Ahmet Hakan'ın yazısı şu şekilde:
Doğru mudur, sallama mıdır... Hiç bakmadan... Tuttunuz, “Bir CHP’li Külliye’de Erdoğan’la görüştü” iddiasına sahip çıktınız.
Hem de ne sahip çıkma!
Sanki elinizde somut bir bilgi varmış gibi... Sanki o CHP’liyi biliyormuşsunuz gibi... Sanki olayın hakikat olduğundan çok eminmişsiniz gibi...
*
Ne çıktı bu yaptığınızdan?
Ne çıkacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mükemmel bir meydan okuma fırsatı çıktı.
O da fırsatı değerlendirdi.
“Böyle bir görüşme yapmadım. Ben Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum, sen genel başkanlığını ortaya koyuyor musun” diyerek sizi ezdi de ezdi.
*
Ne gerek vardı buna Kemal Bey?
Konu gündeme geldiğinde...
“Somut olayla ilgili benim bilgim, belgem, delilim yok... Hiçbir CHP’linin böyle bir görüşme yapacağına inanmıyorum... Ancak Erdoğan’ın CHP’nin içinin karışmasından mutlu olacağından eminim” diyemez miydiniz?
*
Bir değil, iki değil, üç değil...
Neden kendi elinizle kendinizi ezdiriyorsunuz ki?
Karşılığını veremeyeceğiniz meydan okumalara kendinizi niye muhatap kılıyorsunuz ki?
Dilim varmıyor ama “Siz galiba bundan hoşlanıyorsunuz” diyeceğim neredeyse.
*
Belki de “Kurultayda karşıma çıkacak rakibim ‘Erdoğan’ın adamı’ olarak görülsün de varsın Erdoğan beni meydan okumayla ezsin” diyorsunuzdur.
Eğer mesele gerçekten buysa...
Hiç değilse akıllıca bir hamle yaptığınızı düşüneceğim.
Ama mesele bu değilse... Diyecek söz bulamıyorum.
CHP’LİLERİN ŞARKISI: BOŞVERMİŞİM MECLİS’E
Hangi gerekçeyle olursa olsun...
Termik santralların iki buçuk yıl daha filtresiz olarak faaliyet göstermesine karşıyım.
CHP de tıpkı benim gibi karşı bu işe.
*
Fakat Meclis’te bu konuyla ilgili oylama yapılırken... CHP’nin 139 milletvekilinden sadece 25’i katıldı. Geri kalanlar arazi...
*
Ajda Pekkan’ın “Boşvermişim, boşvermişim dünyaya” şeklindeki o eski şarkısını, CHP’li milletvekillerine uyarladım:
“Boşvermişim, boşvermişim Meclis’e...”
*
Şarkısı bu olan CHP’lilerin, “Meclis’in işlevi kalmadı” falan diye şikâyete hakkı var mıdır meselesini ise es geçiyorum.