"Şeyh Sait ve Seyit Rıza haklı" diyerek Yıldız Tilbe'ye sahip çıkan Yeni Şafak yazarı, Kemalizmi hedefine koydu.


Şarkıcı Yıldız Tilbe'nin Cumhuriyet düşmanları Şeyh Said ve "Dersim isyanı" lideri Seyid Rıza’ya rahmet dilemesi gündem olmuştu.

Atatürk düşmanı Fatih Tezcan'dan alkış, Atatürkçülerden tepki alan Tilbe'ye bir destek de AKP'li Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan'dan geldi.

Kılışarslan, "Bana sorarsanız elbette Şeyh Sait ve Seyit Rıza haklı. Zira ikisi de büyük bir mağduriyet ve mazlumiyet yaşamış. Üstelik ikisinin de genç, yönünü tayin etmeye çalışan bir ülkenin “doğrusu budur” zannederek katledildiği çok açık" dedi.

Kılıçarslan'ın yazısının satır başları şöyle:

"Kamalistlerin Seyit Rıza ile Şeyh Sait’e aynı anda rahmet dileyen Yıldız Tilbe’ye, ellerinden gelse kadını bir kaşık suda boğacaklarmış gibi saldırmaları bu bakımdan ibretliktir. Bu düşmanca dille, bu linç kültürüyle devam ettirebiliyor zira Kamalistler kendi varlıklarını.

Oysa köprünün altından çok sular aktı. Ne 1920’lerin Türkiye’sindeyiz, ne Türkiye’nin en makbul sınıfı “oligarşik Kamalizm’in oluşturduğu yeni nesil”, ne de Kamalizm muktedir. Tuhaf, kavgayı sürdürmeye meyyal, değişip dönüşene, yeni dünyanın yeni diline uyum sağlayamamış, kaybetmiş, kaybetmeye devam etmeye de mecbur bir sosyolojik kitle artık Kamalistler. Doğu Perinçek, Yılmaz Özdil vd. sevimsiz ideologları dışında bir temsil güçleri de kalmış görünmüyor.

Bu, burada bir dursun.

Son 10 Kasım’da, beklemediğimiz isimlerden gördüğümüz “Atatürk’e rahmetle” mesajlarının çokluğu kimseyi yanıltmasın. Kimse bunun üzerinden bir “Kamalizm ölmedi” sonucu çıkarmasın. Kamalizm, çağdışı bir akıl tutulması ideolojisi olarak çoktan öldü. Doğrusu Atatürk’e rahmet dileyen kitlenin günden güne büyümesi de Kamalizm’in ölmesi ile doğrudan ilgili. İlgili zira Kamalizm, Atatürk’le eşitlenmediği oranda ölen bir şey.

Bu da burada bir dursun.

Seyit Rıza ve Şeyh Sait meselelerinde öyle çok dezenformasyon var ki kimin haklı kimin haksız olduğu konusu kendiliğinden önemini kaybetmiş görünüyor. Bana sorarsanız elbette Şeyh Sait ve Seyit Rıza haklı. Zira ikisi de büyük bir mağduriyet ve mazlumiyet yaşamış. Üstelik ikisinin de genç, yönünü tayin etmeye çalışan bir ülkenin “doğrusu budur” zannederek katledildiği çok açık. “Alınabilecek son tedbiri” en başta almak, belki genç Türkiye Cumhuriyeti için “zannedilen bir gerçeklik” olarak orta yerde durmuş olabilir ama 2020’de “olmuş artık olan” deyip meselelerin üzerini kapatmak dururken, insanların kendilerini yaralanmış hissettikleri yerden konuşmalarına bile engel olmaya çalışarak alınabilecek bir gram mesafe yok, olmayacak. Mağdur edilerek katledilmiş iki insana rahmet dilemenin bile bir sürek avına döndürülmesi tek başına Kamalizm’in nasıl bir “azınlık ideolojisi”ne dönüştüğünün açık göstergesi."