Editörlüğünü Yeni Şafak'tan Şefika Nur Çifçi’nin yaptığı çalışmada, LGBT'nin eşcinsellik geni olduğuna ve eşcinselliğin doğuştan olduğuna dair tezlerine karşı bilim insanlarıyla yapılan araştırmalar masaya yatırıldı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Prof. Dr. Sefa Saygılı, Prof. Dr. Ahmet Akın, Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Dr. Mustafa Merter ve Dr. Şöhret Karaduman'ın konuşmalar yaptığı 40 dakikalık video YouTube sayfasında paylaşıldı. 

Önce videonun görünürlüğünü ve aramalarda çıkmasını engelleyen Youtube, daha sonra sansür uyguladı. YouTube LGBT lobisini rahatsız eden haberi 'nefret söylemi' barındırdığı gerekçesiyle yayından kaldırdı. Yeni Şafak’ın YouTube kanalına 7 gün ceza verildi.

Pedagog, psikolog, psikiyatr ve akademisyenlerden oluşan 6 kişilik uzman isim ile röportaj yaparak LGBT dosyasını masaya yatıran Yeni Şafak Gazetesi'nin sansürlenmesine ilişkin Yeni Şafak İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik, açıklamalarda bulundu.

Hazırladıkları 40 dakikalık dosya haberin kısa sürede büyük bir etkileşim alarak yüz binlerce kişi tarafından izlendiğini belirten Çelik, haberin bilim ışığında hazırlandığını söyledi.

"LGBT DAYATMASININ ÇIKIŞ NOKTASINA DEĞİNEN BİR DOSYA"

Çelik, "Tıp dünyasının aslında yıllardır tartıştığı, bilim dünyasının üzerinde çok kafa yorduğu bir mesele. Eşcinsellik geni var mı yok mu? Yani doğuştan bir çocuk eşcinsel olur mu olmaz mı diye. YouTube bir bildirim gönderdi bize. 'İçeriğiniz kaldırılmıştır' diye. Peki sebebi ne? Onu da söylüyor. 'Nefret söylemi.' İçinde nefret söylemini barındıran, hakaret eden, dışlayan, ötekileştiren bir dil yok. Sadece bilimsel bir tartışma var ve kamuoyu bu tartışmadan da çok faydalandı. İlginçtir, bir sosyal medya platformu tarafından cezalandırılıyorsunuz. Cezası da 7 gün boyunca hiçbir şekilde Yeni Şafak'ın YouTube kanalından içerik paylaşamayacağız. Mesela benim bugün bir canlı yayınımım olması gerekiyor. Onu yapamayacağım. Bir gazetecinin sesi kesildi. Sansüre uğramış olduk." dedi.

İTİRAZLAR REDDEDİLDİ

Verilen cezaya yönelik YouTube'un iç sistemine itiraz ettiklerini ancak reddedildiğini aktaran Çelik, YouTube Türkiye ekibiyle bir de toplantı gerçekleştirdiklerini söyledi.

YouTube'un 7 günlük cezası nedeniyle bir hafta boyunca yayın yapamayacaklarını vurgulayan Çelik, "Gazetecilik yapmamız, ifade ve fikir özgürlüğümüzü kullanmamız engelleniyor. Bundan sonra da YouTube diyor ki 'Benim kavramlarım çerçevesinde gazetecilik yapabilirsin.' Yani 'Bundan dolayı içeriği kaldırdım. Bundan sonra yayımlayacağın içerikleri de kaldırırım' diye. Hem burada tehdit var hem yönlendirme var hem de gazeteciliği baskı altına alma var. Böyle bir denklem içindeyiz." ifadesini kullandı.

Konuyla ilgili hukuk mücadelesi başlatacaklarını belirten Çelik, alanında uzman, sosyal medya ve dijital hukuku çok iyi bilen avukatlarla YouTube'un Türkiye temsilciliğine dava açacakları bilgisini verdi.

Çelik, şunları kaydetti:

"Dünyada bir LGBT dayatmasıyla karşı karşıyayız. Bu bir aktivizmden bir öte dayatmaya dönüştü. LGBT aleyhinde, eşcinsellik propagandasının aleyhinde konuşamaz hale getirmek istiyorlar. Bizim bu dosyamız kaldırılırken sadece bizim haberciliğimiz sansürlenmedi, o dosyada görüş beyan eden 6 bilim insanının da fikirleri sansürlendi. Böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Yani bugün bir profesörün, psikiyatri konusuyla ilgili bir demeci YouTube'da yayımlanamıyorsa akademi çevresinde de bir süre sonra baskı altına alınacak demektir. Fakat biz haberciliğimize bu konuda devam edeceğiz. Geri adım atmayacağız. Alternatifler oluşturacağız."

HUKUKÇULAR TEPKİ GÖSTERDİ

YouTube’un hukuk dışı sansürüne hukukçular da tepki gösterdi. Sosyal Medya Hukuku Uzmanı Avukat Cüneyd Altıparmak, sosyal medya platformlarının kullanıcılara talimatlar dayattığına dikkat çekerek özetle şunları kaydetti: “Sosyal medya internetin hâkim gücü artık. Bu hâkim güç her alanda bizi dizayn etmeye başlıyor ve artık etkisi gözle görünür biçimde. Sadece YouTube için değil diğer şirketler için de durum aynı. Facebook, Twitter ve diğerleri… Topluluk Kuralları adı altında bir metinle, neyin nefret, neyin hakaret, neyi sahtecilik, hangi eylemin şiddet, hangi girişimin terör eylemi olduğunu yeniden tanımlayarak tüm dünyaya ‘bu kurallara uyacaksınız’ talimatı veriyorlar adeta…

Konu toplumun demokratikleşmesi, ifade özgürlüğüne gelince de pek farklı değil. Layüsel kuralları, keyfi kararlar ve kendi yaşam tarzını dayatan yorumlar ile oluşturulmuş “topluluk kuralları”, devletlerin egemenlik haklarına yönelmiş büyük bir tehdit. Siz bir örgütü “terörist” olarak ilan ediyorsunuz ama onun Youtube’da devlet aleyhine çarşaf çarşaf videoları dönüyor. Cinsel yönelim konusunda da durum benzer. Tercihleri dönüştürme çabası var. Bir tarafın sesini kısan, bir tarafın sesini açan yaklaşım. Ben buna itiraz ediyorum. Bu konuda sözü olan herkese eşit imkân tanınmalı. Bir de bir sosyal medya şirketi nerede faaliyet gösteriyorsa o ülkenin hukukuna tabi olmak zorunda. Topluluk kuralları, devletin kurallarından üstün olamaz…”

TWİTTER, VATAN PARTİLİ VE TGB'Lİ KULLANICILARA SANSÜR UYGULAMIŞTI

Çizgi film yayını yapan Disney+ kanalının çizgi filmlere öpüşen çocuklar, cinsiyetsiz ve eşcinsel karakterler yerleştirmesinin ardından kullanıcılar Disney’e tepki göstermişti.

Türkiye Liseliler Birliği’nin başlattığı Twitter çalışmasında “#DisneyLGBTdayatıyor” etiketiyle on binlerce tweet paylaşılmıştı. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) de Disney’e “Çocuk istismarına geçit vermeyeceğiz” diyerek tepki göstermişti.

Daha önce de Vatan Partili ve TGB’li kullanıcıların hesapları askıya alan ABD şirketi Twitter, Disney’in cinsiyetsizliği ve pedofiliyi özendiren yayınlarına tepki gösteren kullanıcıların hesaplarını da askıya aldı.

Twitter, hesapları askıya gerekçesini şöyle ifade etmişti: “Irk, etnik köken, ulusal köken, cinsel yönelim, cinsiyet, cinsel kimlik, dinî aidiyet, yaş, engellilik durumu veya ağır hastalık temelinde başkalarına karşı şiddeti körükleyemez ve onları tehdit edemez ve rahatsız edemezsin.”