Biyologlar, yanmış bölgelerde karıncaların tekrar yuva yaptığını, kermes meşesi ve tespih türü çalıların yeşerdiğini, yangından en çok zarar gören kızılçam ağaçlarının ise tohumlarını yeniden toprağa saçtığını gözlemledi. Uzmanlar, 15 günde doğadaki yeşermeye şahit olmaktan etkilendiklerini belirterek, yanan bölgelerde önümüzdeki yıl yağmur sezonundan sonra birçok tohumum filizlenmeye başlayacağını dile getirdi.


YÜZBİNLERCE HEKTAR ALAN YANMIŞTI
Antalya'nın Manavgat ilçesinde 28 Temmuz'da başlayan ve Akdeniz'in birçok şehrine yayılan orman yangınları sonucu yüzbinlerce hektar orman ve yerleşim yeri küle döndü, binlerce hayvan ise telef oldu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük orman yangınları olarak nitelendirilen orman yangınları 12 Ağustos'a kadar devam etti.


Yangınların kontrol altına alınmasından sonra ortaya çıkan fotoğraflar ise felaketin boyutlarını gözler önüne sermişti

UMUTLARIMIZ YENİDEN YEŞERDİ
Marmaris'in Bayırköy mahallesi de yangından en çok zarar gören bölgelerin başında gelirken, bölgeden gelen haberler ise umutları yeşertti. Yangından sonra, karıncaların yeniden yuva yaptığı ve çalıların tekrar filizlendiği görüldü.


BİYOLOGLAR 15 GÜNDÜR BÖLGEDE
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yangından zarar gören bölgelerde, "Ekolojik Kurtarma Çalışması" başlatıldı. Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman ve Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü Araştırma ve Tescil Daire Başkanı Ümit Turan liderliğinde aralarında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Latif Kurt, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Çağatay Tavşanoğlu'nun da arasında bulunduğu 5 kişilik bilim heyeti 15 gündür bölgede incelemelerde bulunuyor.



Bilim insanlarının ilk izlenimleri ise sadece toprağı değil umutları da yeşertecek cinsten.

ŞİMDİDEN FİLİZLENME BAŞLADI, YAĞMUR SEZONUNDA PATLAMA YAPACAK
Marmaris, Datça Bozburun yarım adası, Gökova Körfezi, Köyceğiz ve Dalyan bölgelerindeki doğal sit alanlarında gerçekleştirdikleri çalışmalarla ilgili bilgi veren Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Latif Kurt, "Ekolojik kurtarma operasyonu yapıyoruz...
Çimlenme yeteneği olan tohumları toplayarak yangın sonrası alanlara yerleştiriyoruz" 
dedi. Önümüzdeki yıl yağmur sezonundan sonra birçok tohumların filizlenmeye başlayacağını söyleyen Kurt, "Yaralanmış kaplumbağa, kertenkele, yılan gibi canlıları da rehabilite ederek ekosisteme tekrar bırakıyoruz. Esas olarak tohumun toplanmasının yanı sıra, zarar gören lavralar, yumurtaları da aynı zamanda rehabilite etmekteyiz" diye konuştu.



15 GÜNDE YEŞERMEYİ GÖRMEK BENİ ÇOK ETKİLEDİ
İncelemelerde bulunan bir diğer bilim insanı Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu ise temel olarak, yangından zarar gören alanların yenilenme potansiyeli olup olmadığını araştırdıklarını dile getirdi.


Bu potansiyelin bölgede mevcut olduğuna yönelik müjde veren Tavşanoğlu, "Bazı çalı türleri toprak altındaki organları sayesinde yangını canlı atlatıyor. Kermes meşesi ve tespih türü çalılar şimdiden yeşermeye başladı. Asıl yeşerme birkaç ay içerisinde olacak. 15 gün içinde bu yeşermeye şahit olmak beni çok etkiledi. 23 ay sonra daha iyi sonuçları görmeyi umuyorum" ifadelerini kullandı.



KIZILÇAM ŞİMDİDEN AÇILMAYA BAŞLADI


Yangından zarar gören Kızılçam ağaçlarının bir özelliğinin yangından sonra yenilenme özelliği olduğuna dikkat çeken Tavşanoğlu, "Yangın sırasında yıllar boyunca Kızılçam kozalaklarının bir kısmını kapalı tutuyor. Yangın geldiğinde o kozalaklar bir örtü vazifesi görüyor ve tohumları koruyor. Yangından 1 hafta sonra bunlar kozalak pulları toprağa salınıyor. Kızılçam şimdiden açılmaya başladı. Tohumlarını toprağa saçtığını görüyoruz" dedi.

YEŞERME BAŞLADI
Sabah'ta yer alan habere göre, bölgedeki çalışmalara katılan ve bilgi veren Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü Araştırma ve Tescil Daire Başkanı Ümit Turan, Akdeniz bitki örtüsünün yangını hafızasında taşıyan bir bitki örtüsü olduğunu belirterek, "Kızılçam ormanları bazen bu tür yangınları gençleşmek için kendisi de çıkarabiliyor. Bu süreç yüzyıllardır bu bölgede yaşanıyor. Yeşerme başladı, karıncalar tekrar yuvalarını yapmaya başladı. Makiler, kızılçamın asıl gelişmesini sağlayandır. Önce makiler gelir. Kızılçam yangına maruz kaldıktan sonra o tohumları fırlatıyor ve yeniliyor. Şu anda onlar da toprakla buluştular. İlk yağmurla birlikte yeşermeyi daha net görebileceğiz. Akademik camiayla birlikte Ekolojik rehabilitasyon başladı" diye konuştu.



ÇOK BÜYÜK BİR AFETTİ
Muğla'da orman yangınlarıyla mücadeleye helikopterle destek veren Polonyalı ekip, söndürme çalışmaları sırasında yaşadıklarını anlattı. Pilot Marcin Gwizoowski ise Polonya'da bu büyüklükte bir yangınla hiç karşılaşmadıklarını, coğrafyadan kaynaklanan nedenlerden yangını kontrol altına almakta gerçekten zorluk yaşadıklarını belirtti.

BÜYÜK VE GERÇEK BİR YIKIM
Ülkelerinde bu kadar büyük bir yangınla karşılaşmadıklarını söyleyen ve Türkiye'deki yangını kolay kolay unutamayacaklarını ifade eden Borowiec, "Burada çok büyük bir tecrübe kazandık. Bu yangın çok büyüktü ve tamamen bir yıkımdı. Bölgeye gelen hava ekipleri gerçekten çok iyi yönetildi. Buradaki organizasyonun büyüklüğü karşısında çok şaşırdık.

BÜYÜK BİR ORGANİZASYON İSTİYORDU
Bir yangın bölgesinde aynı anda çok sayıda helikopter ve uçak görebiliyorsunuz. Havada aynı anda 30'dan fazla helikopter olmasına rağmen bu kadar ekibin organize edilmesi çok zor bir iş."
 diye konuştu.