Emekli Amiraller Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu yıl ilk defa katıldığı MEDUSA2020 tatbikatını değerlendirdi. Yorumlarda tatbikatın Türkiye’nin jeopolitik yönelişine yanıt olduğu belirtildi. Ankara’ya diplomasi çağrısı yapıldı.


Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin katıldığı MEDUSA2020 tatbikatı Mısır'ın İskenderiye kıyısı açıklarından More açıklarına kadar uzanan deniz sahasında başladı. 

30 Kasım’dan 6 Aralık'a kadar sürecek tatbikat Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs Yönetimi tarafından birçok kez yapıldı.

Bu yıl ise tatbikata ilk defa Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de katılıyor. 

Aydınlık’a konuşan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ve Semih Çetin Türkiye’nin jeopolitik yönelişine dikkat çekti. 

Cem Gürdeniz açıklamaları şöyle: 

‘TATBİKAT JEOPOLİTİK YÖNELİŞE CEVAP’

“2017 yılından bu yana devam eden MEDUSA isimli üçlü tatbikat serisi Mısır, Yunanistan ve GKRY arasındaydı. Bu sene yapılan 10. tatbikatta söz konusu üçlüye Fransa ve BAE’nin katılması sürpriz olmadı. İskenderiye açıklarında ve Kahire FIR’ı içinde yapılacak tatbikatın verdiği mesaj açıktır: Türkiye'ye Anadolu dışına çıkma, sana verilen sözde Seville Haritası'ndaki deniz yetki alanını kabullen!

Bu tatbikat, Türkiye’nin Batı Asya’da Soğuk Savaş sonrası yeni bir jeopolitik yönelişe girmesi ve geleneksel Atlantik ittifak jeopolitiğini terk etmesine bir cevaptır.

Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'ndeki kıta sahanlığına ve müstakbel Münhasır Ekonomik Bölgesi(MEB)'ne sahip çıkarak bu alanlardaki hak ve çıkarlarını korumasına yönelik politikasını gayri hukuki ve saldırgan olarak tanımlayıp, kendi saldırganlıklarını örtme gayretidir.

‘MISIR’IN YAPABİLECEĞİ GÖSTERİŞE YÖNELİK’

Ancak şunu unutmamaları gerekiyor: Kendi iç sorunlarıyla baş edemeyecek kadar yönetim zafiyeti ve güç gerilemesi içindeki Fransa ile sadece finansal gücü olan BAE’nin Yunanistan ve GKRY için gerçek bir krizde yapabilecekleri sınırlıdır. Mısır’ın yapabileceği ise sadece gösterişe yöneliktir. Pahalı savaş gemileri ve denizaltılar satın almakla kısa sürede deniz gücü olabilmenin tarihte örneği yoktur.

Türkiye’ye ayar ve mesaj vermeye yeltenen ülkelere 20 Temmuz 1974’te Nikos Sampson darbesinden 120 saat sonra Girne’de kıyıbaşını tutan Türk Donanması, Ordusu ve Hava Kuvvetleri'ni iyi analiz etmelerini öneririm.

MEDUSA10 tatbikatı kışkırtıcı karakterdedir. Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de ganbot diplomasisi uyguladığı, uluslararası hukuka uymadığı için eleştiri getiren ülkelere tavsiyem; son 3 yılda Yunanistan ve GKRY orkestrasyonunda Türkiye aleyhinde yapılan tatbikat sayılarına ve kapsamlarına bakmaları; GKRY’nin Mayıs 2004'te tek taraflı ilan ettiği MEB’in hukuksuzluğunu görmeleri; KKTC’nin haklarının gaspını ve Türkiye kıta sahanlığını tecavüzlerini incelemeleridir.”

‘MISIR’LA KAVGALI OLDUK’

Emekli Tümamiral Semih Çetin'in değerlendirmeleri ise şöyle:

“Tatbikatın yapılacağı yer Mısır'ın karasuları ile uluslararası sulardır. Uluslararası sularda tatbikat planlamak herkesin hakkıdır; ama bunun Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları konusundaki verdiği mücadeleye bir cevap olarak planlandığı aşikar. Burada durduk yere Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Mısır, Yunanistan gelip tatbikat yapmaz. Karşımızda böyle bir ittifak oluştu. Bunlar şöyle diyor: Eğer siz ısrarla daha ileri giderseniz ve bizim gönderdiğimiz gemilere müdahale ederseniz, o zaman bizim de mesajımız budur.

Kaybettiğimiz nokta ise şu: Bizim diplomasiyi çok iyi kullanmamız gerekirken; Mısır'la gittik kavgalı olduk. Mısır'la Türkiye arasındaki ilişkiler geçmişte olduğu gibi olsaydı şuanda bunları hiç konuşmuyor olacaktık. Birleşik Arap Emirlikleri ise Katar'la olan düşmanlığı nedeniyle Türkiye'nin karşısına geçmiş durumda; ama geçse ne olur geçmese ne olur! Burada önemli olan Fransa'dır. Fransa pozisyonunu almış, 'Türkiye benim karşımdadır, diplomaside de sahada da karşımdadır' diyor. Gerçek bir durum olduğunda da Fransa'yla yüzleşeceğimiz ortada.

'FRANSA'NIN TUTUMU İSE TAMAMEN İÇ SİYASETİYLE İLGİLİ’

Biz bundan sonra da deniz yetki alanlarını koruduğumuz faaliyetlerimize devam edeceğiz ve bunların kışkırtmalarını da çok önemsemeyeceğiz. Biz pozisyonumuzda kararlıyız. Bunları ciddiye alınca Yunanistan ve Fransa liderleri kendi iç kamuoyunda prim yapıyorlar. Fiili bir savaş durumunda Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yunanistan'a hiçbir katkısı olmaz. Fransa'nın tutumu ise tamamen iç siyasetiyle ilgili.

Dikkat etmemiz gereken bir konu daha var: Yunanistan neticede ABD ve AB'nin telkinleriyle bizi masaya oturmaya ikna etti. Yunanistan'la görüşmeler başladığı anda Türkiye'nin pozisyonu bir adım geriye gitmiş demektir. Doğu Akdeniz Yunanistan'la tartışılacak bir konu değildir. Doğu Akdeniz'e kıyıdaş ülkelerin hepsi ile tartışabilirsiniz, bir konferans toplanmasını isteyebilirsiniz ama Yunanistan'la tartışamazsınız. Onlar ne diyor Ege'de? 'Ben kıta sahanlığı dışında bir şeyi tartışmam, egemenlik hakkımdır' diyor. Hangisi egemenlik hakkı? Karasuları mı FIR Hattı mı adalar mı? Doğu Akdeniz'e kıyıları bile yok. Burada kesinlikle pozisyonumuzu korumamız lazım.”

‘CAYDIRICI TEDBİRLER ALMALIYIZ’

Sputnik’e konuşan emekli Koramiral Can Erenoğlu da diplomasiye dikkat çekti:

"Denizlerde caydırıcı tedbirler almalıyız. Dostlukların ötesinde menfaatler söz konusudur. Fransa’nın bu tatbikata katılmasının arkasında bölgedeki işbirliklerini geliştirmek ve Akdeniz’de kalıcı olmak isteği bulunuyor. Bu kapsamda hakkaniyetli ve uluslararası hukuka uygun çözüm için bilgili, liyakatli ve saygın diplomatlarımızın görüşlerine başvurulmalı. Aynı zamanda Ege ve Doğu Akdeniz gibi milli güvenliği ilgilendiren konuların asıl tartışılacağı yer de TBMM olmalı ve kararlar buradan çıkmalı."