Türkiye'nin yerli ve milli silahlı 'Küçük asker' ASELSAN tarafından ilk kez TEKNOFEST'te tanıtıldı... ASELSAN, bir süredir üzerinde çalıştığı akıllı Nano İnsansız Hava Aracı'nı (İHA) TEKNOFEST İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali'nde (TEKNOFEST İstanbul) görücüye çıkardı. Sürü halinde görev yapabilen 'küçük askerler' büyük görevlerin aranan silahları olacak. Öte yandan silah sanayiinde yerli ve milli atılımlar son sürat devam ediyor.
İşte Türkiye'nin yeni nesil yerli ve milli silahları...
ASELSAN, TEKNOFEST İstanbul'da insansız sistemler ürün ailesinin yeni üyesi olan Nano İHA'yı ilk defa sergiledi.Nano İHA Proje Yöneticisi Yusuf Ziya Kotil, Nano İHA'nın küçük olması dolayısıyla görsel ve akustik izlerinin düşük olduğunu, kolaylıkla taşınabildiğini, kara ve deniz araçlarına entegre edilebildiğini anlattı.Aracın keşif, gözetleme ve istihbarat amaçlı olarak açık ve kapalı mekanlarda görev icra edebildiğini dile getiren Kotil, "Asgari 25 dakika havada kalma süresine sahip. 1,5 kilometre mesafeden gerçek zamanlı görüntü aktarma kabiliyeti bulunuyor. Bunlara ilave diğer özellikleriyle kendi boyut ve ağırlık limitleri dahilinde piyasadaki emsal ürünlere kıyasla performans özelliklerinin daha iyi olduğunu söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
SÜRÜ HALİNDE GÖREV YAPABİLECEKLER
Kotil, ASELSAN'ın bir diğer öz kaynaklı ArGe çalışması Sürü İHA Geliştirme Projesi'nden elde edilen kabiliyetlerin Nano İHA'lara da aktarılmasının planlandığını belirterek, "Nano İHA ile ilgili nihai hedefimiz, sürü halinde görev icra eden Nano İHA'lar. Bu araçları önümüzdeki yıl Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine eklemeyi planlıyoruz" dedi.
Ürün üzerinde yaklaşık 1 yıldır çalışıldığını anlatan Kotil, "Nano İHA'nın tek er tarafından kullanılabildiği gibi zırhlı araçlarla kolaylıkla entegre edilebiliyor. Zırhlı araçlar içerisinden operatör tarafından verilecek bir komutla araç üzerindeki platformdan otomatik olarak kalkış yapabilir. Bu sayede zırhlı aracın gidiş güzergahı belli mesafeler öncesi gözetlenebilir" değerlendirmesinde bulundu
ÖZEL GÖREVLERİN ARANAN ÜRÜNLERİ OLACAKLAR
Nano İHA'lar düşük ağırlık ve boyutlarıyla kolayca kamufle olup, oldukça zor tespit ediliyor, bazı zamanlarda ise bu mümkün olmuyor. Bu tür sistemler, özel kuvvetler ve istihbarat örgütleri tarafından yüksek değerlikli hedeflerin yakın gözetleme ve keşfi amacıyla tercih ediliyor.
Nano İHA'lar savaş ve operasyon anında uzak yerlere hızlı erişim ve gözetleme olanağı sağlamaları dolayısıyla önem taşıyor. Yapısı gereği diğer hava araçları veya personel için hemen hemen bir risk oluşturmayan bu İHA'lar, hava sahası koordinasyonu gerektirmeden operasyon gerçekleştirebilmeye olanak sunuyor.
Çok kısa sürede göreve başlayabilen bu İHA'lar, oldukça kolay kullanılabiliyor. Nano İHA'lar, ekonomik olmaları dolayısıyla da önemli bir maliyet avantajı sağlıyor. Bu araçların, aramakurtarma, kapalı veya kalabalık alanlarda keşif, büyük engeller için çevre analizi, nesne tanımlama, yakın gözetleme, olay yeri inceleme gibi görevleri yerine getirebiliyor
TÜRKİYE'NİN YENİ NESİL YERLİ SİLAHLARI
AKINCI İHA ÖZELLİKLERİ
Akıncı TİHA, kendine özgü bükümlü kanat yapısıyla 20 metrelik bir kanat açıklığına sahip olacak ve çok sayıda milli akıllı mühimmat taşıyabilecek. Akıncı, ayrıca özgün yapay zeka sistemi sayesinde, daha akıllı ve çevresel koşulların daha da farkında olacak, kullanıcılarına ileri uçuş ve teşhis fonksiyonları sunuyor.Operasyonel irtifası 40 bin fit olan Akıncı, 24 saat havada kalıyor ve bin 350 kilogram faydalı yük taşıyabiliyor.. Türkiye ile Amerika arasında yaşanan F35 gerilimin ardından Rusya'dan alınması gündeme gelen Su35 Flanker E savaş uçağı TEKNOFEST öncesi dikkat çeken bir gösteriye imza attı. Su35'in gösterisi mest etti.
Gelişen teknoloji hayatımızın her alanına nüfus etmek ile birlikte silah endüstrisini de baştan başa yeniliyor.
İşte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından kullanılan yerli teknoloji ürünü olan silahlargTerörle mücadelede aktif olarak kullandığımız ASELSAN İHASAVAR'ın 500. teslimatı gerçekleştirildi.
MİLLİ MUHARİP UÇAK
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI), Milli Muharip Uçak ve HÜRJET gibi projelerin yoğun mühendislik hesaplamaları için teknolojik altyapısını güçlendirdi.
TUSAŞ, son dönemde Türk savunma ve havacılık sanayisi açısından üstlendiği önemli projeler başta olmak üzere yürütülen çalışmaların aerodinamik, aeroakustik, yapısal ve beka analizleri gibi yoğun mühendislik hesaplamalarında kullanılmak üzere yeni Yüksek Başarımlı Hesaplama Sistemi kurdu.
Testlerde LSS'nin hareketli bir kara aracı üzerinde istenen bölgeye hızlıca intikali, ardından el yapımı patlayıcılara, branda, örtü gibi geçici yol engelleyicilere, saldırı ya da istihbarat amaçlı uçan ticari drone'lara karşı etkinliği gösterildi. LSS, altına patlayıcı madde bağlanmış ticari insansız hava aracını güvenli bir mesafede patlatmayı başardı.
DRONE TEHDİDİNİ 'KAPAN' DURDURACAK
Türk savunma sanayisi, saldırı amacıyla kullanılan "drone"ları etkisiz hale getirmek için yeni bir çözüm geliştirdi.
Geleneksel güvenlik önlemleriyle tespit edilmeleri çok güç olan "drone"ların, tüm dünyada düşman unsurlar veya teröristler tarafından istihbarat veya saldırı amaçlı kullanımı yaygınlaşıyor.
Meteksan Savunma, SDT ve Tamgör Elektronik, farklı alanlardaki uzmanlıklarını birleştirerek bu tür tehditlere karşı Kapan Drone Savar Sistemi'ni geliştirdi.
İHA VE SİHA'LARA ÖZEL YERLİ YAZILIM: KUZGUN
İHA ve SİHA'ların yazılımsal çözümler ile desteklenmesi, fiziksel yeteneklerinden çok daha öneme sahip. Bu kapsamda mobil canlı yayın yazılımı Kuzgun tanıtıldı.
Efes 2018 Birleşik Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı'nda tanıtılan uygulama, Baykar Makina ve paydaşları tarafından geliştirildi.
Bayraktar TB2'den gelen görüntüler, Kuzgun ile canlı olarak fuar alanındaki katılımcıların mobil cihazlarına aktarıldı.
Güvenlik ve performans testlerini başarıyla geçen Kuzgun, uçtan uca şifreleme ile görüntüleri askeri ağdan mobil internet ağına güvenli şekilde aktarabiliyor.
Sistem sayesinde bölgede bulunan askeri personel, İHA ve SİHA'lardan gelen görüntüleri anlık olarak mobil cihazında görebilecek.
ASELSAN YENİ SİLAHIYLA HIZ REKORU KIRDI
ASELSAN, dünyada henüz gelişme aşamasında olan elektromanyetik fırlatma sistemlerine yönelik çalışmalarında ulaştığı noktayla dikkati çekti.
Elektromanyetik fırlatma konusunda 2014'ten bu yana çalışmalar yürüten ASELSAN, geçen yıl Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF), Tufan Elektromanyetik Top Sistemi'ni tanıttı.
Saniyedeki hızı 2 bin2 bin 500 metre, yani ses hızının 6 katından fazla olduğu belirtilen sistemle geçen sürede atış testleri gerçekleştirildi.
Tufan'ın ön prototipiyle KonyaKarapınar'da gerçekleştirilen atışlı testlerde mühimmat, ses hızının 9 katı hızla hedefe gönderildi.
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir'in de katıldığı testlerde, saniyede 3 bin metre namlu çıkış hızı sağlanarak rekor kırıldı. Bu değer, barut kullanan klasik silahların mermiyi atma hızının yaklaşık 3 katına karşılık geliyor.
Elektromanyetik fırlatma sistemleri, geleceğin hava savunma silahı olarak gösteriliyor. Bu teknoloji kullanılarak geliştirilen ve "railgun" adı verilen silahların çok uzun mesafelerde etkili olması, savunma alanında önemli bir kuvvet çarpanı olarak yer alması öngörülüyor.
Mühimmatın namludan yüksek hızla çıkması, klasik silahlara nazaran çok daha uzun menzillere atış yapılabilmesi anlamına geliyor. Türkiye'de geliştirilecek akıllı mühimmatlar ile birlikte "railgun" sistemleri hem uzun menzilli kara topçu silahı hem de çok etkili bir hava savunma silahı olarak kullanılabilecek.
Elektromanyetik fırlatma sistemleri sayesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin kimyasal patlayıcı kullanılan konvansiyonel silahlara göre çok daha etkili silah sistemlerine sahip olması sağlanacak.
Türkiye, elektromanyetik fırlatma sistemleri konusunda yürütülen çalışmalar sayesinde birçok yeni teknolojikazanacak.
Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri Ahmet Can Şuyun, Petek Ellialtıoğlu, Arda Karabey, Tutku Güzelcan, İlyas Kocaer, Damla Leblebicioğlu ve Berk İzgi Danış, Sanayi Odaklı Bitirme Projesi etkinliği kapsamında ROKETSAN için Dikey Atış Sistemi üzerinde çalıştı.
Savunma alanında Dikey Atış Sistemi gibi ürünlerin yurt içinde geliştirilmesi hem maliyet hem de ülkenin kendi taktik ihtiyaçlarına uygun çözümler üretilmesi açısından önem taşıyor.
Bilkent Üniversitesi bünyesinde bu ihtiyaçlardan yola çıkılarak, Dikey Atış Sistemi'nin prototipinin tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesine çalışıldı. Bu konuda kapsamlı literatür çalışması gerçekleştirildi. Proje ekibi, mevcut ürünlerdeki sınırlılıkları ortadan kaldırmaya ve ROKETSAN'ın belirttiği gereksinimler doğrultusunda tasarımı şekillendirdi.
Proje kapsamında doğru ve hızlı konumlandırma ve ateşlemeyle hedefin vurulmasını sağlayacak bir sistemin ortaya konulmasına çalışıldı. Öğrencilerden İlyas Kocaer'in verdiği bilgilere göre, ekip, en az 3 farklı mühimmatı, toplamda ise 6 mühimmatı atabilecek roketatar prototipi geliştirdi.
Sistem, yatay eksende 360 derece hareket edebiliyor ve çok sayıda tur atabiliyor. Tüm hareketler ateşlemeye gereksinim olmaksızın mekanik olarak gerçekleştiriliyor. Roketatarın 6 namlusu da bağımsız olarak dikey eksende 90 derece görev yapabiliyor. Komutlar sisteme, araç bilgisayarından bir arayüz üzerinden gönderiliyor.
Mevcut ürünlerde hareket kısıtlılığı, farklı tipte mühimmatları atamama ya da sistemin korunmasına yönelik kısıtlılıklar bulunuyor. Geliştirilen Dikey Atış Sistemi, yatay ve dikey eksendeki geniş hareket alanı, farklı tipte mühimmatlar atabilmesi ve korumaya yönelik mekanizmalarıyla benzer ürünlerden üstünlükler taşıyor.
Sistem sayesinde aynı operasyonda farklı tipteki hedeflere farklı mühimmatlar kullanılması mümkün olabilecek.
Ağırlığı 60 kilogram olan sistem, yatay ve dikey eksende saniyede 20 derece hareket edebiliyor. Sistem, yüksek hareket olanaklarıyla geniş bir alanda hedeflemeye olanak veriyor. Dikey Atış Sistemi, hem kara hem de deniz platformlarında kullanılabilecek.
YERLİ HELİKOPTER MOTORUNUN GÜCÜ TEST EDİLDİ
İlk uçuşunu başarıyla yapan Türkiye'nin özgün helikopterinin motor ihtiyacının yerli olarak karşılanmasına yönelik Savunma Sanayii Başkanlığının koordinasyonunda TUSAŞ Motor Sanayii AŞ'nin (TEI) yürüttüğü projede, önemli kilometre taşlarından biri daha başarıyla aşıldı.
Alınan bilgiye göre, motorun kalbini oluşturan çekirdek motorun ön prototip imalatının tamamlanması ve ilk ateşlemenin başarıyla gerçekleştirilmesi sonrasında proje yoğun şekilde sürdürülüyor.
T625'İN YERLİ MOTORLA İLK UÇUŞU 2021'DE
Turboşaft Motor Geliştirme Projesi'nin 8 yıllık süresinin 1,5 yıllık dönemi geride kaldı. TEI, projede, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a verilen söz doğrultusunda 5,5 yıllık sürede gelinecek noktaya 4 yılda gelmeyi hedefliyor. T625'in yerli motorla ilk uçuşunu 2021 yılının ilk yarısında yapması amaçlanıyor.
Proje kapsamındaki çalışmalar bu hedef doğrultusunda hızlandırıldı.
İlk ateşleme sonrasında projedeki önemli aşamalardan biri, T625'in ilk uçuşunu yaptığı 6 Eylül'den bir gün önce gerçekleşti. Motor 5 Eylül'de kararlı rejimde çalıştırıldı. Projenin kilometre taşlarından birini oluşturan bu gelişmeyle motorun tasarlandığı şekilde çalıştığı görüldü.
TEI bünyesinde motorun karakterizasyon çalışmaları devam ederken, 1 yıl sonunda prototip motorun çalıştırılması planlanıyor.