Yeni CHP'nin Yeni Yönetimi yazısının ilk bölümünde Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Partide korku imparatorluğunu yıktık, şimdi sıra Türkiye'de" müjdesini verdiği operasyonla göreve başlayan Kadın Örgütlenmesi ve Kadın Kollarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Didem Engin, Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mesut Değer, Gençlik Örgütlenmesi ve Gençlik Kollarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz, İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş ve ArGe BYK Platformundan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata'yı değerlendirmiştim.

Yeni CHP'nin Batıya (AB/ABD) daha başarılı biçimde eklemlenebilmesi için yönetime taşınan yeni yöneticilerinin çoğunluğunun ortak özelliği CHP'nin geleneksel Cumhuriyetçi/Devletçi/Devrimci/Milliyetçi/Halkçı/Laik çizgisi "Altı Ok" dışında olmaları. CHP'nin ekseninin Kemalizm'den Yeni Kemalizm'e (Neo Kemalizm) kaydırılmasında rol alacak yeni aktörlerin tanınması, sürece ışık tutması bakımından da önem taşıyor.

Yazımın ikinci bölümünde yeni yönetimin en kritik görevini üstlenen Örgütlenme ve Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'i irdeleyeceğim.

Burada konuyla bağlantılı olarak dikkat çekmek istediğim bir başka nokta Cumhuriyet gazetesinde “Olaylar ve Görüşler” sayfasında bir kaç aydır oldukça sık konuk edilen WINEP (Washington Institute for Near East Policy, Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü) Soner Çağaptay'ın yazıları. Özellikle de Çağaptay'ın referandumdan kısa bir süre önce bu köşede yayımlanan Yeni Kemalizm…” başlıklı yazısı. 

Çağaptay yazısında CHP’de Deniz Baykal sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu ile olumlu bir dönüşümün başladığını, yeni CHP MYK’da rekor sayıda kadın ve bir de imamın bulunmasının bu dönüşüm için umut verici olduğunu dile getiriyor. 

"AKP’nin seçim başarılarında ileriye dönük bir vizyonu olmasının rol oynadığını, Baykal’lı CHP’nin ise değişimin karşısında duran (statükocu), hep hayır diyen bir parti gibi göründüğünü" söylüyor. 

Çağaptay, “CHP’nin odaklanması gereken Yeni Kemalizm (Neo Kemalizm), geleneksel Kemalizm’in Türkiye’nin Batılılaşma sürecine olan bağlılığını sahiplenmeli, bu yolda AB üyeliğini ve bu üyeliğin olmazsa olmazı olan liberal değerlerin korunmasını birinci siyasi önceliği yapmalıdır “diyor. 


http://www.ilkkursun.com/2010/09/yeni ... kemalizm/

Atlantik ötesinden CHP’ye biçilen misyonun açık seçik biçimde dile getirildiği bu yazının ana fikri, CHP’nin Cumhuriyetin geleneksel rotasından saparak ABD/AB güdümlü neoliberal bir eksene oturtulmasına dayanıyordu. CHP'de korku imparatorluğunu yıktığını iddia eden yeni yönetim anlayış ve yapılanmasını da İsrail ve ABD'nin Orta Doğu girişimlerine düşünsel taban oluşturmak üzere kurulan WINEP temsilcilerinin Atlantik ötesinden gelen telkinleriyle bir arada değerlendirmek gerekiyor. Yeni CHP yönetimine yandaş medya desteğini de bu çerçevede anlamlandırabiliriz. 

Gürsel Tekin; Örgütlenme ve Örgüt Yönetiminden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı

Yandaş medyada büyük bir ilgiye mazhar olan Gürsel Tekin "bir rivayete göre" (ne demekse) anne tarafından Kürt ve Alevi olduğunu söylüyor, annesi ve ablasının başının kapalı olmasıyla övünüyor. Böylece bir taşla birçok kuşu gözünden vurmuş oluyor. Kafe işletmeciliğinden, petrol işverenliğine sıçrayarak başarısını kanıtlayan Tekin siyasette de iş hayatındaki gibi iddialı.

http://skyturkvngenc.wordpress.com/2009 ... alfasist/

Yaklaşık 2 yıl önce Deniz Baykal'a Eyüp'te çarşaf açılımını yaptıran İstanbul İl Başkanı Tekin, Ahmet Hakan'a "Ben CHP İstanbul İl Başkanı olarak üniversitelerde türbanın özgür olmasını istiyorum" diyor. Ahmet Hakan "Böyle bana özel konuşmak olmaz... Bunun yazılmasına razı mısın?" diye soruyor. Tekin'in yanıtı çok açık: "Evet, yazabilirsin." Ahmet Hakan'da köşesinde iftiharla yazıyor bunu.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/103 ... 131&gid=61

Kemal Kılıçdaroğlu'nun durup dururken üniversitede türban sorununu ben çözerim diye ortaya çıkmasının arkasında da Gürsel Tekin var. Laiklikten verilen ödünlerle CHP'nin büyütüleceği düşünülüyor. Oysaki bu konunun nasıl bir bataklık olduğu, elini verenin önce kolunu, sonra her şeyini kaptıracağı yaşanan ibretlik derslerle doludur. Üniversitede türbana yol açıldıktan sonra, sıra kamuda, ilk ve orta öğretimde türban ve çarşafa gelecek.

Gürsel Tekin, 22 Kasım 2010 tarihinde NTV’de bir programa çıkarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Şanlıurfa ve Diyarbakır gezilerini değerlendirmiştir. Programda, BDP ile ittifak değil ama demokratik blokta birleşme olacağını söylemiş ve AB için herkesle işbirliği yaparız demiştir. Konuşmalarına şöyle devam etmiştir: “Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına kapımız açık. CHP’li olmak istiyorum diyen her vatandaş CHP’ye katılabilir. Ama bizim dışımızdaki bir siyasi partiyle ittifak arayışımız yok. Genel başkanımız iktidar olmak için yola çıktı ve bunun için her türlü çabayı göstereceğiz. 

Birlik, bütünlük, demokrasi, insan hakları konularında ise her türlü işbirliği olur. AB sürecinde bunun örneği yaşandı ve destek verildi. Temel kriterler de bir araya gelinir ama seçim işbirliği söz konusu değil.” 

http://www.ilkkursun.com/2010/11/gurse ... more55171

AKP Kızılcahamam kampında AKP kurucusu Fatma Ünsal'ın Tayyip Erdoğan'a "2011 seçiminde mutlaka başörtülü milletvekili adayı gösterilmesi gerekir. Eğer bunu Ak Parti çözemeyecekse başka partilere çağrı yapmak için Ak Parti’den ayrılırım” sözüne Erdoğan'ın "Samimiyetimizi sorgulamayın. Çocuk bile 9 ay 10 günde oluyor" yanıtı, laiklikten ödün sürecinin kamusal alanda da nasıl gelişeceğinin ve elini veren CHP'nin nasıl kolunu kaptıracağının ipucu niteliğindedir.

http://www.milliyet.com.tr/cocukbile ... =OtherNews

İsmet İnönü'nün kırklı yıllarda, çok partili sisteme geçiş sürecinde laiklikten verdiği ödünler CHP'nin iktidardan düşmesini engelleyemediği gibi, partinin temel ekseninden kaydırılmasında öncü rol oynamıştır. İmam Hatip okullarının açılması, İlahiyat Fakültesinin kurulması, devletin tehlike algısının değiştirilerek irticanın tehdit unsuru olmaktan çıkartılması, Saidi Nursi'nin CHP'deki değişiminden memnuniyetini dönemin parti genel sekreteri Hilmi Uran'a yazdığı destek mektubu, CHP tarihinden çıkartılacak ibretlik derslerdendir. 

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ ... 119371&p=2

İsmet İnönü'nün Cumhuriyetimizin temeli olan laiklik ilkesinden verdiği ödünler CHP'nin 1950'de iktidardan düşmesine engel olamadı. Zira ödün kapısını açtığınızda sizden daha fazla ödün verecekler çıkacak ve demokrasi oyunu adı verilen popülist düzlemde size daima fark atacaktır. Bülent Ecevit'in Fethullah Gülen'e ve cemaate övgü dolu sözleri ve desteği başka bir ibretlik derstir. Atlantik ötesinden planlanan bir kriz senaryosuyla DSP'nin parçalanarak, AKP hükümetine yol açılmasında parti içerisindeki Fethullah Gülen'e yakın milletvekillilerinin aldığı tavır belirleyici olmuştur. Vereceğiniz ödünlerle iktidar kapısı geçici bir süreyle açılmış olsa da er ya da geç bu ödünlerin bedelini partiye ve ülkeye ödetme zamanı gelecektir.


Dr. Ali Rıza ÜÇER