Çok ilginç zamanlarda yaşıyoruz.
Twitter ile dünya tarihi değişiyor.
Hani bundan 30 sene önce böyle bir cümle kursam, deli diye tımarhaneye atarlardı.
Trump bir twit attı.
“Suriye’den çekiliyoruz, IŞİD ile filan oradaki ülkeler uğraşsın artık” dedi.
Herkes şaşırdı.
Yahu nedir, ne oluyor?
ABD’nin yeni sinsi planı mı var?
Rusya ile mi anlaştı, yoksa Türkiye ile mi gizli sözleşme yaptı?
İsrail ile danışıklı dövüş müydü yoksa?
Doğal olarak tüm askeri, siyasi ve diplomatik gözlemciler bu soruları sordu.
Ancak ben sahada olana, somut duruma bakarım.
ABD, Suriye’de açıkça bir yenilgiye uğradı.
Onca çaba ve entrikadan sonra bile Beşar Esad’ı deviremedi.
İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri…
Başlangıçta Türkiye ve Katar da bu listeye dahildi.
Sonra Rus uçağı düşürülmesiyle cephe değiştirdik.
Neticede ABD Suriye’de yenilgiye uğradı.
Trump da iç siyasette elini güçlü hissettiği anda bunu ilan etti.
Nokta.
Şimdi Trump ve NeoCon’lar aralarında savaşsınlar, onlar düşünsünler.
Suriye’de ise artık Türkiye, Rusya ve İran, meşru Şam yönetimiyle uzlaşma ve normalleşme sürecine girdi.
Hulusi Akar, Mevlüt Çavuşoğlu ve Hakan Fidan’ın Moskova’daki temaslarında, Erdoğan – Esad diyaloğunun kapısı açıldı.
Pek yakında çok şaşıracağımız gelişmeler olabilir.
Gerçi, “Kardeşim Esad”dan “Zalim Esed”e geçişte de şaşırmıştık, artık niye şaşıralım ki…
ABD AFGANİSTAN’DAN DA ÇEKİLİYOR
Ancak Suriye’deki gelişmeler esnasında Afganistan gözden kaçtı.
ABD sadece Suriye’den çekilmiyor, Afganistan’dan da çıkma hazırlığı yapıyor.
Hem de uzun bir süredir.
ABD, düşmanı Taliban ile Katar ve Dubai’de yürüttüğü gizli görüşmelerde önemli bir aşamaya geldi.
14 bin askerden 7 binini çekeceği zaten gizli değildi ama görüşmelerde, tamamen çekilme ihtimali de belirdi.
Gerçi bu konuda Trump henüz bir twit atmadı ama, Washington’da asker çekme kararı netleşti.
ABD Savunma Bakanı Mattis’in istifası da, sadece Suriye değil, Afganistan’dan çekilme kararıyla ilgili.
“Kuduz Köpek” lakaplı Mattis, istifa mektubunda Donald Trump'a, "Sizin görüşlerinize daha yakın çizgideki bir Savunma Bakanıyla çalışmaya hakkınız var" demişti.
Eski Bush ekibinden Afganistan Özel Temsilcisi ZalmayHalilzad, yürüttüğü gizli görüşmelerde Taliban’a çekileceklerini bildirdi.
ABD’nin tek şartı var.
2019 Nisan’ındaki başkanlık seçimlerinde Afganistan’ı ABD yanlısı birisinin yönetmesi.
Aynı Türkiye’de olduğu gibi Afganistan’da siyasi sistem, tek adam yönetimine uygun bir hale getirildi.
Afganistan’dan çekilen ABD’nin tek güvencesi, bu seçilecek tek adamın çıkarlarına zarar vermemesi olacak.
Yeni yönetime sürülecek bir önemli koşul da Rusya ve İran’dan uzak durması.
Taliban’ın pek çok bölgeyi yeniden ele geçirdiği şu dönemde bunlar zayıf güvenceler bence.
Bir başka konu da, ABD’nin çekildiği üs bölgelerine Suudi Arabistan ve BAE askerlerinin yerleştirilmesi.
Suriye’de de benzer bir formül aranıyor.
ABD’nin Suriye’deki PKK hamiliğini Fransa ve Suudi güçlerinin sürdürmesi öngörülüyor.
Ama hem Suriye, hem de Afganistan’da bu formül zayıf görünüyor.
ABD SADECE SİYASİ DEĞİL EKONOMİK KRİZ DE YAŞIYOR
2019 yılı, başta müesses nizamın sesi The Economist olmak üzere, tüm batılı basın organları ve akademisyenlerce kabul ve ilan edildiği üzere büyük bir ekonomik krize gebedir.
Krizin kaynağı ve merkezi de ABD ve Amerikan dolarıdır.
Başta Amerikan Merkez Bankası FED olmak üzere, Bank of England, AB Merkez Bankası ve Bank of Japan, hep birlikte 2008’deki Amerikan krizinden bu yana karşılıksız dolar basma kampanyası yaptı.
2008’de küresel toplam borç, 177 trilyon dolar iken, bugün 277 trilyon dolara çıktı.
Ve tüm dünya artık “quantitativetightening” yani sıkı para dönemine giriyor.
Uzun süren küresel durgunluk, artık jeopolitik bir dolar krizine doğru yol alıyor.
Çin ve Rusya’nın başını çektiği gelişen dünya, artık karşılıksız dolarla dolandırılmak istemiyor.
ABD’nin doların hegemonyasını sürdürmek için kullandığı dev askeri kompleksi de alarm veriyor.
Rusya’nın hipersonik füzeleri, Çin’in yeni nesil denizaltı füzeleri, İran ve Türkiye’nin Avrasya ile bütünleşince artan gücü, artık dünyanın polisi jandarması olarak caka satmasına engel oluyor.
Bakın bu sene sonlarında ABD’de 2 ayrı resmi rapor hazırlandı.
“ProvidingfortheCommonDefense” (Ortak Savunmayı Sağlamak) başlıklı Kasım ayı raporunda ABD’nin, Çin ve Rusya’ya karşı savaş hazırlığı analiz edilirken, ABD’nin içeride ve dünyada askeri kapasitesinin gerilediği vurgulanıyordu.
Her ne kadar askeri harcamalara daha çok para ayrılsın diye yazılsa da raporda somut bilgiler vardı.
Zaten 22 trilyon dolarlık devasa bütçe açığıyla hangi savunma sanayi desteklenecek ki!
Füze savunma sistemleri, Siber ve Uzay teknolojileri, hava ve denizaltı savunma sistemleri, balistik kıtalararası füzeler ve elektronik harp sistemlerinde ABD’nin artık dünya lideri olmaktan çok uzak olduğu saptanıyordu.
Bunu Suriye’de bizzat gördük.
Rusya 2015’te topa girdi, ABD’nin işi bitti.
Keza İsrail de Rus hava savunma sistemlerine karşı çaresiz kalıyor.
S300 sistemi henüz devreye alınmadan dahi, Polyana D4M1 otomatik radar savunma sistemiyle hava saldırıları etkisiz hale getirildi.
Son İsrail saldırısında bu sistem işe yaradı, İsrail F16’ları 16 füzeden sadece ikisini, o da tam isabet olmadan atabildiler. 14 füze havada imha edildi.
Üç aydan beri Suriye hava sahası ihlal edilemez durumda. Bundan böyle ABD askeri varlığının bir anlamı kalmadı. ABD yanlısı paralı askerlerin karada gerçekleştirecekleri her türlü taarruz, uçak kaybetme tehlikesini göze alamayan ABD hava kuvvetlerinin artık desteğinden yoksun halde.
Amerika’daki 2. rapor ise bu ay (Aralık) yayınlandı. “National Security: LongRangeEmergingThreatsFacingThe United States as Identifiedbythe Federal Agencies” (Ulusal Güvenlik: Federal Ajanslar tarafından belirlenen ABD’nin karşı karşıya olduğu uzun menzilli tehditler) başlıklı rapor batılı medyada neredeyse hiç yer almadı.
ABD Hükümet Güvenilirlik Ofisi (GAO) tarafından hazırlanan rapor, hipersonik füzeler konusunda Putin’in blöf yapmadığını söylüyor.
Özetle, ABD’nin artık Rusya ve Çin’e karşı askeri üstünlüğünü kaybettiği ve bunu telafi etmek için yeterli paranın da bulunmadığı itiraf ediliyor.
2019’DA ABD DÜNYA POLİSİ OLAMAYACAK
Rus Ekonomist IvanDanilov, ABD’nin artık dünyadaki her sıcak noktada asker ve silah bulundurma lüksünü kaybettiğini belirtiyor.
Sputnik’e konuşan Rus uzman, ABD’nin artık küresel işleri Katar, BAE, Türkiye, Polonya ve Suudi Arabistan gibi müttefiklerine ihale etme niyetinde olduğunu söylerken, şu iddialı sözleri söylüyor: “2019 yılı, ABD’nin dünya polisi, küresel jandarma rolünün bitişinin resmen ilan edildiği yıl olacak.”
Voltaire sitesinden araştırmacı yazar ThierryMeyssan da “ABD Ulusötesi Sermaye Adına Savaşmayı Reddediyor” başlıklı yazısında benzer bir saptamada bulunuyor.
Meyssan özetle şunları söylüyor:
“ABD’nin Suriye ve Afganistan’dan geri çekilmesi ve General Mattis’in istifası, dünya düzeninde süregelen altüst oluşu doğrulamaktadır. ABD, ne ekonomik, ne de askeri alanda artık ilk sırada değildir. Ulusötesi sermayenin çıkarları adına savaşmayı sürdürmeyi reddetmektedir. Eski müttefikleri, Rusya ve Çin’in yükselişini kabul ederken, önderlik ettiği ittifaklar dağılmaya başlamaktadır”.
Ben hep, Wall Street Bankaları, Petrol Şirketleri ve Savunma Sanayi’nden oluşan küresel sermaye, establishment, yani müesses nizamın, “War is goodforbusiness” (Savaş karlı bir iştir) şiarıyla hareket ettiğini savunageldim.
Zaten şu aşamada ABD’de yaşanan çelişme de bundan kaynaklanıyor.
Ulusalcı Trump, ‘halimiz zaten harap savaşa ayıracak paramız yok’ deyip erken, establishment ya da Neo Con mafya, ‘bizi ancak savaş kurtarır bu krizden’ diyerek, savaş kışkırtıcılığı yapıyor.
Ancak gelinen noktada Trump ağır basıyor olmalı ki, ABD Suriye ve Afganistan’dan çekilme kararı alabiliyor.
Tabii ABD’deki çatışma 2019’da neleri getirecek onu bilmiyoruz.
Belki bir İran saldırısı üzerinde uzlaşırlar mı, bilemem.
İran çelik çekirdektir, Vietnam’a, Suriye’ye diş geçiremeyen İran’a hiç geçiremez.
Kaldı ki, İran yalnız da değildir artık.
Somut gerçekler, Danilov ve Meyssan gibi Rus ve Fransız uzmanların da belirttiği gibi, ABD’nin artık ne siyasi, ne ekonomik, ne de askeri düzlemde dünya lideri olmadığı bir 2019’a girmekte olduğumuzu gösteriyor.
Bu neresinden bakarsanız bakın, iyi haberdir.
Türkiye için de bağımsızlık ve üretimin esas olduğu bir dönemin habercisidir.
Her şeye, Türkiye’deki siyasetin dar açısından bakıp da enseyi karartmaya gerek yok.
Yozlaşma, gericilik ve bölücülük emperyalizmin gayri meşru çocuğudur.
2019 emperyalizmin çöktüğü yıl olacaktır, kurtuluş ışığı görünmektedir.
Kaynaklar:
https://sputniknews.com/analysis/201812291071077369usglobalpoliceman/
https://www.globalresearch.ca/washingtonssilentweaponfornotsoquietwarsaworldfullofdollars/5651266
https://journalneo.org/2018/12/22/twonewreportspointtofurtherusdeclinehigherriskofwar/
http://www.voltairenet.org/article204450.html