Bugün Namık Kemal olmak, sen oydun sen buydun demeden en büyük ortak payda olan vatanda birleşmektir.

Vatan Mücadelesine Adanmış Bir Ömür: Namık Kemal
Emra Kaya 
Emra Kaya

Vatan ve Hürriyet Şairi Namık Kemal, her vatansever Türk gencinin hislerinin babasıdır. O ki tüm cümlelerini vatan kaygısıyla söylemiş, hürriyet ile süslemiştir. Heyecanımızı ve bu güzel vatana duyduğumuz derin aşkımızı; onun cümlelerini kullanmadan anlatmak, onun tarihin sahnesine çıktığı andan itibaren, mümkün değildir. Onun her bir cümlesi bugün dahi Türk gencinin vatan aşkını büyütmektedir.

Hayatına Kısa Bir Bakış

Vatan ve Hürriyet Şairi Namık Kemal, 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da doğdu. Çocukluğunu dedesinin yanında çeşitli şehirlerde geçirdikten sonra 18 yaşında İstanbul’a geldi. Buraya geldiği yıl olan 1857’de Babı Ali Tercüme Odası’nda stajyer olarak memurluğa başladı. Bu stajyerlik döneminde geleneksel olan Türk şiir biçimlerini ve Arap, Fars edebiyatlarını da derinlemesine öğrendi. 1861 yılında sadece yirmi paraya aldığı bir taş baskısı bir yazı sayesinde hayatı değişti. Aslında elindeki geleneksel Türk şiirinde var olan bir ilahiydi. İlahide şunlar yazmaktaydı:

“Hakkı tealâ azamet âleminin pâdişehi
Lâmekandır olamaz devletinin tahtgehi” *

Dizelerin sahibi İbrahim Şinasi’ydi. Namık Kemal, aradı araştırdı ve en sonunda Şinasi’yi buldu. Ona yardımcısı olmayı teklif etti. Kabul gördü. Bu andan itibaren Namık Kemal, işini askıya alıp Tasviri Efkar gazetesinde Şinasi ile birlikte çalışmaya başladı. Şinasi, Namık Kemal için bir hoca oldu. Namık Kemal de iyi bir öğrenciydi. Hocasından aldığı fikirlerin üstüne koydu. Zamanla iyi bir gazeteci olarak halk arasında tanındı.1

1865 yılında Şinasi Avrupa’ya gitmek zorunda kalınca Tasviri Efkar’daki mücadeleyi tek başına daha ileri götürmeye çalıştı. Aynı dönemde kendi hayatında ve ülke çapında bir örgüt ihtiyacı görerek gelecekteki adı Genç Osmanlılar Cemiyeti olacak olan İttifakı Hamiyet adlı gizli teşkilatını arkadaşları ile kurdu. 1867 yılında da bu mücadeleye ket vurmak isteyenler tarafından Erzurum’a gönderilmek istendi ama o verdiği vatan mücadelesini daha ileriye taşımak adına Paris’in yolunu tuttu. Buradan da Londra’ya gitti. Londra’da Hürriyet gazetesini çıkartarak vatan mücadelesini oradan devam ettirdi. 1870 yılında yurda geri döndü. Burada İbret gazetesini çıkartmaya başladı. Yurt dışından döndüğünde Mısır Hidivi İsmail Paşa, Namık Kemal ve arkadaşlarına kendi propagandasını yapmak için para teklif etti. Fakat Namık Kemal bu teklifi kabul etmeyince Hidiv küplere bindi. Namık Kemal’e teklif ettiği parayı Abdülaziz ile sıkı ilişkileri olan Kuşçubaşı’ya vererek İbret’in kapatılmasını istedi. İbret gazetesinde Reşat Bey’in yazdığı borç almaya karşı yazdığı yazısı bahane gösterilerek kapatıldı.2

Namık Kemal sürgüne Gelibolu’ya gönderildi. Burada en meşhur eseri olan ve vatan aşkını kitlelere en güzel biçimde aktaran Vatan Yahut Silistire adlı eserini tamamladı. Bu eser 1873 yılında Gedikpaşa Tiyatrosu’nda oynandı. Bu oyun kitleleri harekete geçirdi. İstanbul sokakları doldu taştı. Vatan bilinci kitlelerle direkt olarak buluştu. Bunun sonucunda Namık Kemal önce tutuklandı ardında da Mağusa’ya sürgüne gönderildi. Namık Kemal, Mağusa’da çok zor şartlar altında yaşadı ve çeşitli hastalıklarla mücadele etti ama mücadelesinde en ufak bir yılgınlık göstermedi. Yıllardır verdiği mücadele önemli bir başarı kazandı ve 1876’da Meşrutiyet ilan edildi. Kendisi de Şurayı Devlet (günümüzdeki Danıştay) üyesi oldu. Meclisi Mebusan’ın kapatılmasından sonra bir süre tutuklu kaldı, ardında da Midilli’ye sürüldü. Midilli’den sonra Rodos ve Sakız Adası’nda da mutasarrıflık yaptı. Sakız Adası’nda geçirdiği hastalık sebebiyle 2 Aralık 1888 tarihinde henüz 48 yaşında yaşamını yitirdi. Gelibolu – Bolayır mevkiine gömüldü.

Namık Kemal’in Mücadelesi

Namık Kemal yukarıda bahsettiğim dönüm noktasından itibaren, Şinasi ile tanışması, her zaman mücadelesini sürdürmüştür. Bu mücadelesinin sadece bir gazete ile verilemeyeceğini hemencecik kavrayıp örgütünü kurmuştur. Bu mücadelesini de kendisine saklamak gibi bir niyeti olmadı. Her daim görüşlerini kitleye yayın yoluyla aktarmıştır. Söyleyeceklerini dolaylı aktarmak yerine doğrudan aktarmayı tercih etmiştir. Görüşlerini ifade etme hususunda ‘acaba’sı olmadı.

Onun bu mücadelesinde yavanlığa asla yer olmadı. Her daim hızlı ve durmaya asla müsaade etmeyen bir mücadeledir, Namık Kemal’in mücadelesi. Mücadelesinde ara verdiği bir dönem yoktur. Her zaman yer fark etmeksizin mücadelesine devam etti.

Namık Kemal’in mücadelesinde korkuya ve menfaate yer yoktur. O, bütün mücadelesi boyunca sürgünlerle ve yıldırma girişimleriyle karşılaştı. Bunlardan dolayı geriye bir adım dahi atmadı. Namık Kemal, dostlarının dahi “aman yapma Kemal!” demelerine aldırmadı. O, bakış açısını şöyle anlatmıştır: “Biz, yükümüzü bağladık, nereye isterlerse göndersinler. Sürgün korkusuyla inandığımız yoldan dönecek değiliz.”

Namık Kemal her zaman vatan safında yer almıştır. Londra’da iken Ziya Paşa ile arasının bozulması da bir vatan meselesi sebebiyle olmuştur. Namık Kemal, Mısır’daki ayrılıkçı harekete karşı, kendisine cefalar çektirmesine rağmen, merkezi hükümeti destekledi.3 Burada da sağlam bir çizgi oluşturdu. Hiçbir zaman kör bir muhaliflik davası gütmedi. Burada bilimsel ve akılcı bir bakış açısı oluşturdu. En baş çelişki olarak vatanın çıkarını koydu. Hürriyet davası da bu çıkarın çevresinde şekillendi. Vatan olmadığında hürriyetin bir anlamı olmadığının ve vatan davası verilmeden hürriyet davası olmayacağının farkındaydı. Bu sebeple de “önce vatan” anlayışını benimsedi.

Bugün Namık Kemal Olmak

Bugün Namık Kemal olmak, onun mücadelesini ileri taşımak ve onun mücadelesinin sıfatlarına sahip olmaktır. Namık Kemal’in mücadelesinin de sıfatları açıktır. Bugün her kim Namık Kemal’in izinde olduğunu iddia ediyorsa onun mücadelesi örgütlü, korkusuz, akılcı olmalı ve ana esasa vatanı koymalıdır.

Peki bugünün Namık Kemal’i kimdir?

Bugünün Namık Kemal’i tek bir kişi değildir ve olamaz. Bugün her kim vatandan yanaysa ve onun davasını veriyorsa Namık Kemal odur. Yani bugün aramızda bir Namık Kemal yoktur, Namık Kemaller vardır. Günün her saati Namık Kemal gibi vatanını düşünüp, toplumun en geniş kesimine vatan mücadelesini ulaştırmaya çalışanlar Namık Kemallerdir.

Bugün üniversitelerinde ve yaşam alanlarında Namık Kemal’in mücadelesinin sıfatlarını taşıyıp, onun gibi vatan için mücadele vermekten kaçınmayanlar Namık Kemallerdir. Bugün kör muhalefetçilik oynamayıp meselelerdeki cepheleşmeyi vatanın yararından koyanlar Namık Kemallerdir.

Bu saydığım özelliklere sahip olmayanlar Namık Kemal olamazlar. Hatta bırakın Namık Kemal olmayı ona bir sevgi dahi besleyemezler. Namık Kemal’e sevgi besleyenlere dahi karşı çıkarlar.

Namık Kemal’i anmak için ODTÜ’de toplanan vatanseverleri engellemeye çalışanlar, işte bu saydıklarıma dahildir. Her ne kadar sebep Namık Kemal değil deseler de sebep aslında tam olarak da hayatının her anında vatanı savunan Namık Kemal’dir. ODTÜ’nün vatanseverleri ise günümüzün Namık Kemallerine yaraşır bir biçimde bu etkinliği gerçekleştirdiler. Engellemeye çalışan sözde öğrenciler ya da idarecilere karşı tek vücut şeklinde hareket ederek Namık Kemallerin var olduğunu kanıtladılar.

Bugün Namık Kemal olmak, sen oydun sen buydun demeden en büyük ortak payda olan vatanda birleşmektir. Bugünün Namık Kemalleri vardır ve görev başındadır.

Emre Kaya
TGB Ankara İl Yöneticisi

Dipnotlar:

*Yüce Tanrı ululuk evrenin padişahıdır
Ne meskeni vardır ne başkenti

1 Topuz Hıfzı, Vatanı Sattık Bir Pula, İstanbul, Remzi Kitapevi, 2013, sayfa 17.

2 Topuz Hıfzı, Vatanı Sattık Bir Pula, İstanbul, Remzi Kitapevi, 2013, sayfa 91.

3 Namık Kemal, Sürgünde Muhalefet: Namık Kemal’in Hürriyet Gazetesi 1, Vakıfbank Kültür Yayınları, 2019, sayfa 27 .

tgb.gen.tr