Hem diplomatlar hem de emekli generaller, İdlib’de düğümlenen sorunların çözüm adresi için bölgeyi işaret ediyor. Kışkırtmalara karşı uyaran uzmanlar, karşı karşıya gelmenin Türkiye’nin de Rusya’nın da aleyhine olacağını söylüyor.

Türkiye’nin, Suriye Ordusu’nun Soçi sınırlarına çekilmesi için verdiği tarih bugün doldu. Gözler İdlib’deki gelişmelerde. Rusya ile İdlib nedeniyle başlayan gerginlik dün azalma eğilimine girdi. Bundan sonra nasıl bir yol haritası izleneceği merak konusu. Aydınlık uzmanlara Türkiye’nin izlemesi gereken yol haritasını sordu. Uzmanlar değerlendirmelerinde diplomasinin ön plana çıkarılması, gerginliği artıracak adımlardan kaçınılması gerektiğini belirttiler.

Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, mevcut koşullar altında Soçi Mutabakatı’nın bittiğini, bu mutabakatın yenilenmesi gerektiğini söyledi. Terör örgütlerinin İdlib’de yoğunlaştığını söyleyen Özülker, “Türkiye’nin bunlarla baş edip, tüm silahları toplaması işini tek başına yapmasının imkanı yok. Nitekim 750 bin kişilik nüfusa sahip idlib’in nüfusu bir anda 4 milyona çıktı. Kim bu insanlar” dedi.

‘NATO’NUN TÜRKİYE’YE YARDIMI ÇOK MÜMKÜN DEĞİL’

İçinde bulunduğumuz duruma geldiğimiz süreci anlatan Özülker, “Tüm bunların ışığında ne olabilir? Ben bunu dört başlık altında topluyorum” diyerek önümüzdeki süreçten beklediklerini şu şekilde anlattı:

Birincisi; Türkiye 4’üncü madde kapsamında NATO’ya başvurdu. NATO’dan destek alındı. Bu madde 5’inci madde gibi doğrudan gelin bize yardım edin demek değil. 4’üncü madde ‘Ben bu işi tek yaparım ama senin de yardımına ihtiyacım olacak’ anlamı taşır. Şu an mevcut koşullara bakılacak olursa Türkiye’ye yardım çok mümkün değil.

‘ATEŞKES ANCAK TÜRKİYE VE RUSYA İLE OLUR’

İkinci husus; Ortada net olarak iki çare var. Birincisi; Derhal bir ateşkes ilan edilmesini sağlayacak şekilde harekete geçmek. Nitekim BM Genel Sekreteri bir çağrıda bulundu. Fakat Rusya’ya rağmen BM’den bir karar çıkarmak mümkün olmayacağı için BM’den bir sonuç çıkmayacaktır. Burada NATO daha ön plana çıkıyor. O da bir Rusya çatışması çıkaracağı için mümkün değil. Dolayısıyla ateşkes ancak Rusya ve Türkiye’nin birlikte karara varacağı bir konu olarak ortada duruyor.

‘GERGİNLİK İKİ ÜLKEYE DE CİDDİ ZARARLAR VERİR’

Üçüncü olarak; Rusya, Türkiye ile olan ilişkilerinin bilinci içerisinde. Türkiye de bu bilinçle hareket etmek mecburiyetinde. En basit şekilde Cumhurbaşkanımız, ‘Rusya ile stratejik önemde ilişkilere sahibiz. Bu konu ve diğer konuları birbirinden ayrı tutmak gerekir’ demişti. Karşı karşıya gelmek ciddi zararlara sebep verir. Rusya da gerilimi yükseltmeye başlarsa çok ciddi zarar alacaktır.

‘RUSYA DA ELİNİ TAŞIN ALTINA SOKMALI’

Dördüncü husus; Türkiye ve Rusya tam olarak anlaşamasalar da görüşmeler devam ediyor. Şu andan itibaren Soçi Mutabakatı tekrar gözden geçirilmeli. Soçi, yükümlülüğü tek başına bize bırakıyordu, şimdi bu yükümlülükler paylaşılmak zorunda, Rusya da burada elini taşın altına sokmak zorunda. Orta noktada buluşma ihtiyacı var.

Bu konu Türkiye için bir ulusal dava niteliğini almıştır. Yakın bir gelecek içinde birlik beraberlik halinde olmak gerekir. Bu bir hamasi mesele değildir. ‘Bu kadar şehidimiz var’ diyerek savaş çığırtkanlığı yapmak doğru değil. Savaş hiçbir zaman amaç ve hedef değildir. Sadece masada güçlü olabilmek için bir araçtır. Türkiye çıkarlarından vazgeçerek veya savunmayarak değil üslubu ve içeriğiyle uzlaşıyı sağlamalıdır.”

ÖZGEN: KALICI VE DOĞRU BARIŞ İÇİN İŞBİRLİĞİ

Eski Harp Akademileri Komutanı emekli Orgeneral Necati Özgen, Suriye’deki son durumu ve çözümü şöyle ifade etti:

“Suriye’de ve bölgede kalıcı barış sağlanmak isteniyorsa bu ABD, Rusya gibi ülkelerle değil, bizzat Irak, İran ve Suriye gibi bölge ülkeleriyle diyalog kurarak yapılmalıdır. Bunun dışındaki çabalar boşuna çabalardır. Kalıcı ve doğru barış ancak ve ancak bölge ülkeleriyle işbirliğinden geçmektedir.

‘BİRLİKLERİMİZ RİSKE ATILMAMALI’

“Şu aşamada İdlib’de yapılması gereken ise Suriye Ordusu kontrolündeki gözlem birliklerimiz acilen o hassas bölgeden çekilmeli ve istenmeyen başka olayların önüne geçilmelidir. Hava harekatımız olmadan orada bir netice alabilmek mümkünde değildir. Bu nedenle oradaki birliklerimiz daha fazla riske atılmamalı. Suriye Ordusu kontrol bölgesi içerisindeki gözlem birliklerimiz güvenli bir biçimde oradan daha güvenli bir bölgeye alınmalıdır.

Daha sonraki süreçte’de Hatay’ın Reyhanlı bölgesine 1015 km uzaklıkta bir alanda güvenli bölge oluşturulmalıdır. Güvenli bölge oluşturulduktan sonra güvenlik güçlerimizin kontrolü altında, terör unsurlarından arındırılmış bölge oluşturulmalıdır. Bu bölgede siviller muhafaza edilmelidir. Bu aşamada Atatürk’ün izlediği Sadabad ve Balkan Paktı gibi bölgede barış politikası istikametinde gidilmelidir. Sadabad ve Balkan Paktı çizgisi bizi bölgede barışa götüren en önemli çizgidir. ABD ve Rusya ile barış aramak nafiledir.”

PEKİN: TANSİYON DÜŞÜYOR

Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Erdoğan ve Putin arasındaki konuşmalardan sonra tansiyonun düştüğünü ‘Şubat sonuna kadar Suriye çekilmediği takdirde, gereğini yapacağız’ gibi kışkırtıcı ifadelerden uzak durulması gerektiğini vurguladı. Pekin, “Şu aşamadan sonra Rusya ve Türkiye harita üzerinde stratejik çalışmalar yürütmelidir. Hava sahasını ise tek taraflı olarak sadece Suriye rejimine açık değil, iki ülke içinde eşit yaklaşılmalıdır” dedi.

 

FEYZİOĞLU: ABD MENFAAT SAĞLAR

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu“Türkiye ile Suriye’nin ve Türkiye ile Rusya’nın çatışması kimin menfaatine olmaz?” diye sordu ve şöyle yanıtladı:

Rusya’nın menfaatine olmaz. Türkiye ile doğalgaz, nükleer enerji, boru hattı ve daha pek çok alanda gelecek vadeden işbirliğine ağır zarar verir. Suriye’nin menfaatine olmaz. Bu silahlı çatışma neticesinde başta PKK olmak üzere orada radikal terör örgütleri kendine alan bulur ve Suriye’nin parçalanmasına işi götürürler. Türkiye’nin menfaatine olmaz. Çünkü Suriye’nin bütünlüğü bozulursa Türkiye’nin kendi bütünlüğünü koruması zorlaşır.”

Türkiye ile Suriye’nin ve Türkiye ile Rusya’nın çatışmasının PKK’nın ve ABD’nin menfaatine geleceğini söyleyen Feyzioğlu şu değerlendirmelerde bulundu: “Demek ki kimin menfaatine gelir, kimin menfaatine aykırı olur sorularına verdiğimiz cevaplar ne yapmamız gerektiğini söylüyor. Rusya daha büyük düşünmeli. Suriye ile Türkiye’nin doğrudan görüşme ortamını hazırlamalıdır. Rejim güçlerinin sivil halka yönelik saldırılarını önlemelidir. Türkiye, bölge gücü olduğunu hiçbir zaman unutmamalı, menfaatlerinin sadece Suriye’de değil Kıbrıs ve Libya’da da olduğunu hatırlayarak bunların hepsinin birbirine bağlı olduğunu dikkate alarak hareket etmelidir. Devlet aklıyla davranmak zor zamanlarda bile rasyonel davranmaktır. Suriye Ordusu'nun hain saldırısına karşı misliyle karşılık verilmiştir. Şimdi yapılması gereken bir daha gerçekleşmemesi için her şeye rağmen ikinci, üçüncü düzeyde de olsa Suriye ile görüşmektir. Türkiye’nin sahada askeri yönden üstünlüğü tartışmasızdır. Bunu son tavrıyla desteklemesi Türkiye’nin milli menfaatleri gereğidir.”