Küresel insani krizin tam ortasındayız.

Pandemi vurdu salladı, şimdi kimbilir siber pandemi mi yıkıp geçecek?

Bir virüs ile Great Reset’in düğmesine bastı zenginler kulübü.

Şimdi sırada dijital para tezgahı var.

Elon Musk denen hokkabaz bir girdi Bitcoin'e, fırlatıverdi Bitcoinleri fezaya.

Doların sahte para haline geldiğini görüyorlar tabii.

Petrolden sonra dolarla alınıp satılan ikinci mucize onları kurtaracak: kripto paralar.

Dolarla alınıp satılan Bitcoin neden yükseliyor?

Çünkü trilyonlarcası “basılan” dolar değer yitiriyor.

Ama kuşa bakın, virüs gelecek ebenizi öpecek diyen Bill Gates ne yapıyor?

Bitcoin mi alıyor? Parayı Eteryuma mı bağlıyor?

Hiçbiri.

Bill Ağa durmadan tarla, arazi topluyor.

Land Report isimli Amerikan gayrimenkul dergisine göre, Bill Gates ABD’nin en büyük tarım arazisine sahip kişisi.

18 farklı eyalette tamı tamına 2 milyon 420 bin dönüm tarım arazisi var Bill Ağa’nın.

Buna ilaveten 250 bin 750 dönüm de tarım arazisine dönüşebilir (bataklık, koruluk vs) toprağı var.

12 bin 340 dönümcük de turizme tahsisli arazisi bulunuyor. 

Cascade Yatırım Şirketi aracılığıyla son 20 yılda toplam 2 milyon 689 bin 840 dönüm araziyi toplamış Bill Gates.

Yani 2000’den beri hem aşı işleriyle uğraşmış, hem de toprak satın almış.

Bize kuşa, virüse, iklim değişimine bak derken, ABD’nin en büyük toprak ağası oluvermiş.

1955 Seattle doğumlu William Henry Gates III, yani Bill Gates, aileden zengin bir kişi.

2020’nin Eylül ayında 94 yaşında ölen Babası William Henry Gates II de Rockefeller ailesinin yakını bir avukattı ve tıpkı Rockefeller ailesinin bir diğer Avukatı Henry Kissinger gibi o da nüfus kontrolü ve gıdanın stratejik önemini biliyordu.

Henry Kissinger ne diyordu gıda konusunda hatırlayın; “Enerjiye sahip olan devletlere, gıdaya hakim olan ise insanlığa hükmeder”.

Dünyayı giderek ahtapot gibi saran neoliberalizm, son 40 senede özellikle tüm dünyada sadece ticaret ve siyasete değil, toprak ve tarım rejimlerine de sinsi sinsi nüfuz etti.

Gerek çevre faciasına yol açan ormansızlaştırma, altın ve diğer kirli madencilikler, gerekse tarım politikalarının küresel tekellere yem olmasını sağlayacak yasalar eşliğinde bu süreci yönetti.

Türkiye’de biz bunu en acı şekilde yaşadık ve yaşıyoruz.

İthalat serbestisi ve kendi kaderine bırakılan tarım nedeniyle çiftçi resmen çökertildi.

Toprak rejimi de AKP döneminde giderek serbestleştirildi.

Yabancıya satılması yasak olan toprak satılmaya başlandı.

ANKA Ajansı’ndan Mehtap Belen'in Nisan 2020 tarihli haberine göre; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın soru önergesine verilen yanıtta, AKP iktidarı döneminde Türkiye topraklarının 115 milyon metre karesinin (115 bin dönüm) yabancı şahıs ve şirketlere satıldığı açıklandı. İstanbul’un Bakırköy, Kadıköy, Şişli, Adalar, Ataşehir ilçelerinin toplamı kadar arazi yabancılara (Suudiler birinci sırada satılmıştı. 

Cumhuriyet tarihinde 1923’den AKP’nin iktidara geldiği tarih olan 2002 tarihine kadar 79 yılda Türkiye’de yabancılara satılan toprak miktarının 11 milyon metrekare (11 bin dönüm) olduğunu vurgulayan Başarır, bu miktarın AKP iktidarı döneminde 12 kat arttığına dikkat çekti.

BILL GATES HİNDİSTAN’I NASIL KARIŞTIRDI

Son bir kaç aydır Hindistan’da tarihte az rastlanmış bir çiftçi köylü ayaklanması yaşanıyor.

Türkiye’den nadiren haberleştirilen bu eylemler, 1.3 milyarlık Hindistan’da 250 milyon insanı harekete geçirdi.

Peki sebebi neydi bu protestoların?

Bilin bakalım kim çıktı bu işin içinden?

Hindistan’ın en parlak beyinlerinden, kuantum fizikçisi ve çevre koruma gönüllüsü Vandana Shiva ile tanıştırmam gerekiyor sizleri bu sorunun cevabını vermek için.

Dr. Vandana Shiva, dünyaca ünlü çevre ve ekoloji düşünürü, araştırmacı ve aktivisttir.

Biyoçeşitlilik ve gen kaynaklarının korunması, gıda güvenliği, büyük şirketlerin egemenliğindeki küreselleşmeye karşı kırsal yoksulların savunulması ve kadının güçlendirilmesi başlıca faaliyet alanları arasında.

Shiva, Russia Today televizyonuna verdiği son röportajında, Hindistan üzerinde oynanan Bill Gates oyununu şu sözlerle açıklıyor:

“Yani şimdi para kazanma sanatında Big Ag, Big Food, Big Tech, Big Herkes bir kanser hücresi gibi büyümek istiyor. Ve yeni Gates Ag One şirketi de bu felsefededir. Şirket henüz bir yaşında. Geçen yıl Ocak ayında açıkladı. Bill Gates, pandemi sürecinde son bir yılda dünyanın tüm tohum tedarikinin kontrolünü devraldı. Ve diyor ki, zaman düşmandır. Sadece aptal insanlar zamanın düşman olduğunu düşünür. Bilge insanlar zamanın, sizi en iyi şekilde test eden arkadaşınız olduğunu bilir. Sonuçta, Bay Gates hepimizi bir yıllığına kilitledi! Dışarıda yaşayan bir dünya olduğunun farkında değiller. Ve Bay Gates'in kanser hücresi hastalığına yakalanmasının yanı sıra büyümeyi ne zaman durduracaklarını bilmediğini hissediyorum… Sağlıklı hücreler büyümeyi nasıl durduracaklarını biliyorlar. Sanırım bir güç hastalığı ve bir korku hastalığı var çünkü… Kendime dedim ki, bu adam neden en küçük virüsten ve bugün Hindistan sokaklarında protesto yapan en küçük çiftçiden bu kadar korkuyor? Bedavaya üreyen bir bitkiden neden bu kadar korkuyor?”

Doktor Vandana Shiva, Gates’in GDO’lu tohumlar üzerinde çalıştığını ve ABD dahil tüm dünyada tarım arazilerini kontrolü altına almaya başladığını vurguluyor.

HİNDİSTAN’DA ‘KEMAL DERVİŞ YASALARI’

Bakınız, Eylül 2021'de BM bir Gıda Sistemleri Zirvesi düzenleyecek.

Amaç, (Great Reset uyumlu Maltusçu) BM Gündemi 2030 “sürdürülebilir tarım” hedefleri bağlamında dünya tarımını ve gıda üretimini yeniden şekillendirmek.

Hindistan'daki Amerikan uşağı Narenda Modi hükümetinin son radikal çiftlik yasaları da aynı küresel gündemin parçası.

Modi’nin geçen yılın Eylül ayında 3 yeni tarım yasasını Parlamentodan sinsice ve aceleyle geçirmesinden (bu bana bir yerden tanıdık geliyor) bu yana, Hintli çiftçiler kitlesel eylemler yapıyor.

Modi ‘reformları’, Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) organize çabası ve BM Gündemi 2030'un  Büyük Sıfırlanma uyumlu Yeni Tarım Vizyonu tarafından kurgulandı.

Hindistan çiftçi örgütlerine hiç danışılmadan geçirilen bu üç yasada neler vardı ona bakalım.

Bill Gates yasaları, büyük şirketlerin arazi satın alması, şirketlerin ürün ve mal stoklaması kısıtlamalarını kaldırıyordu.

Yeni yasalar ayrıca, çok uluslu şirketlerin, çiftçi ürünlerinin normalde alım garantili satıldığı yerel veya bölgesel eyalet pazarlarını atlamalarına ve işletmelerin çiftçilerle doğrudan anlaşmalar yapmasına izin veriyor.

Tüm bunlar, büyük olasılıkla Hindistan’ın kırılgan gıda zincirinde, on milyonlarca küçük çiftçinin ve küçük esnafın mahvolmasıyla sonuçlanacak.

Yasalar, Bill Gates’in perde arkasından yönettiği Dünya Ekonomik Forumu ve onun Tarım için Yeni Vizyon (NVA) girişiminin birkaç yıllık çabasının doğrudan bir sonucu.

12 yıldan fazla bir süredir WEF ve NVA, Afrika, Latin Amerika ve Asya'da kurumsal bir model oluşturdu.

"Büyük lokma", 1960’larda Rockefeller Vakfı’nın başarısızlıkla sonuçlanan Yeşil Devrimi’nden bu yana tarımın şirketler tarafından ele geçirilmesine karşı direnişin şiddetli olduğu Hindistan oldu.

Program özetle şöyle:

Şirketlerin yönettiği bir dünya için Hindistan'ın geleneksel çiftlik ve gıda sistemi kırılmalı, GDO’lu tohumların önü açılmalı.

Küçük aile çiftçileri, büyük tarım işletmeleri şirketlerine topraklarını satmaya zorlanmalı ve bu çiftçiler için bölgesel veya eyalet düzeyinde korumalar ortadan kaldırılmalı.

Böylelikle tarım, küçük çiftçiler için değil, dev tarımsal tekelci işletmeler için "sürdürülebilir" olacak.

Bu gündemi ilerletmek için WEF, Hindistan İş Konseyi adı verilen güçlü bir şirket ve hükümet çıkarları grubu oluşturdu.

WEF ana sayfasındaki web sitesinde, "Tarım için Yeni Vizyon (NVA) Hindistan İş Konseyi, Hindistan'da sürdürülebilir tarımsal büyümeyi sağlamak için özel sektör işbirliğini ve yatırımı desteklemek için resmi olmayan, üst düzey bir liderlik grubu olarak hizmet veriyor" yazılı.

Yeni Modi yasaları, IMF ve Dünya Bankası'nın 1990'ların başından beri, (Rockefeller Vakfı'nın on yıllar öncesinden ABD'de öncülüğünü yaptığı) Hint tarımını ‘kurumsal tarımsal işletme’ modeline getirmek için talep ettiği “yapısal reformlar”.

Hindistan’da en büyük nüfus grubu olan çiftçiler, Modi’nin iddiasına göre, bu sayede 2022 yılına kadar gelirlerini ikiye katlayabilecek.

Bu büyük bir yalan.

Büyük şirketlerin işin içine girmesi küçük çiftçinin ölümü anlamına gelir.

Bu ülkemizde yaşanan bir durum.

Üretim, tedarik zinciri ve gümrük koruması üreticinin elinden alındığı anda, sektör büyük şirketlerin kontrolü altına girer.

Süpermarketler fiyatları istediği gibi kontrol eder.

Hindistan’da ABD kuklası Modi’ye bu büyük baskının arkasında kim var?

Dünya Ticaret Örgütü, BM ve onun tüm alt kurumlarını (özetle parayı) kontrol eden, ‘hükümetler üstü’ kurumlar olarak, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve Gates Vakfı'nın radikal küresel tarım gündemi tabii ki.

BİZİ KANSER EDENLER Mİ KURTARACAK DÜNYAYI

WEF’in 2017’deki NVA Hindistan İş Konseyi, şu şirketlerden oluşuyor:

Dünyanın en büyük (kanserojen) tarım ilaçları tedarikçilerinden biri olan ve şu anda Monsanto GDO tohum tedarikçisi Bayer CropScience;

Cargill India Pvt. dev ABD tahıl şirketi;

Dow AgroSciences, GDO tohum ve pestisit üreticisi;

GDO ve (kanserojen) zirai ilaç firması DuPont;

Tahıl karteli Louis Dreyfus Company;

WallMart Hindistan;

Hindistan Mahindra & Mahindra (dünyanın en büyük traktör üreticisi);

Nestle India Ltd;

PepsiCo Hindistan;

Rabobank International Hollanda Bankası;

Dünyanın en büyük reasürör şirketi olan Swiss Re Services;

Bir kimyasal madde üreticisi olan India Private Limited;

ve Hindistan'ın en zengin ikinci adamı ve Modi’nin BJP partisinin en büyük finansörü olan Gautam Adani’nin Adani Grubu.

NVA Hindistan İş Konseyi’nde herhangi bir Hintli çiftçi kuruluşu bulunmuyor doğal olarak.

Guatam Adani’ye ek olarak, Modi’nin bir başka zengin destekçisi Mukesh Ambani de Dünya Ekonomik Forumu WEF’in yönetim kurulunda bulunuyor.

Ambani, Hindistan'ın en büyük holdingi Reliance Industries'in sahibi ve 74 milyar dolarlık servetiyle Asya’nın en zengin ikinci kişisi. Ambani de doğal olarak radikal tarım reformunun güçlü bir savunucusu.

Pencap'taki çiftçiler, Başbakan Modi'nin yanı sıra Ambani ve Adani'nin de kuklalarını yakmıştı.

Bu kurumsal devler hakkında en ufak bir fikri olan herkes, Hindistan’ın 650 milyon çiftçisinin nasıl bir tezgaha geldiğini anlayacaktır.

Bizdeki gibi Hintliler de asıl kazığı kendi içlerindeki işbirlikçilerden yiyor.

IMF’nin ABD'de yaşayan Hintli Baş Ekonomisti Gita Gopinath da onlardan biri.

Gopinath da yasaları onayladı ve yürürlüğe giren tarım yasalarının çiftçilerin gelirini artırma "potansiyeline" sahip olduğunu söyledi.

“15 günde 15 yasa” lafını hatırlayanlar, bu noktada Kemal Derviş’i de anımsayacaktır!

Devamındaki 18 yıllık AKP dönemi de özellikle tarım sektörü için Kemal Derviş’in devamı oldu.

Hindistan yine de bizden daha dinamik ve direngen.

26 Kasım 2020’de çiftçileri desteklemek için yaklaşık 250 milyon kişinin katıldığı ülke çapında bir genel grev başladı.

Bu, tarihteki en büyük eylem oldu.

14 milyondan fazla kamyon sürücüsünü temsil eden ulaştırma sendikaları da, çiftçi sendikalarını desteklemek için ortaya çıktı.

Matematiğin mucidi Hintliler, bilgisayar yazılımında da dünyada ön sırada ve dijital paranın yenmeyecek bir şey olduğunun da farkında.

Zengin elitlere karşı halk ağırlığını koydu anlayacağınız.

Bakalım bizim emektar ve cefakar halkımız ne zaman koyacak?

Ya da koyacak mı sahiden?

 

KAYNAKLAR:

https://landreport.com/2021/01/billgatesamericastopfarmlandowner/

https://www.youtube.com/watch?v=qKsmYzGTysc

https://www.globalresearch.ca/wefagendabehindmodifarmreform/5737472