Yeni Şafak’tan Aydın Ünal gibiler, FETÖ’yü meşrulaştırma yöntemi yürütüyorlar. Ünal, sivil toplumcu tezlerini, millî devlet düşmanlığını 'Ordu sınır korusun, millet Cumhuriyet’i korur' tezleriyle makyajlayarak ileri sürüyor. Ünal’lar, hem FETÖ’yü aklıyor hem ordu düşmanlığı ile devleti zayıflatıyor.

NADİR TEMELOĞLU

Türkiye’de ne zaman bir “açılım” süreci gündeme gelse, Türk Ordusu’na saldırılar artar.

FETÖ’nün yargı kararıyla da kesinleşmiş olan Ergenekon ve Balyoz kumpasları da birinci açılım süreci için yapılmıştı.

Sonuçta Vatan Partisi öncülüğündeki Türk Milleti Silivri duvarlarını yıktı. Özgürleşen Türk Ordusu, açılımı hendeklere gömdü.

Ancak FETÖ kumpasları Türkiye’ye ciddi faturalar çıkardı. Hem yüzlerce şehide hem de ekonomik yıkıma neden oldu. Nihayetinde 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı.

Şimdilerde dikkat ederseniz, “Türkiye himayesinde Kürdistan” planları ile teğmenler üzerinden Türk Ordusu’nu hedef alma ve yıpratma çabaları birlikte yürütülüyor.

Özellikle Yeni Şafak yazarları, Türk Ordusu’nu hedef alan yazılar yazıyorlar. Bunu yaparken de FETÖ’yü aklamayı ihmal etmiyorlar.

19 Kasım 2024 tarihinde çıktığım Akit TV’de Kenan Alpay, Ergenekon ve Balyoz’u “FETÖ’cü darbecilerin başka darbecileri bitirmesi” teziyle savunmuştu.

Yeni Şafak’tan Aydın Ünal da, dünkü köşesinde şunları yazdı:

“1980 Darbesi sonrasında Harbiye’ye bu sefer ABD Ajanı Fetullah Gülen el atmış, ulusalcı subaylarla Fetullahçı subaylar darbe yarışına girmiş, Ergenekoncu darbe girişimlerini önleyen Fetullahçılar 15 Temmuz’da kendi darbelerine teşebbüs etmişlerdir.”

Hakikat ise şu: 15 Temmuz’u ordu ve polis bastırdı. Çünkü silah, silahla bastırılır. Bu bir kuraldır. Elbette milletimizin karşı duruşu çok önemlidir ama o gece ordu ve polisimiz öncülük etmeseydi, halkın tankların önünde dayanma gücü azalırdı.

Ünal ve Alpay gibilerse FETÖ’yü meşrulaştırma çabası içindeler.

Aydın Ünal daha önceki yazılarında da orduyu sadece sınırları koruyan konuma koymuştu. “Ordu Cumhuriyet’in bekçisi olamaz.” diyordu. Ünal maalesef devletordu teorisi konusunda hiçbir şey bilmiyor.

Ordusuz bir Devlet ve Cumhuriyet olmaz.

Devlet, silahlı kuvvet tekeline sahip olan örgütlenmedir. Bir devlette de ordu tek olur. Devlet ve ordu, milletin örgütlenmiş gücüdür.

Ordu yalnızca sınır korumaz. Anayasa’yı ve Cumhuriyet’i de korur.

O yüzden ABD ve İsrail, ulus devletleri hedef almaktadır. Ve bu yüzden işe ilk olarak, ErgenekonBalyoz kumpaslarında olduğu gibi orduyu zayıflatmakla başlar. Sivil toplumculuk bu işin makyajıdır. Emperyalizmin “milli devleti tasfiye etme” planının parçasıdır. Bu yüzden PKK, FETÖ, Sahte Sol ve bir kısım tarikatçı ve cemaatçiler, ordu ve devlet düşmanlığında birleşirler. Hepsi emperyalizmin Türkiye’ye karşı ateşe sürdüğü piyonlardır.

Aydın Ünal da sivil toplumcu tezlerini, millî devlet düşmanlığını “Ordu sınır korusun, millet Cumhuriyet’i korur.” makyajıyla sunuyor. Özünde ise ordu düşmanlığı yapıyor. PKK, FETÖ, Sahte Sol ve bir kısım tarikatçı ve cemaatçilerle yan yana düşüyor.

Orduyu zayıflatırsanız devleti zayıflatırsınız.

Devleti zayıflatırsanız milleti zayıflatırsınız.

Ordusuz bir milletin hiçbir şeyi yoktur.

Aydın Ünal’lar, hem FETÖ’yü aklıyor hem ordu düşmanlığı ile millî devletimizi zayıflatıyor.

Orduya düşmanlık, düşmana askerliktir.

Aydınlık