İYİ Parti'den istifa eden Ali Aydın (Yörük Ali Paşa), Nurzen Amuran'a verdiği röportajda istifa gerekçelerini anlattı.

İYİ Parti'den istifa eden Ali Aydın (Yörük Ali Paşa) tüm detayları Oda Tv'den Nurzen Amuran'a anlattı...

Nurzen Amuran:Sizinle hem siyaseti hem de ülkemizin gündemini konuşacağız. Efendim, İyi Parti’den üyelik dahil tüm görevlerinizden istifanıza üzülenler kadar size kırılanlar kızanlar da oldu. Genel de şu söyleniyor: “Eğer milletvekili olsaydı istifa etmezdi” deniliyor. Gerçekten milletvekili seçilseydiniz de ayrılır mıydınız? Aday sıralamasında bir hayal kırıklığı mı yaşadınız, siyaset sadece milletvekili olunca mı daha etkili yürütülüyor?

Ali Aydın: TBMM; Milli Mücadeleyi kazanan Türkiye Cumhuriyetini kuran Gazi Meclistir. Milletvekili olarak Yüce Türk Milletini bu çatı altında temsil etmek büyük bir onurdur.

2015 ve 2018 seçimlerinde Milletvekili adayı olarak söylemim “Milletvekili” değil “Milletin Vekili” olmaktı.

Milletvekili seçilsem de ilkelerime uymayan yerde bulunmaz ve istifa ederdim. Tabi ki milletvekili olarak siyasette daha etkili olabiliyorsunuz.

Amuran: İstifanız sırasında dediniz ki, “FETÖ Terör örgütünce mağdur edilen ve benle aynı hassasiyetlerle İYİ Partiye katılan bazı arkadaşlarımızın FETÖ ile mücadeleleri ve mağduriyetleri, magazinsel siyasi söylemlerle dolgu malzemesi yapılmaya çalışılmıştır. Milletvekili olma vaadi mi vardı yoksa ön değerlendirmelerde farklı alternatifler mi girdi araya?

Aydın: İyi Partinin kuruluş ilke ve amaçları ile teşkilatlanması seçim beyannamesi propaganda faaliyetlerinde bir bütünlük ve kararlılık gösteremediği için istenilen başarıyı gösteremedi.

FETO mağduru arkadaşlarımız için söylenen “Baş tacımızdır. Başımızın üstünde yeri vardır” sözleriydi. Fakat hiçbiri seçilecek yerlere konulmadı. Bunun nedenini bizzat Sn. Genel Başkan biliyor. Çünkü milletvekili listelerini kendisinin yaptığını Afyon’daki toplantıda ifade etti.

Amuran: Bu arkadaşlarınız sizinle aynı duyguları paylaşıyorlarsa onlar ayrılmayı neden düşünmediler, parti içi mücadeleyi tercih ettiler?

Aydın: Gazi Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz’ın istifa ettiğini sosyal medyada gördüm. Diğer arkadaşların kişisel tercihleridir. Bir yorum yapamıyorum.

Amuran: Parti içinde çok önemli görevler üstlenmiştiniz. Bu görevleriniz sırasında kararlara etkili olacak konumdaydınız. Sorumlular arasında bir güven bunalımı mı çıktı ortaya? Bu yüzden mi ayrıldınız?

Aydın: Gerek G.İ.K toplantılarında, gerekse Sn. Genel Başkan ile yaptığımız ikili görüşmelerde, üzerime düşen her konuda hür irademle söylenmesi gereken her konuyu söyledim vicdanım çok rahat faydalı olamadığım ve güvenimin sarsıldığı bir yerde bulunmak istemem Ve o yüzden ayrıldım.

Amuran: Siz İYİ partinin kimliğini hangi kriterlere oturtmuştunuz. Bugün bu ilkeler mi değişti yoksa değişim uygulamalardan mı kaynaklandı?

Aydın: İyi Parti Merkezde, cumhuriyetin kurucu değerlerine Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı milliyetçi bir parti olarak kuruldu. Değişim olduğu kanaatinde değilim. Fakat uygulamalarda hatalar oldu ve 24 Haziran seçimlerinde hedeflenen başarı sağlanamadı.

"PARTİNİN OY ORANLARI YÜZDE YİRMİLERİN ÇOK ÜZERİNDEYDİ"

Amuran: Önemli olduğunu vurguladığınız iki cümle var: “Stratejide yapılan hatanın taktik başarılarla giderilemeyeceği ve yığınakta yapılan hatanın muhabere boyunca devam edeceği.” Elbette askerlikte yüzde yüz doğru olan bu değerlendirmeyi günümüz siyasetinde hatta siyasetin bu değişken yapısında nasıl formüle edebilirsiniz?

Aydın: Bahsettiğim iki cümle askerlik mesleğinde değil her alanda gerçekçi bir kuraldır. Siyasette, ticarette sosyal alanlarda bu hususları uygulayabilirsiniz. Parti programı ve parti tüzüğüne göre hareket edilse İyi Parti’nin oy oranları yüzde yirmilerin çok üzerindeydi. Kuruluş aşamasında Yüce Türk Milleti’nin İyi Parti’ye desteği çok yüksekti.

Amuran: Parti çalışmaları ekip olarak mı yürütülüyordu, yani bir kadro çalışması mı vardı yoksa bireysel mi hareket edildi?

Aydın: İyi Parti kurulduğu zamanlarda tüm kararlar G.İ.K toplantılarında alınıyordu. Konular tartışılıyor ve irdeleniyordu. 1 Nisan Kongresinden sonra bu toplantılar pek yapılmaz oldu. Erken seçim kararı alındıktan sonra Sn. Genel Başkan kendisi ve yakın çalışma arkadaşları ile kararları aldı. Siyasi deneyimine çok güvenen bir Genel Başkandır.  

Amuran: Siyasi partiler demokrasi kültürünü halka ulaştıracak yolların en önemli kavşak noktaları olmasına rağmen bu başarılamıyor. İletişimde halka inilmesi ve hedeflerde farklı seçenekler sunulması tercihlerin zenginleştirilmesi, doğrusu değil mi?

Aydın: İki dönem milletvekili adayı oldum. Genel Başkanlar tüm yetkileri kendi bünyelerinde topluyor. Parti teşkilatları kamuoyu yoklamalarına tabanın isteklerine ve demokratik teamüllere pek riayet etmiyor. Milletvekili adaylarının birçoğunu aday olduğu yerlerde halk hiç tanımıyor. Oyunu genelde lidere veriyor. Bu da Türkiye’nin acı gerçeğidir.

"PARTİCİLİKLE MİLLİYETÇİLİK YAPILMAZ"

Amuran: Yasaların çıkarılmasında parlamento içindeki siyasi partilerin sorumluluğu büyük. Hukuk güvenliğini TBMM’den çıkan yasalar sağlayacaktır. Size göre bugün siyasi partilerde eksik olan nedir?

Aydın: TBMM’de yasalar çıkarılıyor. Fakat Genel Başkan’ın sıcak bakmadığı hiçbir yasa teklifi Meclise gelemez. Bu kural değişmediği sürece demokrasiden bahsetmek biraz anlamsızlaşıyor. Güçler ayrılığı prensibinde, yasama yürütme ve yargı erklerinin gün geçtikçe zayıfladığını üzülerek izliyoruz.

Amuran: Biraz da sizden ülkemizdeki sorunlardan konuşalım: Siz “Ben ömrünü Türk milliyetçiliğine bağlı olarak geçirmiş, bir ülkücüyüm” diyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisindeki milliyetçiliği savunduğunuzu biliyoruz. oysa milliyetçilik her yurttaşın millet olma duygusuyla özdeşleşen bir bağ değil midir?

Aydın: Milletine hizmeti bir ibadet vecdiyle yapan her vatandaş Türk Milliyetçisidir. Milliyetçilik söylemle değil icraatla yapılır. Hele particilikle milliyetçilik hiç yapılmaz. Etnik yapısı dini inançları ne olursa olsun milletini seven, millet menfaatlerini her şeyden üstün gören herkes Türk Milliyetçisidir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” özdeyişi bunun en güzel ispatıdır.

Amuran: Siyasette dinin kullanılması dinsel motiflerin öne çıkarılması alışkanlık haline geldi. FETÖ Adnan Hoca gibi illegal yapılanmaların ne kadar ciddi tehlike olduğunu hep birlikte gördük. Bu ortam siyasette daha sorumlu olmayı gerektirmiyor mu, ne yapmak gerekli?

Aydın: Büyük Atatürk ve Cumhuriyet’in kurucu değerleri incelendiğinde bu tüm açıklığı ile ortadır. Atatürk “Tekke ve Zaviyeleri” niçin kapatmıştır? Diyanet İşleri Başkanlığı’nı niye kurmuştur? Laiklik ilkesini Anayasa’ya niçin koydurmuştur? Laiklik kendisine sorulduğunda, LAİKLİK: Adam olmak demektir diye tarif etmiştir. Modern toplumlarda, tarikat, cemaat olgusu yoktur. FETO vb. tüm dini motifli örgütler dış güçlerin istismarına açıktır. Halkın dini duygularını istismar eder. Eski bir jandarma subayı olarak bu örgütlerle ilgili gerçekçi bilgilere sahibim. Tek rehber yüce kitabımız Kuranı Kerim ve Anayasal kuruluş olan Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Fakat Diyanet İşleri Başkanlığı’nı siyasi etkilerden uzak tutmak esastır. Atatürk’ün zamanındaki yapısına kavuşması şarttır.

Amuran: TSK’da Yörük Ali Paşa adıyla tanındınız. Bir yorumunuz dikkatimi çekmişti. Anımsadığım kadarıyla “yörük çadırlarında çocukluğumuzda jandarmadan çok çekmiştik. O jandarmadan olmayacağım” demişsiniz. Terör bölgelerinde halkla bütünleşmişsiniz ama PKK terör örgütleriyle yiğitçe mücadele vermişsiniz. Terör örgütleri siyasetin kullandığı bir maşa olduğu için mi hala sürüyor? Siyasetçi müzakere ile mücadele arasında sınırları neden koyamadı?

Aydın: Büyük Atatürk; “Jandarma, yurt, ulus ve Cumhuriyet’e aşk ve sadakatle bağlı tevazu, feragat ve fedakarlık örneği bir kanun ordusudur” diye tanımlamıştır. Otuz iki yıl onurla ve gururla görev yaptığım Jandarma teşkilatında tüm personelimle köyünüzde, ovanızda nasıl bir Jandarma düşünüyorsanız, öyle bir jandarma olalım prensibiyle hareket ettik. Halkımızla bütünleştik ve başarılı olduk. Terörle mücadele edilir, fakat müzakere yapılmaz. Burada en önemli husus siyasi iradenin kararlı ve tutarlı olmasıdır. Çözüm süreçleri terörle mücadeleyi sekteye uğratmış, bölge halkını güvensizliğe sevk etmiştir. Terörle mücadeleyi tüm yönleriyle (askeri, siyasi, ekonomik, kültürel) ele almalı ve o şekilde mücadele etmelidir. Yetişmiş kadrolarımız yeterlidir, imkanlarımız mevcuttur. Şahsıma görev verilsin, bir vatan borcu olarak kabul ederim. İktidarlar sınırları politik kaygılardan dolayı koyamadı, koymak istemedi.

Amuran: FETÖ kumpasıyla Balyoz davasında tutuklandınız. Üç yılınız çalındı. Bugün FETÖ ile mücadelede sonuç alınmasını istemek en doğal hakkınız. Sizce yürütülen mücadele etkili midir, siyasi ayağına dokunulmaması mücadeleyi zayıflatıyor mu, neler söyleyeceksiniz?

Aydın: Şahsım FETÖ’nün mağduruyum. 15 Temmuz 2016 hain darbe kalkışmasını hep birlikte üzülerek yaşadık. Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları, hukuk katliamları olmasa kesinlikle 15 Temmuz yaşanmazdı. Bu davalarda Atatürkçü Milli Generaller ve subaylar tasfiye edilip, Asker üniforması giymiş hainler önemli görevlere getirildi. Bu yanlış uygulamanın bedelini Türk Milleti olarak çok ağır ödedik: FETO ile mücadele ediliyor mu? Evet ediliyor. Yeterli mi? Değil siyasi ayağına inilmedi. Siyasi ayağına inilmez ise sivrisinek avlarız. Fakat bataklık yerli yerinde durur bataklık kurutulmaz ise, sivrisineklerle çok uzun süre daha uğraşırız kanaatindeyim.