindeki iyileşmenin devam etmesini bekliyoruz

Tüketici enflasyonunda 2018 yılının ekim ayından bu yana belirgin düşüş görüyoruz. Sıkı para politikası ve koordineli politika çalışma neticesinde birikimli döviz kuru etkilerinin azalması ve iç talebin olumu seyri enflasyonun düşüşünde temel sürükleyici olarak öne çıkmakta.

Önümüzdeki dönemde enflasyondaki iyileşmeye bağlı olarak beklentilerin de iyileşmeye devam edeceğini değerlendiriyoruz.

Temmuz ve eylülde faiz indirdik. Küresel gelişmelerin de etkisiyle para politikasında oluşan hareket alanının önemli bir kısmını temmuz ve eylül aylarında önden yüklemeli bir şekilde kullanmayı tercih ettik. Gelinen noktada para politikası duruşunun enflasyonun düşüşünü desteklediğini görmekteyiz.

Faiz indirimlerinin ardından kredi büyüme oranında canlanma oldu. Önümüzdeki dönemde kredi piyasasındaki canlanma daha belirgin hale gelecek.

Öte yandan Türkiye'de enflasyon gelişmekte olan ülkelere oranla hala yüksek seviyede. Enflasyondaki düşüşü kararlı hale getirebilmemiz için para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdürmemiz gerekmekte. Bu çerçevede parasal sıkılığın düzeyini enflasyonda düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleyeceğiz.

Merkez bankaları uyguladıkları para politikası vasıtasıyla toplam talep, kredi koşulları, ve benzer makro değişkenleri etkilemek suretiyle enflasyon üzerinde belirleyici rol oynarlar. Merkez bankasının politika faizi bir hafta vadeli repo ihale faizi oranı olarak belirlenmiştir. Para politikası iki açıdan önemlidir borçlanma maliyeti ve öngörülebilirlik. Oynaklığın fazla olduğu dönemlerde sıkı para politikası reel sektörü rahatlatır. Merkez Bankası olarak para politikası süreçlerinin tasarımında veri odaklı bir yaklaşım ile hareket etmekteyiz.

Reel sektörle çift yönlü iletişime önem veriyoruz. Bugüne kadar saha çalışmaları kapsamında 500'ün üzerinde görüşme gerçekleştirdik. Sorunların çözümünde aracı olmaya çalışıyoruz.